27 Şubat 2015 Cuma

BEDENİMİZİN VERDİĞİ MESAJLAR

Bedenimizin verdiği mesajlar ruhumuzdan gelir. Ruhsal enerjimiz bozulduğu zaman bu otomatik olarak fiziki bedenimize yansır. Bu anlamda her fiziksel rahatsızlığın vermek istediği ruhsal bir mesaj vardır.


Bir yere giderken düşmeniz ya da düşüp bacağınızı incitmeniz aslında ruhen gitmek istediğiniz yer ile ilgili stress ve rahatsızlığınızın yansımasıdır. Yani her görünen kaza kaza değildir .. 

Ya da Bağırsak ile ilgili yaşadığınız kabızlık sorunları maddiyatla ilgili kaygılar taşıdığınızı ya da maddi hayata olan zaafınızı  gösterir. Sürekli bağırsak sorunu yaşayan insanlar maddiyata olan düşkünlüklerini, manevi değerleriyle  dengeye getirdiklerinde rahatladıklarını görebilirler. 

Başka bir örnek olarak da herkesin sorumluluğunu üstüne alıp kendi sorumluluğu gibi taşımaya çalışan kişilerde sırt ve bel ağrısı çok olur. Bu insanların da herkesin kendine ait bir tekamül süreci olduğunu ve herkesin kendi sorumluluğunu kendi tekamülünü kendi özgür seçimleriyle yaşaması gerektiğini anlayarak sınırlarını çizmesi gerekir. Yani herkesin hayatı kendine benimki de bana  dediği an ağrılar biter :) 

Daha önce de bahsettiğim gibi kulak ağrıları ise duymaktan hoşlanmadığımız konuşmalara maruz kaldığımızda tepki verir.  Bize hoşlanmadığımız konuşmaları yapan kişilerle olan bağı kopardığımızda ya da konuyla ilgili direkt çözüme giderek konuyu kapadığımızda kulak ağrısı da biter :)  

Tabii tüm çözümler BİLGİ'nin ışığında olur.. Çok bilen hızlı yol alır ;) 

Baş ağrıları ve migren ise kontrolcü insanlarda olur. kontrol edemedikleri herşey için kendilerini suçlarlar ve daha fazla kontrol etmeye çalışarak girdikleri kısır döngü sonucunda ağrılar kaçınılmaz olur. Bu kişilerin en büyük ilacı ise her zaman söylediğim gibi, Yaradana Teslimiyet ve Şükür olmalıdır. Bu tür sınavlar inancınızı da sorgular.. 


Şimdi  Diğer konulara da  Louise Hay'in kitabından bakalım :) 


GÖZLER, görme kapasitesini temsil ediyor. Göz sorunları, görmek istemediğimiz bir şeyler olduğu anlamına geliyor. Kendimizle ya da hayatla ilgili; geçmişle, şimdiyle ya da gelecekle ilgili görmek istemediğimiz şeyler.


Bir çok insan gözlük takmaya başlamalarından 1-2 yıl öncesine dönüp görmek istemedikleri şeylerle yüz yüze gelmeyi kabul ettiklerinde, gözlerinde gözlük takmalarına gerek kalmayacak kadar iyileşme görüldü.


Şu anda olanları görmezden mi geliyorsunuz? Ne ile yüzleşmek istemiyorsunuz? Şu andan mı, yoksa gelecekten mi korkuyorsunuz? Eğer gerçekleri net bir şekilde görebilseydiniz, şu anda görmediğiniz neleri görüyor olacaktınız? Kendinize ne yaptığınızı görebiliyor musunuz?


Bakın, kendimize sormamız gereken ilginç sorular var, değil mi?


ASTIM, Kendin için nefes almayı hak etmeme duygusu. Astımlı çocuklar aşırı duyarlılığa sahip oluyorlar. Çevrelerinde tüm olan bitenlerden kendilerini sorumlu hissediyor ve suçluluk duyuyorlar. Kendilerini “değersiz” ve bu yüzden de suçlu hissederek, kendilerini cezalandırma ihtiyacındalar. Coğrafı değişiklikler bazen astım için yararlı oluyor, özellikle aileden uzaktaysa.


Genellikle astımlı çocuklar büyüdükçe hastalıklarını “yeniyorlar”. Yani ev ortamından okula giderek, evlenerek ya da yanlız yaşamaya başladıklarında, hastalık geçiyor. Ama hayatlarının bir döneminde, çocukluk dönemlerini hatırlatan bir deneyim yaşarlarsa bir astım nöbetine yakalanıyorlar. Böyle bir durumda, tepki gösterdikleri şey, o anda olanlar değil, çocukluklarında yaşadıkları bir şeyle duygu bağlantısı kurmaları oluyor.


CİLDİMİZ, bireyselliğimizin ifadesidir. Cilt sorunları genellikle bireyselliğimizin bir şekilde tehdit edilmesinden kaynaklanır. Başkalarının üzerimizde gücü olduğu duygusuna kapılırız. Cilt sorunlarından kurtulmanın en iyi yollarından biri, günde yüzlerce defa “kendimi onaylıyorum” demektir. Gücünüze tekrar sahip çıkın.(Louisa Hay)


Hepimize Farkındalık ve Şifa dolu Günler Diliyorum. Yüce Yaradan hepimizin yolunu ve ruhunu aydınlatsın..

Ve de öyle OLdu çok şükür ..


Alev Cedimağar   
Şifa ve Yaşam Terapisti  

20 Şubat 2015 Cuma

AN'da yaşanan Anılar..

Sizinle bir anımı paylaşmak istiyorum arkadaşlar...

Birden bire bunu paylaşma isteği duyduğuma göre vardır bir nedeni, hiçbirşey tesadüf değil...

Notlarım içinde olan BEN KİMİM başlıklı  CV'mi okuduysanız biliyorsunuzdur. Kendimi bildiğimden beri yani çocukluğumdan beri bir şekilde hep ruhaniyetin içinde oldum. Şimdi geriye baktığım zaman inanılmaz bir eğitim öğretim programı olarak görüyorum. Zaten hiçbirşey normal değildi ve ASLA KOLAY DA OLMADI. Yaşadıklarımı , fikirlerimi kimseyle paylaşamadığım için ruhsal anlamda hep tek başıma anlamak, işaretleri görmek ve ilerlemek durumunda kaldım. Yani aslında fikirlerimi kimseyle paylaşamamak beni anlayacak birilerinin olmaması bile benim için bir öğretiydi. Herkes gibi “normal” giden hayatımın içinde bana özel kitaplarım vardı ve onlarla baş başa kalmak benim için çok önemliydi. Bu arada içgüdüsel olarak da hayatımı gayet dengeli yaşadım. Yani gündüzleri normal dünyevi akışda, akşamları ise kendi özel dünyamda olmayı hep çok sevdim. Halen de çok severim ..


Bu zamanlarda yani 20’li yaşlarımdan 30’lu yaşlarımın başlarına kadar farklı zaman aralıklarında pek çok spiritüel gruba katıldım. O zamanlar yahoo üzerinden de gruplar vardı. Onları takip ediyor ve görüşmeye sohbet etmeye çalışıyordum ve oradaki tüm insanlar benim için özeldi !!  Çünkü Onlar benimle aynı düşünüyordu ruhsallığı kavramışlardı evrenin muhteşemliğini, ilahi planı, her şeyi.. ve aynı dili konuşabilirdik beni anlarlardı (!)  Hepsi sevgiydi, ışıkdı..  Yani ben hepsini böyle görüyordum ve çok mutluydum.. Fakat bir süre sonra "yüzyüze" tanışmalar başlayınca hiç de öyle olmadığını gördüm. İnanılmaz bir yüksek  Ego "Biz farklıyız “onlar” zavallı küçük insanlar" tavırları, Ben senden daha iyi bilirim, Biz özeliz bir arada olmalıyız diğerlerini boşverin !  Kaprisler, Kompleksler vs., Yani normal hayatta da etrafımda olan insanlardan görmediğim tuhaf tüm davranışlara şahit oldum ! 


Bu arada uzun yıllar devam ettiğim köy okullarına kitap, giysi ve oyuncak yardımları ile ilgili organizasyonlarıma hepsinin imkanı olduğu halde asla umursamamaları, bu arada iş yeri sahibi olan kişilere iş arayan arkadaşlarımın CV'lerini gönderip "bu kişinin durumu çok kötü. Sizde ya da çevrenizde varsa ihtiyacı olan ilgilenirmisiniz" taleplerime ilgisiz kalınması hatta "hayatlarında sorun istemediklerine" yönelik konuşmalar ve daha pek çok şey sonucunda Kendini spiritüel olarak tanımlayan insanların aslında nasıl birşey olduklarını nasıl sevgi ve ışık'dan bahsettiklerini anlayamadım. Üstelik bu insanların bir kısmı boyutlar arası gezen, astral seyahatler yapan, Gidip farklı boyutlarda varlıklarla konuşabilme yeteneğine sahip olduklarını söylerlerdi ve ben bunları olağanüstü bir özellik ve onları de Melek zannederdim  !! Yani bu yeteneğe sahip olan insanların SEVGİ Dolu ÖZEL olduklarını benden daha saf daha muhteşem olduklarını düşünürdüm.. Tabii ciddi bir hayal kırıklığı ve gruplardan uzaklaşarak kitaplarıma ve kendi içime daha fazla dönmeye başladım. Bu da hayırlara vesile oldu güzel oldu çok şükür J  Bu arada 100 kişi tanıdıysam halen çok sevdiğim ve saygı duyduğum 2 kişiyi tanımaktan büyük mutluluk duyuyorum. Nitekim onlarda benim gibi bu grup olaylarından çıkarak tek başına yürümeye devam eden  kişiler oldu.

Bu arada Işık ve Sevgi Maskesiyle başka kutuplara hizmet eden ve kendilerine “av” çekmeye çalışan grupların çoğunlukta olduğunu  da belirtmeliyim. Neyse ki özellikle böyle konularda hep gözüm açık olmuştur. Her zaman sessiz sakin sevgiyle uzaklaşmayı çok iyi bilmişimdir ;) 

Birgün Taksim'de Mac Donald's önünde arkadaşımı bekliyorum.. 1995 yılı falan.. İçimden bir ses karşı caddeye geçmemi söyledi. Fakat geçsem arkadaş beni bulamaz. O zaman cep telefonu falan yok. Fakat geçtim. Tam karşı köşeye. Beklerken birden arkamı döndüm ve apartmanın tabelasında Dr.REFET KAYSERİLİOĞLU yazısını gördüm !! Şaka gibi !! Ben Refet Bey'in tüm yazılarını okuyarak inanılmaz mutlu olurdum. Hemen çıktım apartmanın en üst katına. Çaldım kapıyı. Karşıma uzun boylu , entel sakallı beyaz saçlı falan bir adam yani Refet Bey çıktı.. "SERT" bir görünümü vardı konuşması da öyleydi. Fakat ben insanları Sert konuşan yumuşak konuşan diye ayırmam. Benim için yüreklerinin ruhlarının güzelliği ve yansıttıkları bilgi önemlidir ve Böyle insanlar beni Kapıdan kovsalar  bacadan girerim  Neyse.. Heyecanlandım birden daha yaşım da küçük.. Mümkünse konuşmak istediğimi söyledim. Bana Randevusuz neden geldin dedi "sertçe"  Tabii bir afalladım önce . Hele ki sertliğe hiç alışık olmayan ben :)) Neyse sonra hemen toparladım ve anlattım kısaca. Gir bakalım dedi :)) İçeride bir bayan bir de bir bey vardı. Girdim. Anlat bakiym ne konuşacaksın dedi. Bir an ne anlatacağımı hatta niye geldiğimi bile bilemedim. Cidden ne anlatmak istemiştim acaba ? Derken aklıma ilk geleni anlatmaya başladım. Yani Kafama takılan bu spiritüel gruplardaki insanları tavırlarını nasıl hem sipiritüel boyutlar arası kanallık falan yapıp da bu kadar egolarının yüksek olduklarını, herşeyi yanlış anlayarak kafalarına göre değerlendirdiklerini, hem ruhsal boyuttan bahsedip hem nasıl "göremediklerini" kendileriyle iletişim kuramadıklarını vs. anlattım.. Dinledi. Dinlerken çok ciddi gözlerime derin derin bakıyordu.  “ Uyanışın en büyük tuzağıdır bu” dedi.  “Onlar ruh olmayı öğrenmişler merak etme bir daha ki geldiklerinde de insan olmayı ve DENGE'de olmayı öğrenecekler. Sen kendine yetersin içinde ki Işığını takip et”  Dedi ve konuşma bitti ! Baktım devam gelmeyecek . Sanki bu  mesaj sana  yeter der gibi baktı :))   Teşekkür ettim çıktım. Fakat çıkarken sanki biraz gülümser gibi oldu :)) Allah Rahmet Eylesin Işık Oldu artık. belki oradan bu yazdıklarımı okuyup gülümsüyordur... 
Ben de ona sevgiyle gülümsüyor ve bu anımızın herkesi ve bütünün en yüksek hayrına IŞIK olmasını diliyorum.
Her zaman yazdığım gibi hiç kimseye ihtiyacımız yok. Bizim ışığımız bize yeter.bir cemaate bir topluluğa dahil olmak sizin daha da güçlendirmez. Siz zaten kendi gücünüze güveniyorsanız nerede olduğunuz fark etmez.  Kendi doğrularınız ve Işığınız size daima IŞIĞI gösterecektir.
Yüce Yaradana Teslim onun yolunda sevgiyle elele IŞIĞA doğru yürüyoruz.
Ve de öyle Oldu çok şükür…
Alev Cedimağar
Şifa ve Yaşam Terapisti 

16 Şubat 2015 Pazartesi

BEN SANA KİMSEYE KÖTÜLÜK ETME DEDİM. KENDİNİ SAVUNMA DEĞİL !!!!

İnsanlar belli spiritüel farkındalıkta olan kişilere ne isterse söyleyebileceklerini ya da ne yapsalar bu kişilerin bir şekilde tepki vermeyeceği gibi yanlış bir görüşe sahiptirler ve bazen inatla sabırları öyle zorlarlar ki , bu spiritüel insanların da cevap ya da tepki verebildiğini öğrenmek onları çok şaşırtır :)) Genelde de yakın aile çevresinden, arkadaşlarından, eşinden dostundan aldıkları cevap "Hani sen spiritüel öğretilere inanıyordun niye kızdın?" şeklinde olabilir :)) 
Spiritüel insan her şeye gülümseyen tepkisiz eylemsiz insan demek değildir.
Her insan gibi dünyevi boyuta uygun olarak kendi bilincine en uygun en pozitif tepkiyi vererek farkındalık yaratmayı amaçlar.
Bununla birlikte spiritüel insanın daima gülümsemesi,  daima susması,  hoşgörmesi gerektiğini düşünenler,  yaşadıkları duyguları dönüştüremedikleri ve kendilerini ifade etmedikleri için zamanla  ruhsal ve dolayısıyla fiziksel rahatsızlar göstermesi muhtemeldir.  Zaten bu bastırılan duyguları zamanla dengesiz ve olumsuz davranış ve konuşma şekliyle yansımaya başlar .   

Köyün birinde bir yılan yaşarmış. Bu yılan tüm köylülere saldırır korkuturmuş. Köylüler de yılanı görünce bana birşey yapmasın diye kaçacak yer ararmış. Bir gün yılan bir Derviş ile karşılaşmış. Derviş ona yaptığının yanlış olduğunu insanlara sevgiyle yaklaşması gerektiğini bu şekilde davranarak eline kötülükten başka birşey geçmeyeceğini ve mutlu olamayacağını anlatmış anlatmış... Aradan zaman geçmiş. Derviş bir bakmış yılan kendisine doğru geliyor ama üstü başı yara bere içinde kan revan... Derviş şaşırmış. Ne oldu sana böyle diye sormuş ? Yılan da aynen dediklerini yaptığını ama bu kez de insanların kendisine saldırdığını gördükleri yerde vurmaya çalıştıklarını anlatmış.. Derviş cevap vermiş : BEN SANA KİMSEYE KÖTÜLÜK ETME DEDİM. KENDİNİ SAVUNMA DEĞİL !!

Yukarıda özet yazdığım hikayeyi çok severim. Aslında üstüne yazılacak pek fazla birşey kalmıyor.
Tekrar Son kez hatırlatmak gerekirse,
Pozitif olmak demek size karşı gelişen olumsuz durumlara karşı tepkisiz kalmak demek değil, bilinç düzeyinize en uygun şekilde kendinizi ifade etmeniz demektir. 

Hayatta herşey Denge üzerine kuruludur.

Sevgilerimle 

Alev Cedimağar
Şifa ve Yaşam Terapisti

13 Şubat 2015 Cuma

BOĞAZ AĞRISI'nın bize anlatmak istediği nedir ?

 Kış Mevsimi ile çok bağdaştırılan ve artık normal gibi görünen Boğaz ağrıları , Boğaz ile ilgili sorunları bir de spiritüel yani enerji olarak inceleyelim. 

Bildiğiniz gibi Ruhsal yaşanan tüm sorunlar fiziksel olarak yansır ve bize bir mesaj verir. Mesela sürekli kulak ağrısı yaşayan çocukların aile içindeki kavga ve çatışmalardan yorulduğunu artık anne baba tartışması duymak istemediğini , ortamdan kaçmak istediğinin en güzel mesajıdır. Ya da günlük hayatın içinde hoşunuza gitmeyen şeyler duyduğunuzda kulak çevrenizde biriken negatif enerjinin etkisidir.  Yani Bedenimiz bizimle daima konuşur. Eğer onu anlamazsak bir süre sonra "Peki madem gitmek istiyorsan ben de kendimi geriye sararım ve bu dünyadan gideriz " diyerek olmadık hastalıklara evsahipliği yapar ve sizin ruhsal çöküşünüzü destekleyerek bize hadi gidelim ben hazırım mesajı verir . Tabii çözülmeyen her düğüm yani her sorun 3.Boyuta geri dönüşün (Yani Dünya'ya) değişmez anahtarlarıdır. 

Burada önemli olan sizin tercihiniz. Gitmek mi istiyorsunuz yoksa kalmak ve Hayatın tüm gerçeklerini öğrenerek Bilginin ışığında Anlayarak
yaşamak mı ? 


BOĞAZ, “istediğimiz şeyi söyleyebilme” ve “kendimizi ifade etme” yeteneğini temsil ediyor. Boğazla ilgili sorunlar, bunları yapmaktan korkmak, hakkımızı aramaktan çekinmek, “ben buyum” demek cesaretini gösterememekten ve kendimizi ifade edememekten  kaynaklanıyor.


Kızgınlık, boğaz ağrılarının en büyük sebebidir. Eğer soğuk algınlığı da varsa zihinsel karışıklık yaşıyoruz demektir. LARENJİT, konuşamayacak kadar öfkeli olmak anlamına gelir ve artık sakin ol kendine gel dengelen mesajı vermektedir.


Boğaz ayrıca bedendeki yaratıcı akışı da temsil eder. Yaratıcılığımızı ifade ettiğimiz bu bölgede, yaratıcılığımız engellendiğinde, boğazla ilgili sorunlarımız olur. Hepimiz tüm hayatlarını başkaları için yaşayan bir çok insan tanıyoruz. Kendi istediklerini hiç yapamayan, sürekli anne-baba-eş-sevgili-patronların istekleri ve beklentileri doğrultusunda yaşayan pek çok insan var. BADEMCİK ve TİROİD sorunları, kendi isteklerinizi gerçekleştirememekten kaynaklanan, engellenmiş yaratıcılığın sonucu oluşur. 


Boğazdaki enerji merkezi, yani beşinci çakra, bedende değişimin olduğu yerdir. Değişime karşı koyduğumuzda, değişimin tam ortasında ya da değişmeye çalıştığımızda, genellikle boğazımızda etkinlik artar. Öksürdüğümüzde ya da biri öksürdüğünde dikkat edin. Ne konuşuluyordu? Neye tepki gösteriyoruz? Direnç ve inatçılık mı, yoksa değişim süreci içinde miyiz? Grup çalışmalarımda öksürmeyi, kendini keşfetmede bir araç olarak kullanırım. Birisi öksürdüğünde, elini boğazına götürmesini ve yüksek sesle “Değişmeye Hazırım” ya da “Değişimi sevgiyle kabul ediyorum” demesini söylerim. Bunu sizin de alışkanlık haline getirerek yapmanızı nacizane tavsiye ederim :) 


Kendimize hatırlatmamız gereken cümle şu :  “Düşüncelerimi, hissettiklerimi, isteklerimi rahatlıkla ve özgürce dile getirebiliyorum. Yaratıcıyım. Sevgiyle konuşuyorum. Kendimi anlatmak için çabalamıyorum çünkü biliyorum ki herkes anlamak istediğini kadarını anlayacak.  Kendimi ifade ediyor olmaktan büyük mutluluk duyuyorum"


Alev Cedimağar   

Şifa ve Yaşam Terapisti

NOT: Boğaz ile ilgili bilgiler kendi çalışmalarım ve  Louise Hay kitabından derlenmiştir. 

12 Şubat 2015 Perşembe

AN'da kalmak ne demek ?

"AN'da kalabilmek" ve "AN'ı Yaşamak" demek,  Vurdumduymaz, nerede sabah orada akşam tarzı yaşamak DEĞİLDİR.

AN'ı yaşamak demek, Yaşanılan AN'a dikkatini vererek keyfini çıkarabilmek, alınması gereken mesajları alabilmek ve odaklanabilmek demektir. 

AN'ı yaşaması gerekirken, sürekli geçmiş de yaşanmış olanları ve gelecekte ise ne olacak endişesini taşıyanlar  yine AN'ı yaşamayı kaçırarak geçmiş mutsuz AN'larına bir yenisini eklerler ve gelecek endişeleri de artmaya devam eder. 

Her AN bir önceki AN'ın geçmişi ve bir sonraki AN'ın geleceği OLur.

AN'ı yaşayanların geçmişi ve geleceği de Şifa Ve Mutluluk Dolar.

AN'ı yaşayanların Yaradana Teslimiyeti Ve Kabulü de Mutlaktır..

Bu AN itibariyle;

Zamanın bizim ona yüklediğimiz bir anlam ve yanılsama olduğunun farkındayım. 

Sahip olduğum en yüksek farkındalıkla kendimi kontrol ederek, AN'da ve Denge'de  kalmayı,  AN'ı yaşayabilmeyi kendime daima hatırlatıyorum.

Bu yüksek Farkındalıkla,  hayatın bana farklı yollarla gönderdiği mesajlarını anlayarak, Keyifle, öğrenerek ve öğreterek Yaradanın Işığına doğru AŞK ile yürümeye devam ediyorum çok şükür..


Alev Cedimağar

Şifa ve Yaşam Terapisti

9 Şubat 2015 Pazartesi

SAYILARIN EVRENSEL ANLAMLARI



Sayıların Evrenin oluşumunda HERŞEY’in içinde önemli bir yeri olduğuna inananlardan biriyim.  Evren var olan bilinen bilinmeyen her şeyin bir araya gelmesiyle oluştu. Sayılar da bu varoluşun içinde elbette.. Lakin Sayılarla ilgili bilgileri falcılık ya da geleceği okumak olarak değil sadece her bilgiye ek olarak destekleyici ve diğer bilgilerin içinde bir harman bir zerre olarak bakıp değerlendirmenin çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Bu anlamda her zaman  yazdığım gibi, Falcılık, Kehanet vb. olaylar 2012 yılı itibariyle artık Kesin olarak bitti.  İçinizdeki gücü fark ederek , Yüce Yaradanın ışığını izleyerek ve kendi ışığınızın farkında olarak , kendi geleceğinizi kendiniz yaratabilir ve yarattığınız hayatı da rahatlıkla yaşayabilirsiniz. Tüm yazılarımda sürekli bunu anlatıyorum ve nacizane sizi size “hatırlatmaya” çalışıyorum.  Hiçbirşeye ve hiç kimseye ihtiyacınız yok. İhtiyacınız olan her şey sizde saklı. Size rehberlik eden Bilgilerle bu gizli hazinenizi bulup çıkartmanızı ve onu takip etmenizi nacizane yine tavsiye ederim J
Şimdi gelelim sayıların Evrensel Anlamlarına bir göz atalım.
Her sayı kendi içinde toplanır ve yine kendine geri döner mantığından yola çıkarak 0 – 9 arası olarak manalandırılır.  0 sonsuzluğu temsil eder ve 9 herşeyi içine alan olarak değerlendirir.  Bununla birlikte 9’dan sonra gelen pek çok sayının “Harflere denk gelen”   farklı enerjilere sahip sayılar olduğu tespit edilerek de bu belli sayılar üzerine de anlamlar yüklenmiştir.

0        -  SIFIR  : 
Sıfır boşluğu, yokluğu ifade eder. Yokluk her yerdedir, uzayın uçsuz bucaksız derinliklerinde bütün nesnelerin aralarını doldurur, yenide o nesneleri oluşturan taneciklerin aralarını doldurur. Bizim anladığımız şekilde bir yokluğun dışında birde metafizik anlamda yokluk da vardır. O zaman ve mekan sınırlarının dışında saf varlıktır. Bunu idrak etmek gerçekten güçtür, çünkü beyin ekranı bir şeyi görüntülerken belirli nitelik ve nicelik arar, yarattığı suni görüntüyü onlarla inşa eder. Sıfır gibi bir kavramı algılamak için, bu mekanizmanın ters işlemesi gerekir.
1        - BİR 
 BİRLİĞİ TEK OLANI YARADANI İŞARET EDER. AYRICA BİZ OLMAK , BİR OLMAK TÜM VAROLUŞ DEMEKTİR. Bu sayıya çok sık rastlıyorsanız size verilmek istenen mesaj muhtemelen varlığınızı hatırlamanız ve fark etmeniz içindir.
2        -  İKİ
DUALİTEYİ İŞARET EDER. İKİLİK YANİ YANİ YARADILIŞDAKİ DENGEYİ İŞARET EDER. Olumlu-Olumsuz, iyi-kötü, güzel-çirkin tezalıklarını her şeyin içinde olanı ve her şeyin dışında olanı ve her şeyin aynı yerden gelen bir BÜTÜN olduğunu anlatır. Bu sayı sürekli karşınıza çıkıyorsa size DENGE’lenmeniz ile ilgili bir mesaj veriyor olabilir.
3        – ÜÇ
VERİMİ, BİLGİYİ, YARADILIŞDAKİ HİYERARŞİYİ İŞARET EDER.  Boyutlar kavramı, Işık varlıklar, Melek varlıklar gibi farklı kavramların var oluşunun sayısıdır. Eğer bu sayı sürekli karşınıza çıkıyorsa Size belki de daha fazla okumanız ve bilgi sahibi olmanız yolunda mesaj veriliyor olabilir.
 4 – DÖRT  
 DÜNYAYI MEYDANA GETİREN DÖRT ELEMENTİ (HAVA-SU-TOPRAK-ATEŞ) TEMSİL EDER. Varoluşdaki bu önemli dört etkenin pek çok din ve öğretilerdeki anlamları bize her zerrenin varoluş enerjisini taşıdığımızı anlatır. Bu sayı ile sık sık karşılaşıyorsanız Belki de hayatınızı cesaretle sorgulamanız ve kendi istekleriniz kendi hayalleriniz doğrultusunda bir yön vermeniz  gerektiği mesaj veriliyor olabilir.
5 – BEŞ
Tüm Dünyada 5 köşeli yıldız ile özdeşleştirilir. Bunun anlamı da özetle sıra dışı, mistik, şeylere duyulan ilgi, hararetli ve maceracı bir enerjiye yönlendirir. Bu titreşimdeki insanlar birçok bakımdan beceri sahibidirler ve yeni fikirleri kolayca kabul ederler. Ayrıca  Dünyayı meydana getiren 4 elementi yani yaşamı temsil etmesi de ayrıca önemlidir.    Bu sayı ile sık sık karşılaşıyorsanız size tüm duyularınızı kullanarak kendi gerçeğinizi kısaca kendinizi cesaretle bulmanız ve verilen işaretleri de takip etmeniz  gerektiği işareti veriliyor olabilir.

6 – ALTI
Ruhun maddeye olan üstünlüğü ile maddenin ruha olan üstünlüğü bir aradadır. Bu durumuyla altı köşeli yıldız, çeşitli düşünce farklılıkları, yaşam biçimleri ve zıtlıklar arasında bulunan denge noktalarını temsil eder. Bu sayı ile çok sık karşılaşıyorsanız belki de size İnsanların Yanlışlarını düzeltmekten vazgeçmenizi ve herkesin kendine ait bir Tekamül yolunun olduğu gerçeğini kabul etmeniz gerektiği ve bunun için de bol bol okuyarak bilgilenmeniz isteniyor olabilir ..
7 – YEDİ  
7 Rakamı dün dinlerde ve öğretilerde en gizemli en kutsal sayı olarak kabul edilmiş ve tüm kurgular bu sayı üzerinden yapılmıştır. Tamamlanmışlığın, bütünlüğün, birliğin, göksel uyumun, mükemmel düzenin sembolü olarak bilinir. Sık sık bu sayı ile karşılaşıyorsanız bu belki de var oluş sebebinizi tüm inanç ve öğretilerinizi korkusuzca sorgulamanız ve Değişime kucak açarak ilerlemeniz konusunda size işaret veriyor olabilir.
8 – SEKİZ
 8 Rakamı pek çok dinde Cenneti temsil eder. Yani Allah katı 7 kat olarak kabul edilir ve 8.kat Allaha aittir orası da cennettir diye bilinir. Çinlilere göre ise 8 rakamı çok önemlidir ve ı 'ba' olarak telaffuz edilir. Bunun anlamı ise 'çok kısa zamanda büyük ilerlemeler kaydedeceksiniz' demektir ve ben bu açıklamayı çok severim ve muhtemelen de bu sayıyla sık sık karşılaşanlara da bu mesaj veriliyor. Yani “pozitif düşün olumlu ol v e inancını yitirme , çok kısa zamanda büyük ilerlemeler kaydedeceksin “


9 – DOKUZ
 Tek haneli sayıların sonuncusu olduğu için her zaman bitişi ve dolayısıyla da yeni bir başlangıcı işaret eder  Bu sayının anlam olarak içinde  cesaret, çatışma, hedeflere ulaşma yolunda kararlılık ve mücadele vardır. Dolayısıyla bu sayıyı sürekli görenlere “Bitiş seni korkutmasın bu hakkında hayırlı ve muhteşem bir başlangıç olacak . cesur ol” mesajı veriyor olabilir.

10 – ON  
Kişisel isteklere göre büyük iniş ve çıkışları temsil eder.  Aşırı bir sevgi ya da nefret uyandırabilir. Bu kişilerin yeteneklerini değerlendirebilmeleri için kişisel disipline ihtiyaçları vardır. İçlerindeki gücü hayal ederek gerçekleştirebilirler.  Musa’ya gelen 10 emir ile ilişkilendirildiği için Mükemmelliği de temsil eder.  Pisagorculara göre de en yüce sayıdır çünkü aritmetik ve harmonik tüm oranları kapsar bunu da hem ruhani hem de dünyevi olarak ilişkilendirirler. Bu sayı sürekli karşınıza çıkıyorsa hayatınızı soyut ve somut anlamda düzene sokma vaktinizin geldiğini,  Yaradan’dan gelen gücünüzü öğrenmeniz ve kullanmanız için harekete geçmeniz gerektiği hatırlatılıyor olabilir.

11 – ONBİR  
11 sayısı özellikle 2012 yılından sonra yükseliş kapısı olarak hafızalara yazıldı. Eril ve Dişil Enerjiyi dolayısıyla Denge’yi temsil eder. BİR’lik bilincinin sembolüdür . Ayrıca 5.boyuta geçiş kapısını da simgeler.. Sürekli bu sayı ile karşılaşıyorsanız  sizi aşağıya çeken tüm eski enerjileri ve eski öğretileri terk ederek artık değişimi sevgiyle kabul etmeniz ve yükselişe geçmeniz söyleniyor olabilir.
 12  - ONİKİ
Bu sayı eski  tarihde ve mitolojide en çok kullanılan sayılardan biridir. 12 Havari, 12 Tanrı, 12 Gezegen , 12 imam, çin takvimindeki 12 hayvan gibi… Bu sayıya EBCED ile baktığımızda ise direkt İNSAN’a denk gelir. En ilgincide sanırım budur. Bu sayı karşınıza sürekli çıkıyorsa size eski öğretilerle ilgili cesurca sorup sorgulamanızı ve cesurca hayat yolunuzda ilerlemeniz gerektiği söyleniyor olabilir.
13 – ONÜÇ
 Bu sayı güçlü olmaya ve değişim içerisinde olma durumuna işaret eder. Sanıldığı gibi uğursuz değildir ve hayatın içinde saklı olan güçlü dönüşümleri kullanabilme gücü verir. Eğer bu güç bencilce kullanılırsa kişinin kendisine yıkım getirecektir. Bu sayı aynı zamanda araştırmacılar, kaşifler ve alışılmış olan şeyleri değiştiren kişilerle yakından ilgilidir.  Sürekli bu sayının karşınıza çıkması size Değişmeniz ve artık Olumlu Dönüşümlere girmeniz gerektiği söyleniyor olabilir.
22 – YİRMİİKİ
Bu sayı TAM yani BÜTÜN olmanın, İlahi Tesir’in yeryüzüne inişinin ve İlahi Kelam’ın sembolüdür. Sirius B yıldızının sembolü olarak kabul edilir. Tüm Semavi sırların 22 sayısı içinde saklı olduğuna inanılır. Ayrıca Sirius Takım yıldızının da temsilidir. Bu anlamda sürekli karşınıza çıkan bir sayı ise Ruhaniyetin gizemi çözmeniz için sizi bekliyor olabilir ;) 

Hepimizin ve Bütünün en Yüksek Hayrına IŞIK Olması niyetiyle ..
Yüce Yaradan Hepimizin Yolunu ve Ruhunu Aydınlatsın..
Ve de öyle Oldu çok Şükür
Alev Cedimağar
Şifa ve Yaşam Terapisti


  

AlevCe Atölye Günleri Başladı !

Canım Arkadaşlarımmm,

Seminerlerimde haber verdiğim ve bu yüzden sizlerin de sürekli  haklı olarak sorup öğrenmek istediğiniz ,  AlevCe Atölye Günleri ilk olarak  15 Şubat Pazar günü itibariyle başlıyor.

Bu Atölye günlerinde en fazla 5 kişi  olacağız ve biz bize samimi ve enerjisi çok güzel olan bir ortamda  hayatımıza dair “neler” olduğu ve “neden”  olduğu ile ilgili tüm olayları farkındalık çerçevesinde inceleyerek öncelikle Farkındalık kelimesinden başlayıp sonrasında ise PARA çalışma Şablonu olarak alınıp,  Bereket, Aşk,  Başarı , Şans ve Merak ettiğimiz konularla ilgili hayatımızda nasıl fark yaratabileceğimizi , en önemlisi hayatımızı yönetmeyi ve yaratmayı öğreneceğiz.

Bu arada kahvelerimizi içerken  ya da bir şeyler yerken  gündelik hayatta kullanabileceğimiz ritüeller ve mistik ya da paranormal  bize özel sohbetlerimiz de elbette var ;)

Her Çarşamba ve Her Pazar Saat 10:00 ile 17:00 arası, En fazla 5 arkadaşımızla buluşma ve çalışma günümüz olacak.  

Çalışmayla ilgili detaylar ve kayıt için alevcedim@gmail.com  e-mail adresimden
 irtibat kurabilirsiniz.

Görüşmek üzere ;)

Alev Cedimağar
Şifa ve Yaşam Terapisti 



PSİŞİK SALDIRILAR


Psişik saldırı, birisinin başka bir kişiye zarar vermek için ruhani planda, psişik enerji kullanmasıdır.

Üç temel psişik saldırı vardır:

PSİŞİK TACİZ, bir kişi birisine etkin olarak ve kötülük amacıyla onun enerji alanına, kötü niyetlerle saldırır. Psişik tacizlere örnek olarak, birisine nefret göndermek, etkin bir biçimde birisinin yanılmasını veya hata yapmasını dilemek, beddua etmek verilebilir. Bu duygular bumerang gibidir. Yöneltilen kişiyi etkiler fakat mutlaka kaynağına daha fazla tahribat ile geri döner.

PSİŞİK VAMPİRLİK, bir kişinin bir başkasının enerji alanını sömürmesidir. Psişik vampirlik bilinçli olarak da kötü amaçlarla gerçekleştirilebilir. Bilinçdışı kötü niyet olmaksızın da gerçekleşebilir. Bilinçdışı psişik vampirlik oldukça yaygındır. Bilinçli ya da bilinç dışı vampirlik yapan bir kişiyle karşılaştığınızı halsizlik, depresif ruh hali, uyku, öfke, kızgınlık gibi ani duygu değişimlerinden anlayabiliriz. Bilinçli veya Bilinç dışı psijik vampirler en çok enerji alanında çalışanlarda görülmektedir (şifacı, bioenerjist ve diğer enerji sistemlerini kullananlar. ve bu kişilerin yaptığı enerji çalışmasından sonra kendinizi hasta gibi hissedebilirsiniz) Bunu anlamak için öncelikle hislerinize güvenin. Birisi size anlamadığınız bir şekilde güven vermediyse içinizde tanımlayamadığınız bir his oluştuysa o hissin üstüne gidin. Ve size enerji vermek istediğini söyleyenlerle enerji çalışması yapmadan önce bir ön kontrat yapın "Bana sadece pozitif şifa enerjisi -vermen- şartıyla ve sadece bu çalışma süresi içinde sana izin veriyorum" Eğer karşınızdaki kişi bu anlaşmaya bir şekilde tepki veriyor ve yanaşmıyorsa direkt uzaklaşın. Bilinçsiz olarak zaten ne yaptığının farkında değilse de zaten bu anlaşma sizi her anlamda korur.

PSİŞİK KİRLİLİK , zayıf bir enerji sistemi negatif enerjiye maruz kaldığında oluşur. Kötü niyetli olmadığı halde bir kişi eğer etrafında çok negatif enerji bulunuyorsa karşılaştığı birisinin enerji sistemini kirletebilir. Etrafınızda sürekli olumsuz konuşan, küfür eden, öfkeli insanlarla yaşıyorsanız bunlarda auranızı kirleterek size negatif tortu yapıştırır. Sürekli başkalarının yanında huzursuz ve gergin hissediyorsanız veya çabuk öfkeleniyorsanız ve sebepsiz alınganlaşıyorsanız muhtemelen enerji sisteminize negatif enerji almışsınızdır. ve muhtemelen çakralarınız yani enerji merkezleriniz de tıkanmıştır.Böyle kişilerle mümkün olduğu kadar yakın ilişki içine girmemek en iyisidir. sonuç itibariyle sürekli uzak kalmak gibi bir durum söz konusu olamayacağı için (tek başınıza dağ başına yerleşmeyi düşünmüyorsanız) Bunun için temizlik çalışmalarına hemen başlamanızı ve kendinizi gün içinde korumaya almayı nacizane tavsiye ederim. 

Ruhunuzu yükselten sizi mutlu eden kişilerle birlikte olmanız hem hayat kalitenizi hem de ruhsal yükselmenizi rahatlatır.. 

Sevgilerimle,
Alev Cedimağar
Şifa ve Yaşam Terapisti

1 Şubat 2015 Pazar

Hepimizi ve Herşeyi Sevgiyle Selamlıyorum..



Merhaba Tüm Evrenler , Yeryüzü, Gökyüzü, Ateş , Hava, Su, Toprak ve görünen görünmeyen tüm varoluş hepinizi Sevgiyle Selamlıyorum.

Evrenlerin Tüm Pozitif Bilgisini ve Bilincini Sevgiyle kabul ederek Işık Varlıkların Rehberliğini almaya ve anlamaya niyet ediyor sevgiyle de kabul ediyorum.

Bilincimin, yaratıcı gücümün, koşulsuz sevginin ve tüm hakikatların yükselen farkındalığım ile birleşerek uyumlanmasını ve bana yol göstermesine niyet ediyor ve sevgiyle kabul ediyorum.

 Sevgiyi her anlamda tüm ilişkilerimde yansıtmaya ve ifade etmeye niyet ediyorum.

Tüm ilişkilerimdeki beni aydınlatan öğretici ışığı fark etmeye niyet ediyorum.

Eski enerjinin üzerimdeki endişe, tasa, mücadele duygusu gibi tüm olumsuz enerjileri kendimden serbest bırakarak , Yaradana Teslim olmaya niyet ediyorum.

 İhtiyacım olan öğrenmem gereken tüm deneyimlerin karşıma yaşadığım her olay ve kişilerle karşıma çıktığının farkındayım.

Seçmiş olduğum yeni yaşamımda olumlu düşünce ve konuşmalarımın hayatıma pozitif yön verdiğinin ve dolayısıyla geleceğimi bu şekilde yaratma gücüne sahip olduğumun farkındayım.


İhtiyacım olan maddi / manevi her şey Kaynağın sonsuz bereketinden ve şifasından hayatıma ve ruhuma akıyor. Benim ve Bütünün en Yüksek hayrına daima sevgiyle alıyorum.
 

 Bu yeni enerji bedenine geçerken, çevremde gerçekleşen her türlü engelleyici ve planlı baskıların benim gücümü ve kararlılığımı sınayan sınavlar olduğunu farkındayım ve emin adımlarla ilerliyorum.

 Yüksek Benliğimle daima irtibatta kalarak , iç sesimi dinliyor ve rehberliğine danışarak aslında aradığım her şeyin benim içimde ve BEN olduğumu biliyorum.

İrademin ve tüm zaaflarımın kontrol kaynağının ben olduğumu , ben neye izin verirsem onun gerçekleştiğini, hayatta tüm yaşadıklarımın benim kararlarımla ve seçtiklerimle yaşadığımı biliyor ve bu farkındalıkla yeni hayatıma yön veriyorum.

Evrenle bütünleşmenin en önemli kapısının toprakla bütünleşmek olduğunu biliyor ve sık sık Doğayla bir araya geliyor ve onu hissederek ,  dokunarak, tüm ağaçları , çiçekleri , böcekleri var olan her şeyi selamlayarak onların varlık enerjilerini , şifalarını ve sevgilerini sevgiyle kabul ediyor ve yenilenmeme yardımcı oldukları için şükranlarımı gönderiyorum.


Bunları fark edebildiğim ve paylaşarak fark ettirebildiğim için  Yüce Yaradana Şükürler Olsun diyerek ONUN yolunda Işığa doğru sevgiyle ve keyifle yürümeye devam ediyorum.

Ve de öyle çok şükür..

Alev Cedimağar
Şifa ve Yaşam Terapisti