26 Temmuz 2016 Salı

18 TEMMUZ ve Sonrası.. ENERJİLER..

Enerjiler, Enerjiler...
Vallahi arkadaşlar şu an akan enerjileri anlamak için alim olmak gerekmiyor hepimiz hissediyoruz, farkındayız..
Dolunay'ın yaklaşması ile akışlar çok kuvvetli ve ben belki de ilk kez bu tarz bir akış görüyorum..
Dip köşe tırmalayan hallaç pamuğu gibi attıran bir enerji var. Sanki tüm Dünya'yı ayağa kaldırmaya yönelik ve akışın şiddeti o kadar kuvvetli ki uzun sürecek gibi hissediyorum.
Hani hep yazıyordum ya maskeler düşmeye başlayacak diye? Şimdi Maskenin M'si bile kalmayacak..Bunu gerek toplumsal olaylar gerekse kişisel hayatımızda en maksimum'da yaşayacağız..
Şaşkınlıklar, Duygular, Tepkiler had safhada yaşanacak. O yüzden hazırlıklı ve DENGE'de olmamız şart!
Tepkilerimize çok dikkat etmeliyiz çünkü maskeler düştükçe ve "yok artık bu kadar da olamaz" dediğimiz her olayın altından çıkan negatife çekilmeye çalışılacağız ! Bu yüzden KONTROL'ümüz en yüksek'de ve DENGE'de OLmamız ŞART !
Velhasıl büyük bir sınava girdik bile.. Olası olumsuz olayları ya düşünce, hareket ve konuşmarımızla destekleyecek ya da KONTROLLÜ ve DENGELİ olarak pozitife dönüştürme yolunda Eylemlerde bulunarak etkisini zayıflatacağız.
Kısaca durum şudur ki bu Aydınlığın ve Karanlığın savaşı ve biz tüm öğrendiklerimiz ile büyük bir sınav vererek tarafımızı belirleyeceğiz..
Sonucte her ikisi de Bütünün parçası lakin BİZ Işığa ait ruhlarız ve IŞIK karşısında karanlık daima zayıftır!
IŞIK'da kalalım !
Hatırlanması gereken en önemli diğer nokta ise,
Yaşanan ve yaşanacak herşey geleceğe hizmet ediyor ve bizlerde tüm iyi niyet ve düşüncemizle bu durumları IŞIĞA ve SEVGİYE doğru yönlendirmeliyiz. Aynen akan bir suya yön vermek için yeni yollar açmak gibi..Enerjide böyle.. Bizde düşünce ve eylemlerimizle Işığa doğru yönlendirmeli ve dönüştürmeliyiz..
Aradığımız kurtuluş KENDİMİZİZ.
Herşey BEN'de başlar ve BİZ OLarak Bütüne yayılır ve BİR OLur..
Hepimizin ve Bütünün en yüksek hayrına IŞIK, SEVGİ ve ŞİFA OLsun..
Ve de öyle OLdu çok şükür..
Benden şimdilik bu kadar OLsun..
Alev Cedimağar
Şifacı Rehber

DENGE Şart !!

Üniversitede öğrenciyken malum tüm öğrenciler gibi benimde sürekli gittiğim bir cafe vardı. Bu cafe'nin de 40 yaşlarında bir garsonu. İsmi Ahmet idi.
Herkes ondan çay isterken "Ahmet bana bir çay getir" diye bağırırdı O da koşa koşa getirirdi.
Benim böyle bir konuşma tarzım olmadığı için hep "Ahmet Bey bana bir çay getirir misin? " diye seslenirdim.
Bir süre sonra fark ettim ki Ahmet Bey herkese koştururken beni hiç takmıyor, görmüyor hatta çayımı,tostumu falan en geç bana getirmek bir yana bazen getirmeyi bile unutuyor !
Bu durum çok uzun sürdü ve beni ciddi düşündürdü. Kendi kendime "Demek ki herkesin anladığı bir dil var ve anlaşılmak için bazen o dili konuşmak lazım" dedim.
Ertesi gün tekrar gittim ve "Ahmet bana hemen bir çay getir !" dedim. Şöyle bir yüzü şaşkınlıkla gitti geldi fakat bir koşuda çayımı da getirdi! Sonraki günlerde de hep herkese yaptığı gibi koşa koşa çayımı getirmeye devam etti. Aslında bu durum içsel olarak beni üzmüştü. Çünkü beni doğal halimle anlamasını ve hissetmesini isterdim..
Şimdiki bilincimle belki onu bir yere çeker ve "Sana saygı ve sevgi göstererek istiyorum umursamıyorsun. Bende herkes gibi sana kabaca bağırayım mı?" diye sorup bu şekilde anlamasını ve farkındalık yaşamasını sağlayabilirdim. Yine anlamazsa onun dilinden konuşmayı ya da hiç uğraşmayıp uzaklaşmayı secebilirdim. Bir sürü seçenek var.
Gerçi Kendisinde O saygıyı ve Sevgiyi hissetmeyen biri zaten başkasından da alamaz ve veremez..yine de mutlaka bir Sevgi dokunuşu yapmalı ve denemeli.. Gerisi o kişiye kalmış..
Sonuçte Herkesin birşeyleri fark edip anlayabilmesi için de kendi zamanı içinde kendini tanımaya yani keşfetmeye ihtiyacı var..
iyi niyetli, sevgi ve saygı dolu tarzım hiç değişmedi lakin duruma göre başka dillerde de konuşabildiğimi ve en önemlisi konuşmam gerektiğini öğrendim.
Bu yaşadığım deneyim bana hayatımın pek çok noktasında yardımcı olmuştur..
Herkes kendi rolünü oynayarak karşılıklı öğrenir ve öğretir. Tabii kimin ne öğrendiği yine kendi bilinç düzeyi ile doğru orantılıdır..
Bu da, Hem kendimizi hem karşımızdakini bir şekilde DENGE'ye getirme ve gelme sınavıdır.
Herşey gibi DENGE'de de SEVGİ OLmalıdır ve SEVGİ'de de DENGE....
Bu da bir Kıssadan Hisse OLsun.
Alev Cedimağar
Şifacı Rehber

PANİK OLmak BİR LÜKSDÜR !!!

Hayatım boyunca panik olmak gibi bir "Lükse" sahip olamadım.
Olamadım diyorum çünkü ilk zamanlar bende normal olarak ilk kez yaşadığım olaylarda kaçmak ve mümkünse Anneme sarılmak isterdim. Fakat olmadı. İyi ki de olmamış çok şükür. Yaşadığım herşey beni BEN yaparak hayatta Güçlü, Dimdik, Cesur, Dengeli ve Kontrollü durmama hizmet etti..
Çocukluğumdan beri ne zaman bir olay olsa çevremde herkes çığlık atıp kaçar ya da olduğu yere bağıra bağıra çakıldığı için, bende duruma müdahale edilmesi gerektiğinin farkında olarak sırf yardım edeyim canı acımasın ya da olay (yangın, kaza vs) büyumesin diye hemen el atardım.
Çünkü biliyordum ki bende paniklersem o kişi daha fazla zarar görecek ya da olay kontrolden çıkacak.
Tamamen AKIL-MANTIK-KALP üçgeninde düşünürdüm. Halen de öyle.. Zaten 3'ü bir arada olursa DENGE OLur..
En büyük şansım daima çok hızlı düşünen bir yanım olması. Bunu da daima "çözüme" odaklanmama borçluyum. Yani öyle olmuş böyle olmuş niye olmuş diye gereksiz kafa yormam ve olay içinde boğulmam. Zaten gereksiz konuşmayı ya da konuşulanı tekrar tekrar konuşmayı sevmeyen bir kişiliğimde var.
"Evet bu nasıl olduysa oldu detaylarda zaman kaybetmeye gerek yok. Gerekirse onu sonra Düşünürüm. Asıl şimdi bu durumu nasıl düzeltirim" Direkt çözüm odaklı düşününce zaten cevaplarda daima geliyor ve bir bakıyorsun kilitlendiğini zannettiğin noktada elinde bir sürü anahtarın var..
Sonuç ; kanlı film bile seyredemeyen Ben, aman insanlara birşey olmasın diye trafik kazası geçiren kan gölü içinde bir çifte, ilk müdahaleyi yapıp kan kaybını durdurup, ambulans gelene kadar onlarla konuşarak sakinleştiren biri olabildim !
Tabii bunlar sınavımdı. Kendimi kontrol etmeyi ve Dengelemeyi öğrendim.
Panik duygusunun hem insanların kendisine hem de çevresine ne kadar büyük zararlar verdiğini gördüm ve öğrendim.
Panik duygusunun var olan durumu daha da zorlaştırdığını ve karanlık bir kaosa sürüklediğini öğrendim.
Panik duygusu yerine, kendimizi Dengeli kontrol ederek mucizeler yaratabileceğimizi öğrendim.
Bu yüzden panik "Lüks" bir duygudur !
Panik, sorumluluğu bir başkasına atarak sonuçları da yine aynı feryatla ve isyanla kabul etmektir.
Panik, hiçbir olumlu sonucu olmayan hareketler ve seslerdir.
Panik , karanlığı besleyen korku enerjisine giriş anahtarıdır. Çünkü korku bizleri ruhsal ve fiziksel aşağıya çekerek YOK olmamızı sağlayan en büyük silahlarıdır !
Şu an hiçbirimizin "Lükse" kaçacak durumu yok ! Bu hepimizin en büyük sınavlarından biri !
Cesaret, Kontrol, Denge pusulamız olmalı yoksa herkes yolunu şaşırır !
Gözlerimiz sadece Işığı görmeli !
Birlik ve Bütünlük yolunda, Barışa ve Huzura ulaşma yolunda SEVGİ daima kalbimizde OLmalı !
Kalbinde Sevgi OLanın yolu daima açık OLur !
Ve de öyle OLdu çok şükür 👐
Alev Cedimağar
Şifacı Rehber

ARI'lar saldırmıyor ! Sadece SU istiyorlar.. :)

Bugün hem görüntülü, hem anlatımlı, hem keyifli harika bir Bilgi öğrendim 
Güneşlenirken yanımdaki Hanım "Arılar" diye çığlık attı. Hiç bakmadım bile çünkü antremanlıyım yani alışığım :)) Fakat Eşinin "Susamışlardır su verelim" dediğini duyunca Tık diye gözümü hemen açtım ve oturdum ne yapacak diye izlemeye başladım.
Elindeki su şişesinden arıların etrafına su döktü. Görsünler ve kokusunu alsınlar diye.
Sonra şişenin kapağına su doldurdu ve sehpaya koydu.
3 tane Arı kapağa tutunup popolarını sallaya sallaya sularını içip gittiler! Meğerse Hayvancıklar susamış! Ay yerim ben onları dünya tatlıları 😍
O kadar güzeldiler ki anlatamam ! Acaip mutlu oldum. Yanımda telefonum olsaydı hemen çekerdim fotolarını. Fakat bildiğiniz gibi benim tlf.lar yüzmeye meraklı olduğu için artık evde bırakıyorum :))
Arılar, kuşlar, çiçekler ne olursa olsun devam eden bir hayat var ve yaşarken AN'ın içinde keyif alabilmek, farkedebilmek BİZİM Yaşam ve Haz enerjimizi yükselterek bizi her yönden güçlendirir.
Birde bu sıcaklarda tüm canlılara olduğu gibi Arılara da su vermeyi unutmayalım 

AlevCe.

Tedbir ve Takdir.

Daima önce Tedbir sonra Takdir.
Tedbir alırken ve Eylemdeyken de AKIL -MANTIK - KALP üçgeninde yani DENGE'deyiz.
Biliyoruz ki Ne OLuyorsa Hayrımıza ve Yine ne OLmuyorsa Hayrımıza OLuyor.
Kişisel ve Toplumsal Yaşanan her Olay'ın bir amacı vardır ve yaşarken yani olayların tam içindeyken bazen anlayamasak da BİZİM her şekilde Ruhsal ve Dünyevi Tecrübe kazanmamıza hizmet eder.
En basitinden, Sıcak bir Tencereyi belki birşey olmaz bellki bilmeyerek elinizle tutarak yanmanız ve sonra bunu öğrenip ne olursa olsun bezle tutmayı önlem almayı öğrenmek gibi..
Ya da birinden olumsuz bir deneyim yaşayıp bu ders ile daha bilinçli davranış ve ilişkilerde bulunmak gibi..
İşte Şimdi tüm bu Tecrübeler de özellikle şu an tüm pırıl pırıl Işık çocukların gelecekte daha Aydınlık bir Dünya kurmalarını sağlıyor. Olumsuzu yaşamaları gerek ki, Olumluyu öğrenip uygulasınlar ve bir daha bunların yaşanmaması için ne yapacaklarını bilerek emin adımlarla IŞIĞA doğru yürüyebilsinler.. Bu HEPİMİZ için geçerli..
Yüce Yaradanın Işığına En yüksek Farkındalık, Güç, Cesaret, Kontrol, Denge, Sevgi ve Şükürle yürümeye devam ediyoruz..
Ve de öyle OLdu çok şükür 👐
AlevCe.

Demek ki Neymiş ???

Bugün ki plaj gözlemim biraz farklı oldu.
Yanımdaki Şezlonga bir çift geldi. Çocuk birkaç dizide oynamış yani ünlüymüş. Ben dizi falan seyretmediğim için hiç tanımıyorum. Tanısamda farketmez saygım daim lakin abartmaya gerek yok. Onların gelmesiyle Bir tezaruhat, bir koşturma, bir iltifat başladı bildiğiniz gibi değil. Her yerden insan geliyor konuşmaya falan..
Bizim tarafın garsonu dört dönüyor etrafında ve onlarda da sürekli bir yeme içme durumu var..
Neyse birkaç saat sonra bunlar kalktı gitmeye hazırlanıyor garson geldi. (Zaten bugün hiç yanımızdan ayrılmadı. Bu çift sayesinde ilk defa garson aramadan rahat sipariş verdim :))) )
Hesabı sordular.
Garson'da "Aman ağbi ne demek kaç para verirsen" dedi.
Yani en az 100 TL vermesi ve tabii birde bu kadar iltifata ve hizmete de garsona iyi bir bahşiş bırakması gerek. Normali bu.. En azından benim normalim 
Şortunun Cebinden parayı çıkardı ve Garsona "attı" !
Attığı para da 25 TL ! Ve arkasına bakmadan yürüdü kız arkadaşına sarıldı gitti !
Garsonun şaşkınlıktan yüzü allak bullak oldu ve direkt onların yerine oturdu bakakaldı paraya ! Yani resmen yıkıldı !
Çocuğun üzülmesine üzüldüm fakat bir yandan yaşadığı bu deneyimin onu geleceğinde daha büyük üzüntülerden koruyacağını bildiğim için de mutlu oldum.
Yani Bugün hayata, kendi duruşuna ve insanlarla ilişkilere dair birşey daha öğrendi. Yani umarım öğrenmiştir..Öyle dua ettim..
Demek ki Neymiş ?
Hiçkimseyi tanımadan bilmeden sırf etiketi güzel, bu iyidir, şöyledir diye kucağına oturmamak gerekiyormuş !!
Etiket kimseyi gerçek insan yapmıyormuş!
Kendine saygısı, Sevgisi olmayan başkalarına da öyle davranırmış ! Bu yüzden bize yapılan kişisel saygısızlıkları üstümüze alınıp üzülmeye gerek yok Herkes kendini yansıtırmış !
Denge daima tüm ilişkilerde kim olursa olsun önemliymiş!
Ve daha bir sürü şey..
Diğerlerini de Siz bulun 

AlevCe.

Kehanetler !

Yakın tarihin bilinen ve en büyük kehaneti,
21 Aralık 2012 yılında yapılmıştı.
Tüm Dünya'da Astrologlar, Görü sahibi kahinler Melek ve farklı Kanallarından Bilgi alanlar dahil özetle tek bir cümle söylüyordu :
"21 Aralık'da 3 gün sürecek bir karanlık olacak, Tüm iletişim ağları, Su Elektrik kesilecek. Yiyecek stoğu yapın bu geçiş sancılı olacak" 
Oldu mu ?
HAYIR !
Neden ?
Çünkü hiç bir şey bilip anlamayanlar bile DUA etmeye başladı ve TÜM İNSANLIK için Aydınlık, Mutlu bir Dünya diledi.
Konuyla ilgili bilgisi olan kesim ise Tüm Dünyayı Dua , Meditasyon ve farklı ritüeller ile Şifalandırdı
Sonuç ?
Muhteşem Mucize dolu bir geçiş yaparak hem Dünya, hem de ruhsal "Yükseldik" !
Zaten o tarihten sonra pek çok kişi zaten kendinde mevcut olan muhteşem yetenek ve özellikleri farketti, şaşırdı ve daha fazla öğrenmek için Ruhsal Bilgilere adım attı.
Herşey bir Enerjidir. Düşünceler de öyle. Ve BİZ Enerjiye şekil verebilme Gücüne sahibiz.
Bu yüzden Kehanet, Fal Şu, Bu gibi şeylere inanmayın ve olumsuz enerjiyi kuvvetlendirmeyin diyorum.
Kişisel hayatımız dahil herşeyi AN itibariyle değiştirme GÜCÜMÜZ var.
BİRLİK BİLİNCİ daima Herşeyi bir anda değiştirir ve BİZ buna tüm kehanetler çöktü, Mucize OLdu deriz.
Aslında Mucizeyi yaratan da BİZİZ !
HEP BİRLİKTE MUCİZE DOLU GÜNLERE İNANÇLA, SEVGİYLE VE ŞÜKÜRLE YÜRÜYORUZ 👐
Ve de öyle OLdu çok Şükür 👐
Alev Cedimağar
Şifacı Rehber

BİLGİ'nin Dağıtılması bile Dağıtan için bir Tekamül Sınavıdır !

Arkadaşlar 2012 yılı itibariyle Gökler açıldı ve sonsuz BİLGİ akıyor .
Bilgi'ye ulaşmak için özel bir yeteneğe ya da sıfata sahip olmak gerekmiyor. Herkes Bilinci ölçüsünde bilgiyi alabilir. Çünkü her zaman yazdığım gibi "Hepimiz aynı özelliklere sahip muhteşem varlıklarız" sadece kendimizi keşfetmeye, öğrenmeye ve mevcut özelliklerimizi kullanmaya ihtiyacımız var ve bu yine BİLGİ ile OLur.
Bilgi'yi alan ve dağıtan kişi de daima bir sınavdadır.
Bakalım aldığı Bilgi'yi karanlığa hizmet ederek korku, panik ve Dehşet duygusu vererek mi dağıtacak? Yoksa aldığı Bilgj'yi IŞIĞA Hizmet ederek Cesaret, Sevgi, Işık yükleyerek mi dağıtacak?
Şu an Sıfatı, işi, mesleği ne olursa olsun pek çok kişiden kan, dehşet yazıları saçılıyor ! Yok görüsüymüş, yok, hisleriymiş, yok yıldız haritalarıymış yok öyle hissediyormuş vs. Bilgilerini korku'yu kuvvetlendirip karanlığın hizmetinde sunuyorlar. Sonucta kendi rollerini oynuyorlar. Lakin Bir kişi çıkıp da "Senin gözlerin kalbin hep karanlık mı görüyor Işığa neden bakmıyorsun?" diye sormuyor ! Sonuçda çok güçlü bir Işık var ve O mevcut herşeyden daha Güçlü ! Peki Işık ne yapıyor? Ya da Işığa nasıl ulaşırız ? Bir de bunları yaz ! Neden yazmıyorsun ? Yazmaz ! Çünkü karanlık korkuyu sever ! Korku en lezzetli enerjidir !
Tabii bu Bilgiyi dağıtanlar gibi bu Bilgilere inanıp enerjisini kuvvetlendiren ve kendilerini ruhsal olarak düşürenler için de bu büyük sınav. Ya farkedip uzaklaşacak ya da hep birlikte yok olacaklar. Çünkü bu bilgileri dağıtanlar da bir süre sonra obsese geçip ruhsal rahatsızlıklara girerler ve komple karanlığa düşerler.Eğer Bilinçli yapıyorlarsa zaten "onlarla" çoktan kanka olmuşlardır ve sofraya yemek topluyorlardır !
Yine daha önce yazdığım gibi ;
BİZLER Saf akıllı Sevgi Pıtırcıkları DEĞİLİZ !
Herşeyin farkındayız !
Sadece yüzümüzü Işığa çeviriyor ve pozitifi güçlendiriyoruz !
Pusulamız, Işık, Sevgi, Denge, Birlik, Beraberlik, Huzur, Barış ve Kontrol !
Yüce Yaradandan aldığımız Yaratıcılık, Farkındalık, Güç, Cesaret gibi tüm muhteşem özelliklerimizi kullanarak hayal ettiğimiz gibi bir Dünya yaratabileceğimizi biliyoruz !
Yaşanan tüm olayların geleceğe hizmet ettiğini ve bu süreci de geçmiş de yaşadığımız pek çok zorlu süreç gibi yine göz açıp kapayıncaya kadar kolaylıkla geçeceğimizi biliyoruz !
Benim naçizane tavsiyem Ruhsal titreşiminizi korumak ve Işık'da kalmak adına sayfanızda ya da takibinizde OLan tüm bu felaket habercisi, kanlı kalemli insanları temizleyin. Ya da içsellestirip onların yaydığı enerji alanına girmeden çok uzakdan izleyin.
(Bu tepkiler belki onlarda bir farkındalık yaratır ve kendilerini silkeleyip Dengeler)
Dua etmeyin, filanca federasyon falanca galaktik söyledi diyenleri temizleyin ve bunları yayınlayan gruplardan da çıkın.
Okuduğunuz tüm karanlık haberi ve bilgileri tam tersini düşünerek pozitife çevirin dua edin ve sürekli Işığı kuvvetlendirin.
Karanlık maskesini çıkardı. İşaretleri takip edin, Bunları görün izleyin ve uzaklaşın.
Enerji alanınız temiz kalırsa farkındalığınız ve ruhsal titreşiminiz kuvvetlenir. Böylece Işığa daha rahat odaklanır ve Işık'da kalırsınız.
Bir bilginin Işık olup olmadığını anlamak için illa ki spiritüel bilgilere sahip olmanız gerekmiyor. Mantığınıza yatmıyor ve içsel olarak huzursuz ediyorsa bağınızı kesip uzaklaşın.
En önemlisi daima önce KENDİNİZE güvenin ve KALP-AKIL-MANTIK üçgeninde yani DENGE'de kalın..
Öyle de OLdu çok şükür 👐
Alev Cedimağar
Şifacı Rehber