30 Nisan 2016 Cumartesi

Vazgeçilmezlik ??!!!!

“Benden vazgeçemez”  diye düşünenler bir anda  en rahat vazgeçilenlerden olur !   

Çünkü vermek değil, Almak onlar için esasdır. Sonra yaşadıkları şok ile tekrar eskisi gibi olmak, yine  karşısındaki kişiden eskisi gibi almaya onun enerjisi ile beslenmeye devam için büyük bir çabaya girerler.
Tabii karşılarındaki kişi genelde artık enerji olarak tükendiği için  muhtemelen bitiş noktasına gelmiş ve enerji bağı da kopmuştur. 

İşte tam bu noktada “kendini vazgeçilmez” sanan kişi, sevgiyi, ilgiyi, şefkati, Takdiri, Teşekkürü  ya da her ne ise aynen aldıkları gibi vermeleri gerektiğini de öğrenirler. Bu da onların tekamül yolculuklarındaki en önemli deneyimlerden biridir.  Öğrenemezse ilahi sistem mutlaka farklı olaylarla DENGE’lemeye devam eder. Ta ki anlayıncaya kadar   ;)

Diğer kişi de bir ilişkide, iletişimde her ne olursa olsun “Karşılıklı Akış” olması gerektiğini ve almadan verince her şeyde olduğu gibi akışın yani enerjinin   tıkandığını deneyimlemiş olarak yeni ilişkide, işte, arkadaşlıkta, dostlukta vs.ne aradığını, ne istediğini deneyimleyerek öğrenmiş olur.  
Böylece her iki taraf da öğrenerek yollarına ya yine birlikte ya da ayrı ayrı devam ederler..

Babamın çok sevdiğim bir lafı vardı “Sevilirken sevildiğinin kıymetini bilmeli insan”
Herşeyi AN itibariyle anlamak ve yaşamak önemlidir. Burada da farkındalık devreye girer. Farkındalık olması için de BİLGİ şarttır.

Ve de öyle OLdu çok şükür.. 


AlevCe 

29 Nisan 2016 Cuma

Çocuklar ve DENGE

Dün gece Babasıyla telefonda konuşan dünya tatlısı bir kız ile ilgili bir yazı yazmıştım.

Bununla ilgili çok yorum okudum hepsi birbirinden harika düşünceler ve deneyimler.

Bir de farklı bir bakış açısıyla DENGE’nin önemini en iyi anlatan ve yine birebir yaşadığım bir olayı sizinle paylaşmak istiyorum..

Yıllar evvel bir akşam çok sevdiğim dostlarımla oturmuş çok ciddi bir sohbetin içindeyken Neredeyse elimde büyüdü diyebileceğim O zamanlar 7 – 8 yaşlarında olan Onların dünya tatlısı kızları (Ona Ayşe diyelim) konuya hiç olmadık şekilde girip çocukca yorumlar yapmaya başlayınca,
Tam hatırlamıyorum fakat “Ayşeciğim bu konu büyükleri ilgilendiriyor çocuklar karışmaz oyuncaklarıyla oynar” gibi bir şey söyledim.

Babası bana dönüp “Alevciğim biz Ayşe’nin her şeyi konuşmasına ve karışmasına izin veriyoruz ona sınır yok” dedi.
“Peki” dedim ve o günden sonra asla ne bu çocuğun bu ortamda ne işi var, ne de bu saatte uyuması lazım gibi dikkatimi çeken hiçbir şey hakkında bir daha asla fikrimi de söylemedim fakat hep izlerdim.

Aradan yıllar geçti Ayşe büyüdü. Zaten çok zeki bir kızdı. Çok iyi bir üniversiteye girdi çok iyi bir bölümü kazandı. Aile Ayşe rahat etsin diye okula yakın bir yerde sadece ona ait bir ev satın aldı dayadı döşedi. Ortalama bir insanın yaşadığı standartların çok üstünde bir öğrencilik dönemine başladı vs. Bu arada Ayşe farklı fikirlere doğru eğilim göstermeye ve farklı faaliyetler içine girmeye başladı. Annesiyle konuştuğumuz da anne hep “napıcaz bilmiyorum” sözünü sürekli tekrarlayan fakat çözüme odaklanmayan ya da bulduğumuz çözümlere “ya onu kaybedersem ya bana kızarsa” duygusuyla uygulamaya cesaret edemeyen bir tutum içine girdi ve böylece çok zaman geçti..
Bir gün aniden öyle olaylar patlak verdi ki, Aile’nin tüm hayatı darma duman oldu ! Gerçekten bir Anne Babanın yaşayabileceği en zor dönemlerden birine girdiler. Ayşe zaten vahim durumda. Olaylar iyece sarp sardı tam bir kaos dönemi..

Bir gün Annesiyle gece oturmuş sohbet ederken aniden,

“Alev biz anne baba olarak nerede hata yaptık” dedi.

"Hatırlıyormusun Ayşe 7-8 yaşlarındayken şöyle bir olay olmuştu. İşte ipin ucu o yaşlarda kaçtım ” dedim. “Kızınızı özgür yetiştirmek adına Denge’yi ve Kontrol’ü kaybettiniz. Biz küçükken annemizin bir kaşının oynamasıyla mum gibi otururduk yerimize sınırlarımızı bilirdik. Çocuk olarak kalırdık. Bu sayede çocukluğumuzu da yaşamayı öğrendik. Ayşe öğrenemedi.. Annem küçükken beni kadınların olduğu sohbet ortamına bile sokmazdı “sen çocuksun kadınların arasında hiç işin yok” derdi. ya evde bırakırdı ya da yanına kitaplarını al derdi ve gittiğimiz yerde başka odada oturturdu. Bu benim büyüklerin dünyasından uzak durarak çocukluğumu yaşamamı ve sınırlarımı bilmemi sağladı. Bunu öğrendiğim için kendi içimde DENGE’yi de çok rahat kurar hale geldim. Ayşe bunu da bilemedi. Nitekim sen de benim gibi büyüdün. Bak bu bizi aptal yaptı mı ? Psikolojik sorunlara itti mi ? Hayatımızı yaşamamıza engel mi OLdu ? Eğitim hayatımızda başarısız mı OLduk ? HAYIR. Lakin Sınırlar önemli canım arkadaşım. Özgürlük içinde bile bir DENGE olmalı. Hayat DENGE üzerine kurulu. Kaos dediğimiz bilinmezliğin bile bir Denge’si var” dedim..

“Evet” dedi.. “Biz orada sınırları çizemedik tek O mutlu olsun diye her şeyi fazlasıyla yaptık” dedi.

“ Bu yaşadıklarınız hem sizin için hem de çevrenizde bu olaylara şahit olan insanlar için büyük mesajlar verdi. Siz de öğrendiniz. Sonuçta ilk kez anne baba oluyorsunuz elbette deneyerek yaşayarak öğreneceksiniz. Hata diye birşey yok. Sonuç olarak Kendinizi suçlayacak bir durum da yok. Bir sınavdan kötü puan alınca o sınava daha iyi çalışır öğrenir ve geçersin. Sonra o sınavın püf noktalarını başkalarına öğretirsin ki daha kolay geçsin diye. Sonra o da bir başkasına öğretir böylece deneyimler zincir halinde yayılır ve senin AN itibariyle kötü ya da zor olarak gördüğün pek çok olay başka insanların hayatını kolaylaştırır. Yani kişisel olarak yaşanan her deneyim aslında herkese hizmet eder. Hayatın Bütünü böyledir. “

“Sonuçta Ayşe’de ilk kez dünya’ya gelen ve ilk kez çocuk olan bir ruh. O da öğrenerek ilerliyor. Yani aslında birlikte yaşayarak öğreniyor ve öğretiyorsunuz. Ayşe şu an yaşadıklarıyla çok büyük dersler aldı. Geleceğe doğru daha emin adımlarla yürümeye başladı. Hatta Hayata öyle sıkı tutundu ki kendini dibe çekmek yerine yine yukarı çıkmak için Doktora Eğitimine başladı. Bence bu çok önemli bir farkındalık ve atak. Şimdi bu küçük yaşta yaşadığı deneyimlerle ileride pek çok kişiye de ışık tutacak . Hiç bir şey nedensiz yaşanmaz. İşte bu yüzden her şey olması gerektiği gibi olur, Ruhsal planın ve bizim tekamülümüzün bir parçasıdır her şey.…”

Velhasıl arkadaşlar
Özgürlük içinde bile bir DENGE olmalı. Hayat DENGE üzerine kurulu. Kaos dediğimiz bilinmezliğin bile bir Denge’si vardır.
Hayatımızı Kontrol, Yaratıcılık, Güç, Farkındalık, Sevgi ve Bereket ile yaşayabilmemiz için hepsinin içinde mutlaka DENGE'nin olması gerekir.
Hepimizin ve Bütünün en yüksek Hayrına Işık ve Sevgi Olması niyetimle..

Ve de öyle Oldu çok şükür <3

Alev Cedimağar
Şifacı Rehber

28 Nisan 2016 Perşembe

Çocuklardan Büyüklere Hayat Dersi !

Biraz önce Kahvemi aldım balkona çıktım hem geceyi hem sessizliği dinlemek için lakin bir baktım karşı bahçede öğrenci bir kız ailesiyle telefonla konuşuyor. Kendini o kadar kaptırmış ki sanki yanımda konuşuyormuş gibiydi ve haliyle herşeyi duydum..

Bu şeker kız ailesine öyle bir konuşma yaptı ki bu kadar saygılı fakat bir o kadar da kararlı, kendinden emin, ne istediğini bilen ve kendini süper ifade ediyordu.

"Baba senin bana bulduğun ofiste staj yapmak istemiyorum çünkü bana uygun olmadığını gördüm. Ben ne istediğimi biliyorum ve ona göre kendim arıyorum. Hem beni dinlemiyorsun hem de kendi kendine sinirleniyorsun. Ben onları arayıp Teşekkür edip başka bir yer ile anlaştığımı güzelce söylerim bu şekilde seninle bir bağı da olmaz lütfen sen rahat ol. "
....................
"Bana mesleğimi sürekli kötülemekten vazgeçin. Ben mimarlığı severek seçtim ve mutluyum. Sizin olumsuz fikirlerinizi kabul etmiyorum. Bana destek vermeniz gerekirken burada mimarlar iş bulamıyor demenize de inanamıyorum. Ben her yerde iş bulurum bu olumsuz düşüncelerinizi bana empoze etmeyin kendinizde inanmayın"
....................
"Başka ebevynleri yargılardınız ne biçim ilişkileri var surata telefon mu kapanır diye bak aynı şeyi sen yaptın Baba ? Bana sürekli hayat dersi verdiğini söylüyorsun bu hareketin de o derslerden biri mi ? Yani baban bile seni dinlemez yüzüne telefonu kapatır dersi mi ?"
...................
"Sinirleniyorum diyerek konunun üstünü örterseniz ileride bu farklı şekilde patlayacak. O yüzden şimdi bu konuyu çözelim ve kapatalım"
.................
"Daha 18 yaşındayım ve önümde çok uzun yıllar var. Beni sürekli para ile tehdit ederek istediklerinizi yaptırmaya çalışmanız rahatsız ediyor. Gerekirse çalışırım. Bana böyle tehditler yapmayın. Lütfen annem babam olduğunuzu unutmayın"
.................

gibi daha neler neler..

Yani balkondan atlayıp kızı öpeceğim geldi cidden nasıl tatlı nasıl güzel mantıklı konuşuyordu... Hatta telefonu bittikten sonra acaba dedim kahveye mi çağırsam :)))

Velhasıl arkadaşlar hep yazıyorum şimdiki çocuklar indigo ve gökkuşağı. Şimdi bir de kristaller gelmeye başladı ki onlar dediğim gibi "Anne" diyerek doğacak yakında :)))

Lütfen çocuklarınızı dinleyin.
Gerçekten çok akıllı , çok mantıklı ve ne istediğini bilen çocuklar. Rehberliğinizi yani annelik ve babalık görevlerinizi yaparken yaptırım kullanmayın seçenekler sunun ve fikir alışverişi yapın. Gerçekten hepsi çok tatlılar çok güzeller. Ve de en önemlisi onların da çok özel ruhlar olduğunu ve kendilerine ait bir tekamül planları olduğunu lütfen hatırlayın.

Bu da bu akşamın incisi olsun <3

Hepimize Hayırlı geceler, mucize dolu muhteşem yarınlar ve de mutlu mışıl uykularrr <3 :*

AlevCe

İnatlaşma

Birisiyle bir konu hakkında fikir tartışması yaşarken "İlla benim dediğim doğru" inatlaşmasına girerseniz O konu, iletişim ve ilişki kilitlenir. Ne çözüm bulunur ne de akışa geçilir. Üstelik bir de kendinizde karmik enerji düğümü yaratırsınız.

Böyle bir durumda eğer karşınızdaki kişi haklı ise ve siz "yüksek Ego" yaparak haklı olduğunu bile bile inatlaşıyorsanız, O zaman bunu farkederek "Haklısın böyle düşünmemiştim" dediğiniz andan itibaren enerjinizi serbest bırakır ve akmaya başlarsınız. Bu akış sizi pozitif yeni ışıklı bir yola götürür. 

Eğer hiçbir ego veya hırs yapmadan doğru düşündüğünüzden eminseniz o zaman "Sende haklı olabilirsin lakin ben de böyle düşünüyorum" dediğinizde yine pozitif akış hızlanır.

Sonuçta tek bir Doğru yoktur. Herkesin kendi bilinç düzeyine göre kendisine ait doğruları vardır ve yine herkes "yeni" doğrularını yine yaşayarak öğrenir. smile ifade simgesi
AlevCe

İlişkiler, Yargılar ve Karmik Düğümler

Bir Danışımanımla yaptığım Terapi’den sonra, Bana gelene kadar kendisi için önemli olduğunu düşündüğü lakin şimdi artık çok şükür hiç önemsemediği bir konuyu sizinle de yine Işık, Sevgi, Farkındalık olması niyetiyle Bütünün en yüksek hayrına paylaşmak istedim.

Bildiğiniz gibi 2012 yılı itibariyle yeni bir foton kuşağına geçiş yaptık. Yani Ruhsal yükselişe herkes DNA’ları yeniden ayarlanarak hazırlandı ve Bilinç çıkışı yaşandı. O yüzden hayatı boyunca spiritüel konulara ya da maneviyata hiç önem vermeyen ya da inanmayan insanlarda birden bire artış oldu …

Bu durumla birlikte kişisel tekamüllerimizde de hızlanma yaşadık. Yani normalde farklı gidiş gelişlerle 10 hayatta yaşayacağımız tekamülü şu an çok hızlı bir şekilde bu hayatta yaşamaya başladık. Bu zamanın hızlanmasından da çok rahat anlaşılıyordur.

Bu en çok ilişkilerde fark edilir hale geldi. Buna bazı insanlar “laçkalaşma” , “Dejenerasyon” ya da “insanlığın bitmesi (!)” gibi isimler verse de aslında hızlı tekamülde eski dostlukların bitmesi, ilişkilerin ani başlaması veya bitmesi, Bir kişinin birden fazla ilişki yaşaması gibi karmik bağlar hızla çözülmeye başlandı. Her zaman yazdığım gibi, “Hayatımıza giren her insan doğru insandır ve çözümlenmesi gereken, karşılıklı öğrenilmesi gereken bir karmik ilişkiden dolayı girmiştir. Kimse kimsenin hayatına tesadüfen ya da yanlışlıkla girmez “

Yani Tabiri caizse koşuyoruz duruyoruz öğreniyoruz öğretiyoruz ve tekrar koşmaya başlıyoruz Eski Enerji yani zaman diliminde koşmamız ve durduğumuz yerde kalmamız gerekiyordu. Artık öyle değil.

Bu nedenle İş ilişkileri, Arkadaşlıklar ve Dostluklarda olduğu gibi Özel ilişkiler, Nişanlılıklar, Evlilikler ,ve Boşanmalar da artmaya başladı.

Halen farkındalık seviyesinde olduğunu söyleyip de (söylemese de söyleyenlere siz anlatın), “Aaa bu kaç kez evlenmiş ya böyle ?!! “ ya da “Aaa bu çok nişanlandı ayrıldı” ya da “Ne olacak senin bu halin adın çıktı onunla bununla” ya da “ay bunların ne biçim bir ilişkisi var” gibi laflar söylüyor, düşünüyor ve yaşayanları yargılıyorsanız emin olun hayat devam ediyor ve sizde çok enteresan şeyler yaşayabilirsiniz. Mesela ilişkinizde ki mutsuzluğunuzun dayanılmaz hale gelerek için için “ben de onun kadar güçlü olsaydım şimdiye çoktan ayrılırdım” dedirtir bu ilahi sistem size ve kimbilir belki de kendi karmanızı o kişi sayesinde yeniden yaratırsınız ;) Yani Kimse kendine güvenmesin çünkü hayat’da herkes düşündüğünü yaşar. Ben kırk yıllık evliliklerin bitip, çiftlerin ayrı ayrı kişilerle Aşk evliliği yaptığını gördüm. O yüzden Atalarımız bununla ilgili bir sürü söz söylemiş mesela “ Kınayan da kırk batman olur” ya da, “Tencere dibin kara benim ki senden kara” gibi..
Tabii bir de madalyonun öteki yüzü var. Herkes hayatına sahip çıkmalı. Çünkü eğer insanların sizin hayatınız ile ilgili konuşmasına izin verirseniz, enerjinizi düşürür ve onların enerjisini kabul ederseniz o zaman da Ruhsal farkındalıkla hayatınızı izlemek ve değerlendirmek yerine “Ben niye hiç mutlu olamıyorum” , “Niye aradığım insanı bulamıyorum”, “Bu da öncekiler gibi mi çıkacak” , “Ay millete rezil oldum gerçekten Elalem ne diyor benim hakkımda” gibi düşüncelere girerseniz emin olun yaydığınız enerji ile aynen dediğiniz her şey olur. Çünkü “Elalem” dediğiniz kişilerin enerjisini yükseltir kendinizi düşürür ve karmik düğümler yarattığınız için eğer “Bu benim hayatım” demeyi fark edemezseniz bu düğümler içinde kaybolur gidersiniz.

Velhasıl Kimsenin hayatı kimseyi ilgilendirmez. Herkes kendi hayatına odaklanmalı.

Düşündüğümüz her şeyi “Mutlaka” farklı olaylarla da olsa “Kesinlikle” yaşarız.

Yargılayan daima yargılanır ve siyah karmik enerji bağlarıyla kaplanır. Bu da O kişiyi IŞIK'dan uzaklaştırır..

Hepimiz Birbirimizden bağımsız özgür ruhlar olarak bedenleniyoruz ve hepimizin bir sınavı, yani bir tekamül süreci var. Herkesin ortak yaşam görevi de “Hayatını en yüksek farkındalık ve dolayısıyla ruhsal çıkış ile bitirmek! “

Yani;
Bu BENİM Hayatım ve Ben ne istersem öyle OLur ! Çünkü yaşanması gereken yaşanır ve Herşey Olması gerektiği gibi OLur !!

Ve de öyle OLdu çok şükür <3

Alev Cedimağar
Şifacı Rehber

27 Nisan 2016 Çarşamba

Hoşgörü ve Empati

Geçenlerde Beşiktaş’dan eve dönerken bir baktım benim evin oraya giden otobüs bomboş geldi. Ay bir mutlu oldum hemen atladım tabii J) Biner binmez şöförün arkasındaki boş koltuğa oturdum. Bu arada şöförün yanında ayakta duran bir hanım var. Otobüs hareket edince “Çırağan’da ineceğim ben” dedi. Şöför de Tamam dedi. Zaten yakın mesafe.

Çırağan Durağına geldik kimse inmedi şöför hemen ön kapıyı açtı. Burası Çırağan dedi.
O hanım “ ama ben otel kapısında ineceğim  burada değil “ dedi.. Aslında orası durak. Otel kapısı dediği yer de en fazla 50 mt. Yürüme mesafesi.

Şöför yine tamam dedi 20 mt falan gittik bu kez Otelin kapısında durdu “burası otel” dedi.
Hanım baktı “Burası otelin servis kapısı . Ben giriş kapısında ineceğim”  dedi.

Giriş kapısı dediği yerde durduğumuz yerden görünüyor yani en fazla 20 mt.

Şöför sesini çıkarmadı ve 20 mt. Kadar sonra yine otelin giriş kapısında durdu. Bu kez hiç birşey söylemedi ve kapıyı açtı. Kadın baktı "Evet burası" dedi  ve ne bir Teşekkür ne bir Sağolun hiçbirşey söylemeden indi gitti..

Şöför’e baktım üzerinden siyah dumanlar çıkıyor. O kadar gergin ve sinirli…

Sonra aklımdan bir sürü şey geçti..

Şöför’le ilgili,  sinirlenmene gerek yok çünkü sınırlarını zorlamasına sen izin verdin diye düşündüm.  İlk durak’da kapıyı açtığında “Hanımefendi burada inin otel 50 mt ileride yürüyebilirsiniz. Durak olmayan yerde durmam yasak” diyebilirdin.  Böylece sınırlarını çizerdin.

Kadın’a gelince.. Kendisine gösterilen hoşgörü ve nezaketi pek çok kişinin yaptığı gibi zorlayarak var olan pozitif durumu negatife çevirerek indi. Zaten bu yarattığı olumsuz ve gergin enerjiyi kendisi de üstlendi ve o gün yaşayacağı olumsuz durumlarla bu yaptığı hareket arasında muhtemelen bir  bağlantı kuramayacak..

Bize hoşgörü gösteren ve sevgiyle yaklaşan insanları bu şekilde zorlarsak, genişleyerek açılacak olan Işık, Sevgi ve Mucize Dolu kapıları bir anda kapatır sonra “Bunlar benim niye başıma geliyor”  cümlesini tekrarlamaya başlarız.

Her zaman yazdığım gibi..

Biz neye izin verirsek öyle olur. Günah Keçisi yok. Herşey BEN’de başlar BEN’de biter..
EMPATİ ilişkilerde çok önemlidir. Kendisine saygısı olmayan, Kendini sevmeyen, Kendi duygu ve değerlerinin farkında olmayan bir insan karşındakine de öyle davranır.  Bu onun kişisel tekamülü olmakla birlikte bizim ona karşı duruşumuz da onun tekamülünde bir sınavdır. Anlar ya da anlamaz. Bu da o kişinin sorunudur. Nitekim böyle şeyler bende çok yaşarım. Sınırlarımı çizdiğim zaman  bir bakarım bloklanmışım  J)))  Demek ki derim o kadar yazımı beğenmiş beni takip etmiş okumuş fakat hiçbir faydası olmamış anlayamamış. Olsun vardır bir zamanı. Yüce Yaradan ruhunu ve yolunu aydınlatsın diyerek bende sevgiyle uğurlarım.

Düşünmek ve Sorgulamak insanı daha ileriye götürür sonra uygulama safhası gelir ve çıkış orada başlar...  

Velhasıl, Ne düşünürsek, nasıl davranırsak onu mutlaka yaşarız..
Olumlu ya da Olumsuz..

Alev Cedimağar

Şifacı Rehber 

18 Nisan 2016 Pazartesi

Ankara dönüşü bir Cafe Günlüğü ve Çocuklar..

Dün Ankara’dan dönmeden önce bir cafede bir şeyler atıştırmak için oturdum.

Yan masada bir çift ve dünya tatlısı bebekleri vardı. Bebek babanın kucağında oynuyor. Aman baba bir seviyor bir öpüp kokluyor çok güzel bir tabloydu.. Bir ara Baba’nın “ benim iyi yürekli kızım” canımın içi dediğini duydum. Bebek severken her cümleyi her güzel kelimeyi duymuştum da ilk kez “iyi yürekli” sözünü duydum. Ay bir hoşuma gitti bir duygulandım anlatamam. Nasıl güzel bir cümle diye düşündüm içim coştu sevgiyle.  Baba şimdiden kodlamış kızını  iyi yürekli bir çocuk olarak. Bu çocuk istese de olumsuz olamaz. Zaten hem Bebek hem de birer indigo olan anne baba da pırıl pırıl parlıyordu..

Bu arada ben klasik uzaktan bebek sevme yöntemi olarak el kol işaretleri ve gülücüklerle hareket halindeydim J))   Bebek de bana sürekli gülüyor J)) Anneyle selamlaştım. Babanın da dikkatini çekti. Bebek ellerini bana uzatınca kalktım. “izin verirseniz alabilirmiyim “ diye sordum. Hemen verdiler kucağıma. Bayağa bir karşılıklı kıkırdadık J))

Ben bebekle oynarken annesi “ benim çirkin kızım” dedi. “Aaa niye öyle dediniz” dedim. “Annelerin nazarı daha çok değermiş o yüzden tam tersini söylüyorum” dedi..
“Nazarınız falan değmez hiç böyle şeylere takılmayın. Çirkin diyerek bebeği sizde bu şekilde bilinç altına yerleştiriyorsunuz. (kodlama). Şu an pek çok insan bu kodlama yüzünden kendini beğenmiyor. Onu tüm sevginizle “Güzel kızım, akıllı kızım” diye sevin bence.. Öyle büyüsün hep kendine güvensin.
Neyse anne yüzüme çok anlamış gibi bakmadı lakin ben tohumu ektim. İsterse düşünür büyütür, isterse kurutur çürütür..  Artık gerisi ona ait..

Bebek 6 aylık dünya tatlısı bir bebekdi. Aynen tüm bebekler gibi..  İra deniz’miş ismi.  Dişleri kaşınıyormuş falan derken. 4 aylık dişinin çıktığını söylediler. Doktorlar şaşırmış. Şimdi de 2. Dişini çıkarıyormuş.  Hiperaktif çocuklar böyle olur demiş bir doktor.  Ben de dedim ki “ Hiperaktilikle ilgisi yok. Şimdi doğanların hepsi böyle çok yüksek bir gelişmeyle geliyorlar ve çok zekiler.  Kızınız yakında Anne , Baba falan da derse şaşırmayın. Yüksek ihtimalle diyebilirde.. Zaten  tahminimce yakında çocuklar Anne Baba diyerek doğacak” dedim J))) 

Şaka yapıyorum zannettiler fakat  yapmıyordum J))

Artık kendimiz gibi ya da eskiden olduğu gibi olan bebek tipini unutsak iyi olur.  Tabii bu farklılıklarından dolayı onlara bir hastalık ya da başka bir şey yakıştırmayı da..

Eğer çocuğunuz farklı bir durum içindeyse. Korkmayın. Onu kapıp hemen psikologlara ya da Hacılara, Hocalara götürmeyin (Zaten halen hacı hoca peşinde koşuyorsanız muhtemelen yazdıklarımı da anlayamazsanız) Yaşı büyükse soru sorun. Onu anlamaya çalışın. İzleyin. Ve davranışları ile ilgili her türlü bilgiyi araştırıp okuyun öğreni  diyorum nacizane..

Bu çocukların hepsi geleceğin Işık çocukları ve hepsi emin olun bizden daha bilinçli ve ruhsal olarak daha sağlıklı  geliyorlar Dünya’ya.  Çoğu bizim hatırlamaya çalıştığımız ruhsal benlikleri de çok rahat hatırlıyor ve anlatıyorlar. Sadece Onları tanımamızı ve anlamamızı bekliyorlar. Dünya’yı özlediğimiz sevgi, ışık, barış , huzur ve denge temelleri üzerine kuracak olan bu çocuklardan Bizlerin onlardan öğreneceği çok şey var.. Tabii sağlam bir gelecek kurabilmek için onların da bizlerden..

Alev Cedimağar

Şifacı Rehber   

15 Nisan 2016 Cuma

Bir Alışveriş Günlüğü

Terapi'ye girmeden  önce hemen Market işimi halledip geleyim dedim kendi kendime. Aslında sonra da gidebilirdim fakat içimden hemen gitmek geldi..  Bunun da  bir sebebi varmış demek ki aynen Olması gerektiği gibi Oldu ;)
Markette alışveriş yaparken arkamda 20’li yaşlarda 2 kız’dan birinin “Ay kızın her istediği oluyor çok sinir oluyorum” dediğini duydum. Birden döndüm ve gayri ihtiyari “Onun istedikleri olduğu için sevinir mutlu olursan seninkilerde olur” dedim.
Zaten artık beni tanıyorsunuz Benim için nerede ve kim olduğu fark etmiyor. Birşeyi söylemem gerektiğini hissediyorsam ya da ağzımdan çıkıyorsa hiç engellemem söylerim . Sonuçta karşımdaki ya alır ya almaz ya tepki verir ya vermez. Yani sonucu beni değil onu ilgilendiriyor.
Neyse.
Kız şaşkın tuhaf bakakaldı yüzüme J)) Baktım ki kız uçtu gitti karşımda “bu sözü çok duyuyorum o yüzden dikkatimi çekti karıştım. Hayat da herkesin her istediği olur. Çünkü sonsuz bir kaynak var. Sadece iyi niyetle kendinin ve Herkesin en yüksek hayrına istemelisin. Herkes için mutlu olmalısın. O mutluluk sana mutluluk kapılarını açar. Daha yaşın çok küçük. Eğer şimdi öğrenmeye başlarsan geleceğini de muhteşem inşa edersin. Bence sen bunu bir düşün ve bu konularla ilgili bol bol oku. Sonra bu konuşmanın da bir tesadüf olmadığını çünkü tesadüf diye bir şeyin olmadığını da öğreneceksin” dedim. “Tamam” dedi güldü iyi günler dedik ayrıldık.
Her zaman yazdığım gibi arkadaşlar, “Kıskançlık” negatif bir enerjidir. Tüm ilahi akışları ve kapıları kapatan en büyük “Kilittir”. Birisinin yaşadığı mutluluk, aşk, Başarı yani maddi manevi tüm güzellikler için mutlu ve destek olanlara bu düşünceler ve davranışlar pozitif bir enerji olarak tüm pozitifleri çekerek evrende dolaşır ve  daha da büyüyerek geri döner. Döngü böyle işler. Üretilen her düşünce benzerini çekerek sahibine geri döner.
Kıskançlık bir zift gibidir. Her bu tarz bir duygu’da kendi ellerinizle bedeninizi ziftlersiniz. Dolayısıyla enerji akışları da bir süre sonra zayıflar ve titreşiminiz düşer. Tekamül döngünüzü negatif düşüncelerle kapladığınız için ruhsal rahatsızlıklar bir süre sonra fiziksel rahatsızlıklara döner ve “bu hayat beni mahvetti hiç mutlu olamadım. Ben ne şanssız ne bahtsız bir insanım” diyerek Dünya’dan ayrılırsınız.. Sonra’da hooppp diye tekrar geri dönüş ve en baştan yine başlama noktasına gelirsiniz. Bizim amacımız tüm farkındalık ve sevgiyle şu an bulunduğumuz zaman ve Dünya döngüsü içinde pek çok tekamül döngümüzü aynı anda bitirerek 3 – 5 basamak birden çıkmak ya da kişisel tercih ile inmek.. Lakin bile bile lades demenin de anlamı yok bence..
Velhasıl konu ve durum her ne olursa olsun KISKANÇLIK duygunuz varsa ona odaklanın ve kendinize “Neden” kıskanıyorum diye sorun. Bunun altında kendinize kadın veya erkek olarak her türlü güvensizlik yattığını görürsünüz. Bu düşünceyi niye ürettiğinizi neden böyle düşündüğünüzü sorun. Bunu kabul edin. Çünkü “Hayır ben böyle değilim” dedikçe o duygunun enerjisi kuvvetlenir. Kabule geçmek çok önemlidir. Çünkü Kabule geçerek duyguyu fark etmek, o duygu geldiğinde kontrol etmek ve serbest bırakmanın ilk adımıdır..
Hepimize Bütünün en yüksek Hayrına Mucize Dolu Muhteşem günler diliyorum <3
Ve de öyle Oldu çok şükür <3
Alev Cedimağar
Şifacı Rehber   



12 Nisan 2016 Salı

SIR

ŞİMDİ SİZE GÜNLÜK HAYATIN İÇİNDEN ÇOK ÖZEL BİR SIR AÇIKLAYACAĞIM ;)

BAŞLIĞI ÖYLE YAZDIM Kİ HERKES OKUSUN DA ARTIK BU NAZAR NİYAZ İŞLERİNİ BİR KENARA BIRAKIP IŞIK YOLUMUZDA DAHA HIZLI YÜRÜMEYE BAŞLAYALIM DİYE :))

HANİ BİRİ SİZE İŞLER NASIL GİDİYOR DİYE SORDUĞUN DA VEYA EVLİLİK NASIL GİDİYOR GİBİ ASLINDA MADDİ MANEVİ MUTLU OLDUĞUNUZ BİR DURUMU SORDUĞUNDA SIRF “NAZAR” DEĞMESİN DİYE “, VALLA EH İŞTE ÖYLE BÖYLE, YA HEP KÖTÜ BU İŞLER NE OLACAK BÖYLE PİYASANIN DÜNYANIN HALİ, FENA DEĞİL GİBİ CÜMLELER KURDUĞUNUZDA AYNEN VERDİĞİNİZ CEVABIN DURUMUNA DÜŞÜYOR VE SONRASINDA DA “BANA YA DA BİZE NAZAR DEĞDİ” DİYEREK ETİKETİ DE DURUMA KÜT DİYE YAPIŞTIRIVERİYORSUNUZ :))

ŞİMDİ BU ZARARSIZ GİBİ GÖRÜNEN CEVAPLARDA ASLINDA NELER OLUYOR BİR BAKALIM :

 NAZAR’A İNANDIĞINIZ İÇİN EĞER GERÇEKTEN NAZAR ENERJİSİ VARSA KUVVETLENDİRİYOR VE ÜZERİNİZDEKİ ETKİYİ BÜYÜTÜYORSUNUZ VE GERÇEKTEN GÖNDEREN KİŞİNİN ENERJİ ALANINI BÜYÜTÜYORSUNUZ (TABİİ BU ARADA HER NEGATİF ENERJİ ÇIKTIĞI YERE GERİ DÖNER AYNEN POZİTİF ENERJİ GİBİ ;) ) BÖYLECE İNANDIĞINIZ ANDAN İTİBAREN OLUMSUZ OLARAK ETKİLENMEK İÇİN KAPIYI AÇIK BIRAKMIŞ OLUYORSUNUZ.

 VERDİĞİNİZ CEVAPLAR İLE GELECEĞİNİZİ O ŞEKİLDE ANINDA YARATMIŞ OLUYORSUNUZ.. HER ZAMAN YAZIP HATIRLATIYORUM. SES ENERJİSİ ÇOK KUVVETLİDİR. BU YÜZDEN DUALAR ZİKİRLER HER TÜRLÜ İBADETLERİN SESLİ YAPILMASI ÖNEM TAŞIR. VE BU YÜZDEN AĞZIMIZDAN ÇIKAN SÖZLERE ÇOK DİKKAT ETMEMİZ GEREKİR. ÇÜNKÜ MUTLAKA VE DE MUTLAKA GERÇEK OLUR ! YANİ BÖYLE CEVAPLAR VEREREK NE YAPMIŞ OLDUK ? AN İTİBARİYLE O DURUMU YARATMIŞ OLDUK ! VE DAHA SONRA DA “BİZ BÖYLE DEĞİLDİK, BEN BÖYLE DEĞİLDİM NE OLDU BÖYLE” DİYE SIZLANAN YETMİYORMUŞ GİBİ BİR DE NAZARA DAHA FAZLA İNANAN HACILARA HOCALAR GİDEN KİŞİLERE DÖNÜŞTÜK Dİ Mİ ? (TÖVBE DEDİK VE İPTAL ETTİK BU OLUMSUZ CÜMLELERİ)
İŞİN ENTERESAN TARAFI DA , HERKESE GÜCÜNÜZÜ KEŞFEDİN,KENDİNİZİ FARKEDİN , ENERJİNİZİ DOĞRU KULLANIN DİYİP DURUYORUM KİMSE TINMIYOR FAKAT FALANCA YERDE İYİ BİR HOCA VAR . OFFF BİR MUSKA YAZIYOR VAR YA ZIRH GİBİ KORUYOR SENİ. NE NAZAR NE NİYAZ DESEM HERKES PÜR DİKKAT KESİLECEK VE ÖĞRENMEK VE GİTMEK (YANİ UYGULAMAK) İÇİN SIRAYA GİRECEK :( ŞU BİLGİLERİ UYGULASANIZ DA KİMSEYE BAĞIMLI OLMADAN KENDİ GÜCÜNÜZÜ KULLANSANIZ YA ! ...

NEYSE KONUMUZA DÖNELİM.. PEKİ BÖYLE DURUMLARDA VERECEĞİMİZ CEVAPLAR NASIL OLMALI ?
KONU HER NE OLURSA OLSUN CEVAP DAİMA “ÇOK ŞÜKÜR” OLMALI !

TEK CEVAP BU..


İŞLER NASIL GİDİYOR ? “ÇOK ŞÜKÜR. ALLAH HEPİMİZE DAHA GÜZEL GÜNLER GÖSTERSİN BEREKET VERSİN “
HAYAT NASIL GİDİYOR ? “ÇOK ŞÜKÜR. ALLAH HEPİMİZE DAHA GÜZEL GÜNLER GÖSTERSİN SEVDİKLERİMİZLE BİRLİKTE HEP MUTLU OLALIM”
DİLİMİZDEKİ DUA İSE DAİMA , HEPİMİZİN VE BÜTÜNÜN EN YÜKSEK HAYRINA OLSUN, BEREKET OLSUN, ŞİFA OLSUN , HUZUR , MUTLULUK VE ŞANS OLSUN..

YÜCE YARADAN HERKESİN GÖNLÜNE GÖRE VERSİN, HERKESİN IŞIĞINI FARKETMESİNE YARDIMCI OLSUN, HERKESİN YOLUNU AYDINLATSIN VE DE KALBEN İNANDIM ONAYLADIM ÖYLE DE OLDU ÇOK ŞÜKÜR..
BAK NE GÜZEL OLDU ŞİMDİ, KARŞINIZDAKİ KİŞİ EĞER BU SORUYU İÇİNDEN GELEN BİR OLUMSUZLUKLA SORDUYSA ONU BİLE DÜZELTMİŞ OLDUNUZ VE IŞIK SAÇARAK ONU DA AYDINLATTINIZ ! OHHH İŞTE BUDUR !
VE TABİİ Kİ HER ZAMAN OLDUĞU GİBİ BEN YİNE NACİZANE DOKUNUYORUM VE GERİSİNİ HERKESİN ÖZGÜR İRADESİNE VE TERCİHLERİNE BIRAKARAK, YOL ARKADAŞLARIMLA SAYICA SÜREKLİ ARTARAK VE DE AYNI KARARLILIKLA IŞIĞA DOĞRU YÜRÜMEYE DEVAM EDİYORUZ..
YÜCE YARADAN HEPİMİZİN YOLUNU VE RUHUNU AYDINLATSIN..
VE DE ÖYLE ÇOK ŞÜKÜR..
ALEV CEDİMAĞAR
Enerji Gurmeliği de yapan bir ŞİFACI REHBER ;)
:* <3

9 Nisan 2016 Cumartesi

Eğer...

Eğer duygularını hissederek yaşıyor ve yansıtıyorsan mutlaka seni anlayan, senin titreşimine sahip insanlar sana gelmeye başlayacaktır.


Eğer hayatına sürekli olumsuz sürekli seni sinirlendiren insanlar akıyorsa bu sana kendine dönmen ve kendini fark ederek yükseliş yolunda yükselebilmen için yol gösteren ilahi mesajlardır.

Eğer böyle insanlara arada bir karşılaşıyorsan, onlarda ne kadar ve nasıl öğrendiğini, ne kadar hazmettiğini ölçmek için hazırlanan sınavlardır.


Farkındalığının yüksekliği bu geçişleri fark etmenle doğru orantıdadır..

Alev Cedimağar
Şifacı Rehber

5 Nisan 2016 Salı

NEREDEN GELDİĞİNİZİN BİR ÖNEMİ YOK ! NEREYE GİTTİĞİNİZ ÖNEMLİ !

NEREDEN GELDİĞİNİZİN BİR ÖNEMİ YOK ! NEREYE GİTTİĞİNİZ ÖNEMLİ !


Bunu seminerlerim de her yer de daima söylerim.

Anlamı şu :

Mesela,


Bu hayatınızda anlamsız bir şekilde SU'dan çok korkuyorsunuz. Mesela Denize girmekten.  Merak ettiniz (önceki hayatlara bir merak var fakat normal. Bir süre sonra öğrenmenin anlamsız olduğu bilincine ulaşıyorsunuz)  Gittiniz önceki hayatınızı öğrendiniz. Hayatlarınızdan birinde denizde boğulduğunuzu öğrendiniz. Bu su korkunuzu oradan getirdiğinizi anladınız. Ne Oldu ? Çözüm oldu mu ? üstüne bir de travma eklediniz ! ister o hayattan ister bu hayattan o korkuyu ya bilinçaltınızdan serbest bırakacak ya da zorlamaya gerek yok "eğer mutluysanız" onunla yaşamayı öğreneceksiniz. Sonuç'da bu hayatınızdaki tekamülünüz ve ruhsal çıkışınız önemli.


Ya da



Pek çok kişinin yaptığı gibi (aslında bu düşük bilincin işaretidir) “Ben Acturusluyum, Ben Pleadesliyim, Ben Sirius’luyum” dediniz, öğrendiniz ve cümle aleme ilan ettiniz.. Ya da bazı varlıkların Egonuzu yükselterek sizi kullanmak için verdiği bilgiyi sahiplendiniz (!)  Hadi gerçek  olsun diyelim fark etmez.
Peki ne oldu ? Pleadesli olmak sana ne fayda getirdi ?  Şu an insansın ve Dünya boyutunda yaşıyorsun. Burada bedenlendin ve tekamülünü en yüksek bilinçle tamamlamak durumundasın. Eğer pleadesli vs. bir IŞIK isen zaten kim olduğunla değil yansıttığın Işık ve Sevgi ile varlığını öğrenerek ve öğreterek devam ettirirsin.Bununla ilgilenirsin.
Bu Örneği kendini İsa, Musa, Mevlana, Şems, Muhammed ve daha pek çok şey olduğunu söyleyenler için de verebiliriz.
Kendini bilen ifşa etmez. Buna ihtiyaç bile görmez. Çünkü Herşey içinde bir Hiç olduğunu bilir ve tekamülüne sahip olduğunu söylediği  özellikleri sadece yansıtarak devam eder.

Nereden geldiğimizin geçmişte kim olduğumuzun hiçbir önemi ve anlamı yok. Çünkü hepimiz makro sistemde aynı KAYNAK’dan gelen muhteşem varlıklarız. Yani hiçbirimizin birbirinden farkı yok. Hepimiz var oluşumuzu anlamaya ve tekamülümüzü en yüksek farkındalıkla öğrenmeye ve öğretmeye çalışıyoruz. Bu yüzden de IŞIK Zinciriyiz..

Velhasıl durum budur arkadaşlar. Aklınızı karıştırmayın, kimseyi kendinizden üstün görmeyin,
Yine her zaman söylediğim gibi, Ben ve benim gibi doğuştan bazı yeteneklere sahip insanlar bir anlaşma gereği sadece size HEPİMİZ AYNIYIZ bilgisini vermek için tabiri caizse önden gönderilenler. Yani BİZİM AYNI MUHTEŞEMLİKTE OLDUĞUMUZU anlatmak için. Yani hiçbir farkımız yok. Hepimiz birer rehber, birer öğretmen ve aynı zamanda öğrenciyiz..   

Lütfen sizden farklı olduğunu söyleyen, böyle insanlara prim vermeyin aksine bu size bir işaret olsun. İzleyin ve duruma görede “Yüce Yaradan gerçekten yolunu ve ruhunu aydınlantsın” diyerek uzaklaşın diyorum nacizane..

BİZ ŞİMDİ’ye şu AN’daki hayatımıza odaklanarak kendi IŞIK dolu yolumuza bakalım ve SEVGİ ile yürümeye devam edelim..  

HEPİMİZİ SEVİYORUM.

Ve de öyle Oldu çok şükür..

Alev Cedimağar
Şifacı Rehber .