29 Nisan 2017 Cumartesi

Herkes kendisine ait doğrularla yaşar fakat içinde saf sevgi ve Işığın tüm Hakkaniyeti varsa şükürle ve keyifle, Eğer yoksa Sitemle ve üzüntüyle yaşanan bir hayat olur ;)
Saf Sevgi ise iyi niyet ile olur. Kendinin ve Bütünün en yüksek hayrına hareket eden bir kişi daima kazanır ve kazandırır.
Kurnazlık, Fesatlık, Kıskançlık, Hep Bana Hep Benim olsun tarzı düşünce tarzı ise bazen kısa süreli zafer çığlıkları attırsa da, uzun süreli hastalık, mutsuzluk, şanssızlık gibi tüm olumsuz kapıların anahtarıdır ;)

Alev Cedimağar
Ruhsal Denge ve Farkındalık Rehberi

26 Nisan 2017 Çarşamba

Mecburum, Zorundayım, Ayıp olmasın... vs. Hepsini attık Çöpe !!


Bir durumun bereketli, keyifli, mucize ve şifa dolu olması için her iki tarafa da hizmet etmesi ve dolayısıyla da mutlu etmesi gerekir. Sonra bu iki kişiden yayılan yüksek pozitif enerjji çevreye de yayılır ve etkisi altına alarak bu buluşmadan, çalışmadan herkes mutlu olarak kendince payını mutlaka alır. Sonra o mutlu olanlar aynı mutlulukla çevresine yansır ve su damlasına atılan bir taş gibi halka halka büyüyerek sürekli bir mutluluk zinciri oluşturur..

İşte önemsemediğiniz kendinizi zorladığınız veya keyifle yaptığınız her şey çevreye bu şekilde olumlu veya olumsuz yansır.

Mesela en basitinden,
Bir arkadaşınız sizinle buluşmak istiyor. Lakin sizin canınız istemiyor. o zaman bu görüşme muhtemelen sizin için ve dolayısıyla karşınızdaki için de sıkıcı olacaktır. Bu görüşmenin sonunda emin ol siz "keşke gitmeseydim" derken, karşınızdaki de keyif alamadığı için "Keşke çağırmasaydım" diyerek muhtemelen görüşmeye karşılıklı uzun bir ara vermek durumunda kalabilirsiniz. Tabii istemeden gidilen çoğu yerlerde olduğu gibi olmadık sakarlıklar, ayak ile ilgili kazalar vs. de "tam da gider ayak" dediğiniz noktada ortaya çıkabilir ve size "sen en iyisi boşver gitme" sinyali verebilir ;) Böyle durumlarda niye gitmek istemediğinizi kendinize bir sorun. Yani bu duygunun da aslında size anlatmak istediği birşey vardır. Mesela Canınız o gün yatmak istiyordur da "millet ne der" diye bedeninizi zorlayıp ayakta durmaya çalışıyorsunuzdur ve dolayısıyla da davete de gitmek istemiyorsunuzdur. Yani mutlaka bir nedeni vardır. Kimbilir belki de o kişiyle ilgili olumsuz duygular içindesinizdir. O zaman bunu irdeleyin. Nereden kaynaklanıyor ? Bu duygular nedir ? O zaman bunu ötelemek yerine bu daveti bir konuşma ve herşeyi netleştirme fırsatı olarak görebilirsiniz. Ya da aklınıza takılan başka bir şey vardır ve enerjiniz düşmüştür. O zaman kendinize sorun. gitmemekle aklınıza takılan şey çözülüyor mu ? Gidip AN'da ve akışda kalıp zaman geçirmek sizi rahatlatıp ilginizi başka yerlere vermenize neden olacaktır. Nedenini bulup çözüme odaklı kalın.. sonrası zaten çorap söküğü gelir ;)

Ya da,

Bir iş yapacaksınız. Bu iş size para kazandıracak lakin aldığınız paranın tam karşılığını da vermiyorsunuz. ya da parayı siz kazanacaksınız ona bir hayrı yok ise, o zaman yine dengesizlik var demektir. Bir para iş anlaşmasında her iki tarafa da "aynı" deredece mutlululuk ve bereket getirmeyen bir anlaşmanın kimseye hayrı olmaz. o yüzden her iki taraf da eşit derece de mutlu olmalı ki hem adaletli bir anlaşma olsun hem, paralarının bereketi olsun, hem keyifle çalışılsın hem de çevrelerine faydaları olsun. Herkesin en yüksek hayrına olsun gibi..

Velhasıl,
içinde Ben'den başka biri daha olan her İkili ilişkilerde "Denge" çok önemlidir. Tabii Adaletli olmak ve BEN OLmayı bilmek aynı BEN noktasını karşımızdaki SEN noktasına da taşıyarak uygulamak BİZ'i tetikler ve aynı mutluluk ve bereketle akmaya devam eder.
Ayrıca artık hal hatır, gönül, elalem, ay ayıp olmasın, ay yapmam lazım , mecburum, zorundayım, gibi eski BEN'e ait tüm kelimeleri eskide bırakarak artık herkesin en yüksek hayrına en mutlu en keyifli, en bereketli çalışacağı AN ve ilişkilere dönüştürüyor ve enerjimizi rahatlatarak yollarımızı da yine herkesin en yüksek hayrına açıyoruz..
Ve de öyle OLdu çok Şükür..

Alev Cedimağar
Ruhsal Denge ve Farkındalık Rehberi


25 Nisan 2017 Salı

Işık İşçileri için Yanıtlar.

Aşağıda Size sürekli yazdığım konularla ilgili çok güzel bütünsel bir mesaj var. Çok dikkatli okumanızı tavsiye ederim.

• Hayatta herkesin bir rolü vardır. Sadece herkesin ortak yanılgısı spiritüel hayatı keşfedince kendinde mistik geçişler ve araması ve ruhsal işler yapmaya çalışmasıdır. Oysa rolün oynarken Denge’de yürümen gereken bir yoldur Ruhsal Varllığın.. O yüzden de Spiritüelliği seçip her şeyini buna adayıp da yoksulluk ve mutsuzluk içinde insanların kıvranmasının sebebi budur. Yani işine gücüne dön, işinde gücünde ışığınla aydınlan. Senin varlığın zaten bir ruhsal ışık. Deniyor lakin anlamamakta ısrar edenler ya da kafası iyice karışanlarla dolu bir süreç başlıyor  Aşağıda bu konuya da yer verilmiş.
• En çok anlattığım ve dikkat dediğim konulardan biri, KANAL BAĞLANTISI YAPIYORUM diyen herkese inanmayın ! 2012 ‘den sonraki çıkışda herkes kontrolsüz olarak bilinç sıçraması yaptı ve dolayısıyla da bazı yetenekler bilinçsiz açıldı. Yani bu Işığın ne olduğunu bilmeden Işık ve Sevgiden bahsetmeye başlamak gibi.. Dolayısıyla da kanal bağlantıları da arttı. Hatta kendi danışanlarımdan biliyorum ki, “Kanalın negatif karanlık kesmelisin bu bağlantıyı” dediğimde “bu bana ait bir yetenek. Kesersem herkes gibi olurum şimdi kendimi çok özel hissediyorum” şeklinde cevap verene bile rastladım. Yani bu değersizlik, güvensizlik, nasıl bir aşamada ki, karanlığa karışayım bilgi alayım yeter ki insanlar bana saygı göstersin, beni dinlesin bana önem versin diyebilecek kadar vahim durumlar yaşanıyor. Tabii bir adım ilerisinde kendine mürit toplayanlar, cemaat işine girenler, sapık eylemlerde bulunanlar da artmaya başladı. Bu mesajda belirtilenlerden biri de bu .. aman dikkat !
• Şifacılara sorulan para konusu. Alma verme dengesi, Işık, Sevgi diyerek sonra da bu işi nasıl bedavaya getiririm konusunda kurnazlık yapanların değişmez sonu Yani hastalık, mutsuzluk, fakirlik, vs… Bu konu da çok çarpıcı bir örnekle anlatılmış.
• Bu arada sahte kahinler, büyücüler, medyumlar, şifacılar, enerjistler velhasıl önce kendini ve sonra da insanları kandıran herkesin karması gerçekten çok sıkıntılı çok sert oluyor. Canı yürekten diliyorum hemen ışığa geçerek bu karmik düğümlerini çözsünler ve en azından artık bundan sonra ışıl ışıl aksınlar..

Benden yorumlar kısaca böyle. Zaten sürekli yazdığım konular biliyorsunuz. Bunlar sağlam yürümemiz için kesinlikle ve kesinlikle öğrenip öğretmemiz gereken en önemli konular..
BİLGİ IŞIK’dır.
Alev Cedimağar


IŞIK İŞÇİLERİ İÇİN YANITLAR :

Yeni Çağ hareketi başladığından beri, spiritüel yolda ilerleyen insanlar bir maddi sıkıntı, bir yoksunluk içindeler. Aldıkları çağrının ve daha yüce ödüller vaadinin peşinden gitmek için yüksek maaşlı işlerinden ayrılmayı seçen pek çok insanın şimdi yoksullaştıklarını , ruhlarının kaderlerine ulaşmayı başaramadıklarını ve para yaratma beceresinden mahrum kaldıklarını biliyorum.
Pek çok mesajda “inancınız doğrultusunda bir adım atın ve ödüllendirileceksiniz. İlk adımı atın, gerisini biz halledeceğiz” dendi. Ancak pek çok insan için bu böyle olmadı ve onlar sadece çağrının peşinden gitme olasılığına değil aynı zamanda mesajlara olan inançlarını da kaybettiler. Hayallerinin peşinden gitme arzusundan vazgeçmiş pek çok Işık İşçisi anıyorum.
Bunun sebebi, hücresel seviyede, “Spiritüelse, parasız olmalı” diyen bir inançları olması olabilir mi ?
Böyle sonuçların birden fazla sebebi olabilir. Spiritüel lider ve rehber pozisyonundaki pek çok birey, hala kendi korkuları konusunda net değildir ve dolayısıyla başkalarına hizmet edemezler. Onlar en yüce gerçeklerine ulaşamamışlardır ve uzlaşmacı beklentilerinden dolayı etkisiz kalmışlardır. Temelde zenginliği hak ettiklerine inanan insanların durumunda ise, sırf onlar sipirütel arayış ve uygulamalara yöneldi diye, bu beklentileri gerçekleşecek diye bir şey yoktur.
Gerçek ruh savaşçısı pek çok sınavdan geçer. Hatta bu sınavların sonu yoktur. Bazıları engellere boyun eğer, bazıları da mücadeleyi sever. Bir hayale olan inancı kaybetmek, kendi beceri ve amacınıza olan güveninizi kaybetmenizdir.
Ancak şunu da unutmayın , ilk adımı atmak, harici bir gücün geri kalan işi üstleneceği anlamına gelmez. Sizin gerçekliğinizi yaratan yine sizsiniz ve büyük olasılıkla inanç adımı gerçeğinizi yaşamak, yüreğinizin ışığında yürümek ve yaşam görevinizde bolluk yaratmanız için atmanız gereken pek çok adımdan sadece bir tanesidir.
Bunu defalarca duyduğumuz yerlerden biri dinlerimizdir. Başkalarına hizmet bedava olmalı ve insanın kendine hizmet etmesi bencilliktir !! Beni şaşırtan şey en varlıklı kurumlardan birinin dini kurumlar olduğunu herkesin bilmesidir. Sadece bunun bile bize bir inancın ne kadar uygunsuz olduğunu anlatıyor olması gerek.

Bugün bile enerjinin hızlanmasıyla pek çok kişi, özellikle de şifacılar için bu oldukça zor görünüyor.

Aslında dünyanızdaki çoğu dinin, gizli kasalarına sonsuz para akıtmak için yaratacak şekilde organize olduğunu düşünürseniz bu komiktir. Belki de böyle bir inanç sistemine sıkışıp kalanların, dini kurumların spiritüel harekete direnmelerinin altında yatan sebebin, doktrinlerinin sadık gözlemcilerinden sağladıkları kaynaklara el uzatmamızı istemiyor olmalarıdır.
Eğer para, yüce ruh için çalışmalarınızı daha büyük bir topluluğa yaymak, ışık vermek, dünyanızı bir ışık alanına dönüştürmek için kullanılırsa, o zaman bu sadece ilerlemek için ihtiyacınız olan enerji olarak kabul edilebilir. Bu kaynağı başkalarıyla paylaşırsanız, sizin aracılığınızla çevrenizdekilere de ulaşır ve herkes faydalanır.
Akışı bozan, başarısız olan spirütel uygulamacıyı vazgeçiren açgözlülük ya da değersizlik hissidir.
Baz armağanlardan geçim sağlanmasının mümkün olmadığını söylemek doğru olur mu ? örneğin kanal yoluyla aktarılan her bilginin yayınlanmak zorunda olmadığı gibi mi ?

Yalnızca bir armağan bahşedilenler, bunu dünyayla paylaşmanın uygun olup olmadığına, zamanın doğru olup olmadığına karar verebilirler. Ancak bu bireyler kapılar açılmadan ve onlara alma ve verme becerisi sunulmadan önce niyetlerinin saflığı konusunda test edileceklerdir.

Sahte kahin ve büyücülerin sırrı sonuçta ortaya çıkacaktır !

Işık için araç olarak hizmet etmek üzere seçilenlere, insan ırkına yardım etme niyetinde olan varlıklara genelde kendilerine kişisel avantaj sağlayacak bilgiler değil, başkalarıyla paylaşabilecekleri bilgiler iletildiğini biliyoruz. Ancak onlar hizmet etmeye istekli olmalı ve Işığın doğru habercileri olmalıdırlar.

Yaşamlarını bilgelik arayışına adayan bu bireyleri yargılamak, Korku ve eksikliğin yansımasıdır. En önemlisi Kolektif bilinci yükselmesi için gerçekten uğraşan insanların çalışmalarını destelemenizdir. Onların ki kolay bir iş değil ve odaklanma, kararlılık ve pek çok durumda özveri gerektiriyor.
Ne yazık ki kanal yoluyla iletişim kuran herkes Işık varlıklarıyla ÇALIŞMIYOR ! Çoğu niyetleri pek de saf olmayan varlıklarla bağlantı kurdu ! Bizim sizden farkındalığınıza gelen her şeyi dikkatli bir şekilde gözden geçirmenizi ve şimdi size sunulan bilgiler konusunda muhakeme becerinizi kullanmanızı istememizin nedeni de budur.
İnsanın kendine yaptığı hizmet ile başkalarına yaptığı hizmet arasında bir Denge kurması mı gerekir ?
İnsan kendi benliğini onurlandırması, her zaman kendine hizmet ettiği anlamına gelmez. Bir spiritüel öğretmen ya da şifacı olarak hizmet etmek için kişi bir yandan kendi benliğini onurlandırırken diğer yandan herkesin iyiliği için hizmet ederek gerçek ve yüce niyetini ortaya koymalıdır.
Enerji ne zaman tüm Işık İşçilerini çağrılarını fark etme ve tutkularını yaşama konusunda destekleyecek ?
Onlar niyetlerini, bütünlüğün iyiliğine, odakladıklarında niyetleri ve hizmette özverili olduklarında, enerjiyi kozmik denize gönderdikleri frekanslar aracılığıyla yarattıklarının farkına vardıklarında.

Geçiş Zamanı 2012 ve Ötesi
Kitap’dan özetleyen
Alev Cedimağar


Ruhsal Denge ve Farkındalık Rehberi

24 Nisan 2017 Pazartesi

Enerjinin Seyri..

Enerjinin Seyri..

Herşey olması gerektiği gibi ve olması gereken yönde devam ediyor. Aslında 2017'e girerken neler olacağını ve bu sene yaşanacak olan BİR enerjisini çok detaylı yazmıştım.
Şimdi de yaşıyoruz.
Olumsuz gibi görünen her şey Olumlu Işık bir geleceğe hizmet ediyor. Biliyorum ben böyle yazınca bazı arkadaşlar çok kızıyor. Polyannacılık oynadığımı falan sanıyor. (halbuki hiç ilgim bile yok) Lakin geçmişe de baktığınızda pek çok olumsuz olayın devamında çok farklı bakış açıları ile toplumsal ve bireysel çıkışların yaşandığını görürsünüz. Mesela Hippilerin çıkışı "Savaşma, Seviş" sloganı ve Savaş'a karşı duruşlar 2. Dünya savaşı ve yaşanan büyük katliamların sonucudur. Tabii örnek çok da yaşarken anlayamıyoruz, sonra geriye dönüp baktığımızda anlayacağız. Şimdi yapmamız gereken tek şey dağılmadan BİRLİKTE OLup BERABERLİĞİMİZİ koruyabilmektir. Nitekim görünen o ki, BİR enerjisi görevini harika yapıyor ve hiç umulmadık olaylar ile BİRLİK etrafında toplanma başladı.
Velhasıl, önce kişisel varlığımızı, akıl , mantık ve ruhsal bilincimizi Denge'de tutmamız ve bu geçişleri kontrollü yapmamız çok önemli.
Fiziksel olarak da, bu senenin sembolü olan BAŞ ile ilgili her türlü etkileri de fark ediyoruz. Mesela ertelenen her şeyin düşünülüp tekrar gündeme getirilmesi, gözlerde zaman zaman bulanık görme ve yine düzelme (bu 4.boyuta uyumlanma sürecidir. Aradaki geçiş duvarının incelmesinden kaynaklanır. Yani normal bir süreç) , hiç olmadık zamanlarda veya yerde olmadık kokular duyma (Bunu kısaca diğer evrenlerdeki BEN'ler ile buluşma diyebiliriz) Kulaklarda çınlama, vınlama gibi duymaya yönelik algıların kuvvetlenmesi ve de en önemlisi Başımızdan aşağıya bir sıcaklık dalgasının inmesi ve muhtemelen ayak tabanlarından da yine kuvvetli bir sıcaklık dalgasının Baş'a doğru yükselmesi gibi "ateşlendim" galiba dediğiniz pek çok geçiş yaşanabilir bu da normal. (Enerji geçişleri sıcak olur. Eğer bunları soğuk hissediyorsanız Kan ile ilgili bir rahatsızlığınız olabilir. Bu kontrol ettirmenizi tavsiye ederim.)
Bu karışık günlerde beyninizi ve dolayısıyla ruhunuzu molaya almanızı tavsiye ederim. Hiçbir şey okumadan, dert, haber vs..dinlemeden, hayatın dışına çıkarak sadece dikkatinizi yaptığınız iş, müzik, film seyretmek, yürüyüş, doğa gibi sizi rahatlatacak aktivitelere vermenizi tavsiye ederim.
Kısaca BAŞ'ınızı dinlendirin. Uykunuza da dikkat edin..
Bu YAZ yine sıcak geçebilir o yüzden şapkalarımızı da hazırlayalım BAŞ'ımızı da koruyalım :)

Alev Cedimağar


Ruhsal Denge ve Farkındalık Rehberi

18 Nisan 2017 Salı

YALAN, DOLAN, İFTİRA..


Hayatım boyunca kin, nefret, kıskançlık, Hırs, yalan iftira gibi temelinde “Kabul ve Takdir görme, Sevilme ihtiyacı , Başarılı olduğunu kanıtlamak” gibi “Amacıma giden her yol mubahdır” düşünceleriyle hareket eden çok insan gördüm ve bizzat da yaşadım.

Başıma gelen benzer olaylarda elbette ilk zamanlar çok üzülüyordum ve yapmadığım bir şey için de kendimi ispat etmeyi de çok anlamsız buluyordum. bu sefer daha derin bir üzüntüye giriyordum. En önemlisi de bir insan kendi çıkarları uğruna bir başkasına nasıl bu kadar rahat zarar verebilir, buna nasıl vicdanı izin verir diye düşünerek bunu yapan kişinin bu kadar kötü olabilmesine aklım ermiyordu. Üstelik bu kişiler beni her fırsatta sevdiğini söyleyen ve mutlaka bir şekilde canı yürekten daha iyi olması için yardım ettiğim kişilerse O zaman daha da çok üzülüyordum.

Daha sonraları kendi kendime “dürüstçe” sordum. “Ya Alev sana yapılan bu yalan dolanların içinde gerçek payı var mı iyi düşün ? Hayır yok ! Vicdanın rahat mı ? içinde en küçük bir sıkıntı ya da rahatsızlık var mı ? Hayır yok. Ne yaptığımı ne söylediğimi biliyorum ve kendimden çok eminim. Annemin küçüklüğümden beri bana öğrettiği “Korktuğun şeyi yapma, yaptığın şeyden korkma “ sözünü prensip alarak yaşadım. O yüzden yaptığım her şeyin sonuna kadar da arkasında oldum. O zaman rahat ol ve BOŞVER ! (boşvermek kısmında yine duygusal olarak zorlansam da Aklım ve Mantığım ile birlikte Dengelemeye özen gösterdim)

Sonra ki evrem ise daha yüksek bir farkındalık oldu.

Herkes kendi kişilik ve karakterini sergiliyor (rolünü oynuyor) “Bırak düşünme ne hali varsa görsün. Sonuçta ektiğini biçecek ve yaptığını yaşayacak. Yüce Yaradana havale ettim ben de O’na Teslimim” diyerek cidden boşverdim. Sonra gerçekten anladım ki, vicdani rahatsızlığı olanlar kendini ispatlamak için çırpınır çünkü içinde itiraf edemediği gerçekler vardır.

Daha sonraları böyle durumlarda en büyük cevabım “Sessizliğim” ve "Gülümsemem" OLdu.
Tabii bu arada İlahi Adaletin de muhteşem çalıştığını ve bana zarar verip, üzmeye çalışanların çok farklı şekillerde çok daha fazla üzüldüğünü hatta tam zafer çığlıkları atarken çığlıklarının kursağında kalıp nereden geldiğini şaşırdığını da yaşadıkları olaylarla gördüm veya duydum. Tabii bu arada bana cephe alıp O kişi veya kişilerle zafer çığlıkları atan dostum/arkadaşım zannettiğim insanları da hayatımdan tek tek silerek güzel temizlikler yaptım. Beni tanımayanı ya da tanımaya çalışmak yerine karanlığın gücünü seçenleri ben hiç tanımam :))) Böylece yaşadığım her olaya şükrettim. Çünkü tabiri caizse “kim dost kim düşman” gösterilmiş ve daha sağlam yol arkadaşlarıyla birlikte yürümem için bana fırsat verilmiş oldu. Nitekim Yüce Yaradana binlerce şükürler olsun ki bu yüzden yolum hep açık, aydınlık ve mucizelerle dolu oldu. Bu arada ben de dersimi aldım. Bu derslerin ortak noktası hep içsel olarak “uzak dur” diye uyarılıp fakat aklımla yani mantıklı olarak da “ya niye şimdi durup dururken böyle olumsuz bir hisse girdim ki, Çok tatlı şeker bir insan. Üstelik hiçbir olumsuzluğunu da görmedim. Kendi kendime olumsuzluk uydurmayayım” diyerekten hep bastırdığım iç sesimi her şekilde duymayı ve izlemede kalmayı yani DENGE’yi öğrendim. Halbuki geriye dönüp baktığımda gördüğüm ve görmemezlikten geldiğim önemli işaretler olduğunu iç sesimin de bu yönde anlayıp irdeleyeyim diye alarm verdiğini anladım.

Sonuç itibariyle Hepimiz gibi de her farklı olay ve insan da öğrenmeye de devam ediyorum. Unuttup da kendimi yine iyi niyetle kaptırdığım zaman da bir güzel hatırlatılıyor küt diye dersimi yine alıyorum :)))

Velhasıl bunu niye yazdım diye sorarsanız. Niyetiniz, kalbiniz , vicdanınız daima rahat ve iyi olduğu sürece hiçbir şey umrunuzda olmasın. Ruhu huzurlu insan kendini ispatlamaya ihtiyacı olmaz güler geçer kendi hayat akışına keyifle devam eder.

Her ne olursa olsun Hedefenizden, Işığınızdan, iyi niyetinizden ayrılmayın. İyi niyetle herkesin en yüksek hayrına mutluluk saçıp Işığıyla aydınlatarak "Hakkaniyetle" yürüyen herkes hayallerine ve dolayısıyla da amacına mutlaka ulaşır !

Ruhunuz (iç sesiniz) sizin en önemli rehberiniz. Onu mutlaka dinleyin. Sizi aşağıya çekmek isteyenlerin tuzağına düşmeyin. Kendinize güvenin, ne yaptığınızı, neden yaptığınızı bilmenin huzuru ile keyif alarak yürüyün.Çünkü siz böyle Işıl ışıl yürüdükçe yollar sizlere tüm güzelliklerini sunarak açılmaya devam eder.

Bence bu kıssadan hisse herkese ve her şeye uyar diye düşünüyorum ;)

Hepimizin en yüksek hayrına Işık ve Sevgi Olması dileklerimle,
Ve de öyle OLdu çok şükür.

Alev Cedimağar
Ruhsal Denge ve Farkındalık Rehberi



NOT: Tam bu yazıyı bitirdim yayınlamaya hazırlanıyordum ki bir danışanım aradı ve aynı konu çerçevesinde bir durum anlattı. “Bu kadar “Tesadüf” olur çünkü sana tüm cevabımı zaten yazdım birazdan yayınlayacağım şimdi okursun” dedim. Her şeyin bir nedeni vardır önemli olan ise daima iyi niyettir ;)

14 Nisan 2017 Cuma

Haklılık ve Haksızlık arasında fark yoktur. Hepsi Yüce Yaradan'dan gelir. Bu yüzden bazen “Allahım hayrıma olacaksa olsun” diye dua ettiğimiz halde sonu hayal kırıklığı, mutsuzluk ve olumsuzluk olarak yorumladığımız olaylar yaşarız. Sonra aklımıza takılır ya da ettiğimiz duayı unuturuz Hanii dua etmiştik ne oldu ? Hani ben Mutlu olacaktım ? Hani Hayırlı ise OLsun demiştim ?
Fakat bunun üzerine düşünmek yerine üzülmeye devam ederiz :)

Oysa ki , OLan aslında gerçekten hayrımıza OLur . Sadece Bizim beklediğimiz şekilde olmayınca bazen aradaki ince farkındalık ve Şükür çizgisini göremeyiz.
Kısaca görebilen gönüller için yaşanması ve çözülmesi gereken bağlar yaşanır (karma), Dersler alınır ve yürümeye devam ederiz. Etmeliyiz de..
Yani OLan herşey daima aynen dua ettiğimiz gibi HERŞEYİN HAYIRLISI OLUR. ve Yeni BAŞLANGIÇLARA da Vesile OLur.. Bu bir tekamül döngüsüdür <3
Ve de öyle çok şükür ;) :* <3

Alev Cedimağar
Ruhsal Denge ve Farkındalık Rehberi

12 Nisan 2017 Çarşamba

UYKU VE UYUMAK



Hepimizin çok farklı uyku alışkanlıkları var. Elbette işimiz gereği erken kalkmamız lakin bununla birlikte bedeni dengeleyerek belli bir saatte de uyumamız da gerekiyor.
Bazı kişiler “ben erken kalkarım 12’den önce de yatmam” şeklinde kendisine bir sınır belirleyerek bedenini ve kendini şartlandırarak içsel olarak o saati bekliyor. Ya da “Geç kalkarım geç yatarım” şeklinde yine belli kalıplara kendini sığdırmaya çalışıyor.
Öncelikle artık “eskiyi” unutmamız ve bedenimizi dinleyerek onunla uyumlu hareket etmemiz gerektiğini öğenmeliyiz.  BİZ bu bedende yaşayan muhteşem ruhlarız. RUH olarak kullandığımız bedenimiz şu AN bu hayatta sahip olduğumuz en önemli araçtır. Bu araca  iyi bakmalı ve değişen dönemlere de değişerek uyumlanmalıyız.
Yani artık saatleri bir kenara bırakıp uykunuz geldiğinde yatmanız ve uyumanız çok önemli.

Uyku bizim Enerji uyumlanmalarımızın bedenimize ve ruhsal benliğimize en rahat aktığı ve bizim de sünger gibi çektiğimiz en rahat zamanlardır.

Uyurken bedeniniz dinlenirken ruhunuzda dinlenir. Bununla birlikte spiritüel olarak da, ruhun yüksek benliği ile birleşme zamanlarıdır. Bunu elbette bilinçli olarak hatırlayamazsınız lakin kendi öz benliğinizden aldığınız rehberliği de ruhunuza kodlar ve içsel görülerinizi kuvvetlendirirsiniz. Bunu da en çok “içimden geldi”  sözüyle ifade ederiz. Ya da aklınızda olmayan bir şeyin aniden aklınıza gelmesi ve çok mutlu olmanız gibi.. Ya da düşünüp de ne yapacağınızı bilemediğiniz bir konu hakkında aniden bir fikre sahip olmanız gibi.. Bu ruhsal kodlama ile yapılır. Bunun yapıldığı zamanlar yine çoğunlukla hatta belki de tamamen uyku zamanlarıdır.

Bu yüzden lütfen artık uyuyorum diye kendinizi rahatsız hissetmeyin.

Ya da ben uyuyamıyorum ben de uykusuzluk var diyerek bunu kabul edip bir de üstünüzde kuvvetlendirmeyin. Çünkü siz ne derseniz bedeninizdeki tüm hücreleriniz duyuyor ve onu yönlendiriyorsunuz. Bedeniniz siz ne derseniz onu yapar. Sizin söylediğiniz her şeyi onaylar.
Ölüyorum, çok mutsuzum, bu dünya beni sıktı, bunalıyorum derseniz “Beden de tamam der ve kendini dünya’dan ayrılmaya planlar. Bu nedenle de olmadık hastalıklar kendini göstermeye başlar. Çünkü bedenin söylediğinizi yapması için bir bahane bulması gerekir.” , 
Harikayım çok mutluyum derseniz  ve enerjinizi pozitife doğru yönlendirirseniz yaydığınız pozitif enerji ile  “Bedeniniz  kuvvetlenir, gençleşir ve kendini o süreçte tutar” yani bedeniniz söylediğiniz her şeyi duyar ve Sizden yani dolayısıyla Ruhunuzdan aldığı talimat ile söylediğiniz, düşündüğünüz her şeyi yapar. Bunu lütfen aklınızda tutun.

Uykusuzluk probleminiz olduğunu düşünüyorsanız öncelikle bunu kendinizin yarattığını kabul edin. Çünkü beyine ültümatom gönderen sizsiniz !  “Ben uyumam, uyuyamam” derseniz,  O da peki der J)   
Beyninizi rahatlatmak için benim en sevdiğim yöntemi uygulayabilirsiniz.
Uyumanız gerektiğini düşündüğünüz saatte yatın.
Aklınızdan geçen sizi uyutmadığınızı düşündüğünüz tüm düşünceleri teker teker yakalayın. Mesela “Çocuğun servis parası ödenecek” diye bir düşünce geçti. Ona çözüm ve cevap verin düşünceyi kesin. Mesela “Çocuğun servis parası ilk kez ödenmeyecek ki Yüce Yaradana teslim elbet bir şekilde öderim hatta ödendi bitti bile çok şükür” diyerek düşünceyi kesin. Ya da “Yarın toplantı var” diye bir düşünce “Toplantılar bitmez yarın ki de herkesin en yüksek hayrına keyifle, başarı ve bereketle bitti çok şükür” diyerek düşünceyi yine kesin..Ya da “Yarın kayınvalide, şu kişi, bu tanıdık gelecek diye beyniniz kurmaya başladı. Hemen pozitife dönün “Hoşgelsinler keyif versinler. Evime geldikleri için mutluyum. Ben rahat ve huzurlu olursam onlara öyle davranırsam onlarda öyle olur. Hoşlanmadığım bir konu açılırsa onu değiştirme veya fikrimi olumlu söyleyerek kendimi ifade etme hakkına sahibim. Düşünmeme gerek yok. Düşünerek ben olumsuz enerji yaratıyor ve yarattığım enerji ile ya onların var olan olumsuzluklarını kuvvetlendiriyor ya da olumsuz düşünmüyorlarsa onları bu şekilde olumsuza çekiyorum. Hepsini iptal ettim bitti gitti. Sevgime, Işığıma güveniyor ve sevgiyle de bekliyorum” diyerek düşünceyi dönüştürüp kesin.  Zaten farkındaysanız bu düşüncelerin temel kaynağı da YARADANA TESLİMİYET ve ŞÜKÜR ‘e yani sizin inancınıza bağlanıyor ve birer sınav olarak geliyor ;)
Sonrasında  Gözlerinizi kapatın ve uçsuz bucaksız uzay’ı hayal edin.  Uzayda ki göktaşlarını, yıldızları her şeyi pırıl pırıl görün. Sonra uzay boşluğunda dolaşmaya başlayın ve bir gezegen hayal edin. Yavaş yavaş Ona doğru yaklaşın ve  hayal etmeye devam edin. Gezegene inin taşını, çevresini  hayal edin etrafa bakın, yürüyün ve eminim daha da ileriye gidip hayal edemeden uykuya dalarsınız. Sadece ve sadece uzayı düşünüp boşlukta hiçbir şey düşünmeden etrafı seyrederek uçtuğunuzu hayal etmeniz bile sizi uyutur. Bence deneyin ;)

Velhasıl arkadaşlar “her şey gibi” kendinize uyku ile ilgili de yaptığınız tüm sınırları ve “eski” yaptığınız konuşmaları iptal ederek değiştirin. İmkanınız varsa uykunuz geldiği an uyuyun. Çünkü o an bedeniniz size uyumanız için alarm veriyor. “Ay şimdi uyursam akşama uyuyamam” gibi sınırlar getirmeyin . Akşama da belki 1 saat geç lakin mutlaka uyursunuz. Zaten bu bir süreç yani ömürünüz böyle geçecek diye bir şey yok. Bunlar zaman zaman değişen enerji akımlarıyla birlikte artan ya da azalan etkilerdir. Direnmeyin kabul edin ve keyfini çıkarın diyorum naçizane..

Tabii bunun anlamı hep uyuyun ve dünya ile bağlantınızı kesin demek değil. Sanırım bu kadar uzun bir yazıdan sonra bu çok iyi anlaşılmıştır ;) Depresyona bağlı bir uyku hissediyorsanız o zaman çözümü yine temeline inerek çözebilirsiniz. Sizi depresyona sokan nedir ?
Konu her ne olursa olsun Cesur, kendinden emin, Her ne oluyorsa hayrıma diyerek çözüm odaklı kalmanız, kendinizle yüzleşerek yaradana teslim konu ile ilgili harekete geçmeniz çok önemli. Yoksa ömrünüz boyunca düşünmemek için uyursunuz ve çözülmeyen bir karmik düğümü ruhunuzda  taşıyarak sonra tekrar gelir ve aynı sınavlardan geçersiniz. O yüzden bence uzatmaya gerek yok. Eninde sonunda madem bu işi çözmeniz gerekiyor,  O zaman ŞİMDİ çözün keyfinize bakın. Zaten mantıken bile öyle hergün ölü gibi yaşanmaz ki ! Bir kere insanın ruhu sıkılır ! Ay ne oluyorsa olsun ve bitsin !  ya da “Her ne olduysa oldu ve bitti öğrendim anladım artık yeni başlangıçlara hazırım ! “ diyerek ayağa kalkmak ve harekete geçmek en güzeli <3

Son olarak malum uyku deyince rüyalar da devreye giriyor. Pek çoğunuzun bilidği gibi artık rüya görmüyoruz bayağa bayağa dolaşıyoruz J))) O yüzden rüyalarınızın da size alışılmadık bir tuhaflıkta olması da gayet normal bir süreç. Hatta yeni başladık daha da tuhaflarına bence hazırlanın derim ;)
Tabii yine içinizden ben rüya görmüyorum diyenleriniz olacaktır. Onlar için de her zaman yazdığımı yine yazayım.
Herkes rüya görür sadece hatırlayamaz. Beyin Dünya ile ilgili konularla çok meşgulse ruhsal alana yer açılmaz dolayısıyla da beyin hatırlamaz. O yüzden önce ruhsal yönünüzü dengelemeniz gerek. Nasıl ? bol bol okuyarak ve uygulayarak.  Ayrıca uyumadan önce sırt üstü yatın gözlerinizi kapatın kollarınız yanda ve avuç içleriniz yukarı bakacak şekilde üzerinize beyaz bir Işığın aktığını hayal ederek RÜYALARIMI HATIRLAMAYI SEÇİYORUM  derseniz bir süre sonra hatırlamaya başladığınızı da göreceksiniz..

Hayatta her şeyin bir çaresi ve bir nedeni vardır. Korkmak, vesvese, şüphe, bunalım, takıntı, agsesiflik gibi tüm olumsuz duygular Bilgisizlik yüzünden olur. Bu yüzden BİLGİ IŞIK’dır. Lütfen okuyun öğrenin ve ruhunuza, bedeninize, hayatınıza Güçlü, Cesur , Güven dolu, Keyifli , Bereketli, Sağlıklı olarak sahip çıkın ve yaşayın. Siz ne isterseniz öyle OLur !
Ve de öyle OLdu çok şükür..

Alev Cedimağar
Ruhsal Denge ve Farkındalık Rehberi



11 Nisan 2017 Salı

DOLUNAY


Harika bir Dolunay günü harika enerji akışları herşey kadife gibi yumuşacık geliyor çok şükür 👐
Farkındaysanız Fiziksel olarak aniden ortaya çıkan birşey yok rahatız çok şükür Sadece Uyku konusunda hepimiz daha fazla uyumaya meğilliyiz. Bu biraz da mevsim geçişi ile ilgili. Uyku ile ilgili bilahare detaylı yazacağım.
Bu yüzden Olumsuz yazılan , söylenen hiçbirşeyi umursamayın rahat olun , titreşiminizi Sevgi ve Işıgınızla daha da kuvvetlendirin yeterli diyorum naçizane 😉👐
Her zaman yazdığım gibi bu akşam dua edilecek diye bir şart olamaz. Herkes içinden geldiği gibi ne zaman isterse duasını inancı doğrultusunda istediği gibi yapmakta özgürdür. Burada önemli olan, yapmam lazım diye yapmak değil, içimden geldi dediğiniz o "içten" gelen coşku ANlarıdır. Çünkü O AN'lar ruhsal yükseldiğiniz ve öz benliğinizle buluştuğunuz çok özel AN'lardır..
Tabii bunun sonucunda , "şu kağıda olumsuz yaşadığım herşeyi yazıp yakayım artık başıma gelmesin" diyerek yaptığınız zaman hiçbir şeyin yok olmadığını gayet iyi biliyorsunuz. Enerji yok olmaz Dönüştürülür. Bu da tamamen sizin iyi niyet ve o yönde çabalamanız ile mümkündür. Yaşanılan herşey tekamül sürecindeki bize farkındalık kazandıran ya da tabiri caizse gözümüzü açan deneyimlerdir. "İyi ki yaşadım öğrendim çok şükür. Şimdi emin adımlarla ne istediğimi, ne yapmam gerektiğini biliyorum " dediğiniz AN hepsi sizden pozitife dönüşerek su gibi akar gider..
İşte bu yüzden herşey BEN ile başlar ve BEN' de biter 😉
Hepimize Tüm İnsanlığa Huzur,Mucize, Bereket, Sağlık, Keyif, Barış BİRLİK ve BERABERLİK DOLU Muhteşem yarınlara vesile OLsun 👐
Ve de öyle OLdu çok Şükür 👐
Alev Cedimağar
Ruhsal Denge ve Farkındalık Rehberi
Bazen insanlar, benim bu olaydan almam gereken ders neydi ? Bana neyi öğretti veya beni ne için uyardı ? Niye bu kadar fevri davrandım ? Beni ne ile yüzleştirdi ? şeklinde konuyu kendiyle başbaşa sakin düşünüp irdelemek yerine, kolayı seçer, bir Günah Keçisi bulur ve onu suçlayarak kendi gerçeğinden (kendinden) kaçmak ister.
Bu geçişlerin hepsi tekamül sürecinin, doğal farkındalık sınavlarıdır ve"Anladım" diyene kadar farklı görünümlerde karşımıza çıkmaya devam eder.
Bu yüzden herşey BEN'de başlar ve BEN'de biter..
AlevCe