24 Temmuz 2018 Salı

27 TEMMUZ AY TUTULMASI


Ay tutulması nedir ? Kısaca hatırlayalım..
Dünyanın Ay ile güneşin arasına girmesiyle Ay tutulması olur çünkü Ay Dünyanın gölgesine girmiş olur.
Yani gökyüzünde yine bir atraksiyon var :))
Bu arada her yerde yazan kanlı ay tutulması haberleri doğru DEĞİL. Yani inanmayın öyle kanlı manlı laflarına. Bazı İnsanlar çok meraklı korkutmaya çünkü böyle besleniyorlar. Onların oltasına gelmeyin bırakın attıkları ağa kendileri dolansın. Bizi  Işığa taşıyacak olan tek şey daima gerçek BİLGİ'dir. Bunun için de birşeye körü körüne inanıp felaket çığlıkları atmak yerine,  önce sorgulayıp, kıyaslamamız ve öğrenmemiz gerekir :)

Şimdi Gelelim konumuza;

Güneş Tutulmasının etkilerini anlayıp hazmetmeye çalışırken şimdi de üstüne Ay tutulması gelince tabii ister istemez bir kısa devre olabiliriz.
Bu da normal.
Bir yemeği yiyip keyfini çıkarmak için şöyle bir arkamıza yaslanamadan yine sofra hazırlayıp bunları da yemen lazım denmesi gibi bir şey..
Güneş tutulması yazımda bahsettiğim gibi enerjiler hem fiziksel hem ruhsal bedenlerimizi hem de yeryüzünü etkiliyor. Her akım farklı bir yerden giriş yapıyor dolayısıyla da bazen farklı bazen de halen düzeltip değiştiremediğimiz yerler varsa aynı tepkileri veriyoruz.

Fiziksel olarak;

Koku duyularınızda kuvvetlenme ve hassasiyet hissedebilirsiniz, aynı etki Kulaklarınızda da görülebilir.  titreşim, vızıltı veya mekanik çınlama gibi sesler olabilir veya çok uzaklarda olan bir sesi duyduğunuzu  farkedebilirsiniz. Bunun yanı sıra eklem yerlerinizde  ağrı veya sanki boyunuz uzuyormuş da büyüyormuşsunuz gibi bir genleşme  yaşayabilirsiniz. Cildinizde ki bazı sorunların hızla iyileştiğini görebilirsiniz. Buna gençleşme de diyebiliriz. ;) Farkındalık ve Bilinç düzeyi yüksek olanlarda bu etkilerin de paralel güçlendiğini söyleyebiliriz.

Ruhsal olarak ise;

Herşey üst üste geldiği için, gerginlik had safhada olabilir. Beyninizde sürekli bir düşünce hali alakasız konulara takılma, gereksiz tepkiler veya öfke yaratabilir. Kendinizi anlık mutsuz, yalnız depresyonda gibi hissedebilirsiniz. Bastırdığınız olumsuz duygular (kişisel kompleksler, eziklik, zavallılık hali, kıskançlık, korkular vs) hiç olmadık alınganlıklar veya öfke ile patlak verebilir ve sizi kendinizle yüzleştirerek bunları fark etmeniz, CESUR ve ÖZGÜVENLİ olmanız yönünde olumlu hizmet edebilir. (Tabii bunu anlayabilmek çok önemli yoksa yine inkar ve tartışma ile kuvvetlenmeye devam eder) İlişkilerinizde tahammülsüzlük  algılama sorunu olabilir. (Bu da bir sınav ve sonuç itibariyle değerli bir ders)
Tüm bu duyguların kaynağının yoğun enerji değişimi olduğunu bilirseniz, otokontrollü olarak olumsuz duygulara teslim olmadan "bunlar hep enerjilerin suçu(!)" diyerek rahatca dönüştürebilirsiniz ;) :D

Yine önceki güneş tutulması yazımda bahsettiğim gibi elbette yeryüzü de bizimle birlikte nasibini alarak dönüşüm içinde ve kendince kıpırdanmaya başladı. Bu doğal bir süreç. Kendimizde  ki değişiklikleri ve etkileri kabul ediyoruz onu niye etmeyelim ? Elbette ediyoruz ve Bütünün en yüksek hayrına olması için dualarımızla şifalandırmaya da devam ediyoruz.
Şimdi bize düşen görev, Otokontrollü, DENGE'de, herşeyin Farkında, izlemede ve sakin kalmak..
Her zaman yazdığım gibi "Panik lüks bir duygudur" ve bizim lükse değil aklı selim olmaya ihtiyacımız var.. İşte bilinçli tekamül ve farkındalık böyle birşey.. Kendini bilen herşeyi bilir misali..
Şimdi bu dönemi de aynen diğerleri gibi Bilgi'nin Işığında Dengeli ve kontrollü geçirerek tüm olumsuz düşünceleri pozitif dönüştürüp sadece pozitif enerji "tellerini" tutup kuvvetlendiriyoruz.
Bu dönemi rahat geçirmek için yine her zaman olduğu gibi doğa ile başbaşa yürüyüşler, toprakla ilgili uğraşlar ve duş (üzüm sirkeli su ile) almanızı naçizane tavsiye ederim.
Geçen dönemlere kıyasla (hatta tam aksi) sürekli uyumak isteği duyabilirsiniz. Uyuyun ruhunuz  beyniniz  dinlensin ve uyumlanma süreci rahat geçsin diyebilirim. Yani kendinizle  savaşmayın. Ruhunuzu, Bedeninizi dinleyin onu mutlu edin. :)
Bu arada hergün dua, niyet, meditasyon veya nasıl istiyorsanız o şekilde yeryüzünü, kendimizi ve tüm insanları şifalandırmaya devam edelim. "Toprağı Şifalandırmak" ile ilgili yazımı ve diğerlerini alevcedim.blogspot.com adresine  girerek blog sayfamdan okuyabilirsiniz.
Hepimizin en yüksek hayrına sevgiyle, Şifa ve tüm ruhlara Işık OLsun👐
Ve de öyle OLdu çok şükür 👐
Alev Cedimağar
(Kendiyle başbaşa bir Enerji Gurmesi  ;) )




20 Temmuz 2018 Cuma

Hangi Tel'e dokunmak istiyorsun ?

Tüm Güzel Dilekler, Konuşmalar, Düşünceler, Yazılar, Niyetler birer DUA'dır..
Tüm DUA'lar çok kuvvetli birer IŞIK'dır.
Tüm IŞIK enerjiler aynı Işık kanalda birleşir Bütüne yayılır ve var olan Karanlık enerjiyi zayıflatır.
Burada önemli olan hangi tarafa inanıp kuvvetlendirdiğinizdir.
Çünkü enerjiler mıknatıslı tel gibidir. Hangi tele dokunmayı tercih ederseniz ona çekilir ve tetiklersiniz.
Bu yüzden felaket yani  karanlık tellere inanırsanız onu tetikler onu çekersiniz. Ya da tam aksi Işık telini kuvvetlendirmek için pozitif ve olumluda ve tabii eylemde kalarak onun kuvvetlenmesine hizmet edersiniz.

Sınavlar, inancımızı, azmimizi, cesaretimizi, övgüvenimizi güçlendirmek için vardır. Yaşanan her olayın bir amacı vardır. Şu an anlamasak  da geriye dönüp baktığımızda -yine-, "Meğerse kıl payı kurtulmuşuz" diyeceğimiz olaylara yön veriyoruz.

Herkes istiyor ki, herşey bir anda değişsin, hemen olsun bitsin..
Bir fidenin  bile dikildikten sonra meyve verene kadar geçirmesi gereken süre vardır. En lezzetli meyveyi alabilmek için sabırla, inançla ve sevgiyle onu büyütmek gerekir. O yüzden herşey Emek ve Eylem ile somutlaşır.

Burada önemli olan gerek kişisel gerek toplumsal tüm tekamül sürecimize karanlığa inanarak mı? Yoksa Işığa inanarak mı yön vermek istediğimizdir.

Nitekim Karanlığın paniklemesi Dünyanın 'da BİZ'imde YÜKSELİŞ' e geçmemizden dolayıdır.
Karanlığın her türlü  sinsi oyunlarına karşı beynimiz, Kalbimiz, Ruhumuz  açık durursak ve Işık'da kalırsak hem bireysel hem de toplumsal ruhsal yükselişimizi hızlandırırız.

Önemli OLan BİZLERİN OLası durumların olumsuz etkisini zayıflatarak daha rahat bir geçiş yapabilmemiz için Bilinçli, DENGE'de ve KONTROLLÜ OLmamız gerektiğidir.

DUA'lar,  iyi niyet ve Şükür ile "Eylemde" kalmak BİZİM tek koruma kalkanımızdır.

Dünya'ya gelirken BİZ'e herşey çok güzel olacak sözü verilmedi. "Herşeyin çok güzel olmasını istiyorsan, çaba gösterecek, öğrenecek, öğretecek ve ruhsal farkındalığını kazanıp sınavlarını da inançla, Azimle, Denge'de ve IŞIĞIN tüm güzelliklerini kullanarak, önce kendi hayatına sonra çevrene , sonra topluma ve bir Bütün OLup Dünya'ya yansıtarak sen yapacaksın" dendi ;)

Hepimizin ve Bütünün en yüksek Hayrına daima Şifa, Birlik, Beraberlik, Huzur, Barış, Sevgi, Işık ve tüm güzellikler OLsun..

Ve de öyle OLdu çok şükür..

Alev Cedimağar
( Enerji Gurmesi  ;) )

17 Temmuz 2018 Salı

Bugün'de Uyandım.

Her yeni gün, Niyetine paralel yepyeni fikirler ve mucizelerle gelir.
Niyetin, inançla ve Azimle pozitif'de, Bedenin Eylemde kalsın ki, Yüce Yaradan seni niyetine yönlendirmek için desteklesin.
Bazen olmaz ya da istediğin gibi olmaz. İşte o zaman olmayanların da yine niyetine hizmet ettiğini, seni o yola götürdüğünü anlarsan aslında kapılarının hiç kapanmadığını farkedersin..
Tam tersi isyan, öfke duyarsan kendini boşuna üzer ve bedenini hasta edersin. Sonra geriye baktığında "Hay Allah boşuna üzülüp kendimi yıpratmışım. iyi ki olmamış, o öyle olsaydı şu an ben böyle olmazdım" dersin..
O yüzden AN'ı anlayarak Şükürle ve Eylemle yaşamak bir Farkındalıktır.
Her AN ise yeni bir BAŞLANGIÇ'tır..

Alev Cedimağar


12 Temmuz 2018 Perşembe

Teslim OLma..

Karanlık, insanları her şekilde ayırıp birbirine düşman etmeyi sonra da teker teker avlayıp kendi hakimiyeti altına almayı sever. 
Bunu yaparken de herkesin en zayıf ve en ihtiyacı olduğu noktayı bularak, türlü yalan, dolan ve stratejik ele geçirme oyunları ile "göya" güçlendireceğini, mutlu edeceğini söyler. 
Bu karanlığa teslim olmaya çıkan basamaklardır.
Bu yüzden BİRLİK, BERABERLİK, IŞIK ve SEVGİ kelimelerinden çok korkar. Korktukça da korkutmaya çalışır. 
Bu nedenle Yüce Yaradanın Işığında, Işık bir hayat, Işık bir Ülke ve dolayısıyla Işık bir Dünya için BİRLİK OLmamız şarttır.
BİRLİK OLmak ise; Din, Dil, Irk gözetmeden Barış, Huzur, Bereket için bir araya gelmek yani Gerçek İNSAN Olmak demektir.
BİRLİKTE, Güçlü, Kontrollü ve Dengedeyiz.
Ve de Öylede OLdu çok şükür 👐


Alev Cedimağar
Ruhsal Denge ve Farkındalık Rehberi



11 Temmuz 2018 Çarşamba

GÜNEŞ Aşkla ve yine büyük mesajlar vererek TUTULUYOR.



Öncelikle Güneş Tutulmasının ne olduğunu bir hatırlayalım. 

AY, Dünya ile Güneş arasına girip Güneş’i örtünce buna güneş tutulması diyoruz. Aslında zannedildiği gibi güneş kararmıyor.  Sadece araya AY girdiği için karanlık oluyor.  Bu yüzden eski inançlarda ve medeniyetlerde Güneş Tutulduğu zaman insanlar çok korkarmış. Güneş bir daha çıkmayacak zannederlermiş ve o güne özel kurbanlar verilip özel ritüeller yapılırmış ki güneş tekrar gelsin diye.. nerelerden nerelere geldik ve nerelere doğru gidiyoruz..

Herşey bir enerji olduğu için ve tüm kainatta varolan her şey ait olduğu boyuta göre enerjinin şekil almış halidir. Bizlerde Dünya boyutunda enerji varlıklar olarak insan formundayız. Tabii ağaçlar, diğer canlılar vs. ile birlikte. Bu yüzden Enerjinin sürekli şekil değiştirmesi ile bizde fiziksel ve ruhsal değişiriz. Özellikle Güneş tutulması gibi olaylarda ortaya çıkan enerji Dünya boyutunda ki bilinç düzeyinin enerjisi ile çarpışarak tekrar bütünleştiği için toplumsal etkiler yaratır. Yani enerji, enerji ile buluşarak ait olduğu boyutta yeni bir şekil alır. O yüzden tüm kainatlar birbirine bağlıdır ve hangi boyut olursa olsun tüm kainatlar birbiriyle zincir halinde bir etkileşimdedir. Biz buna kelebek etkisi diyoruz.

Güneş tutulması da haliyle (soyut ve somut bir etkileşim) güçlü bir enerjinin ortaya çıkarak   biz Dünya insanlarını da farklı bilinç olarak elbette direkt etkiliyor. Çünkü Dünya üzerinde de karşılaştığı bir kolektif bilinç enerjisi var. Bu enerjinin dünya’ya akışı da tabiri caizse karşılaştığı enerjiyle bütünleşerek onu daha fazla kuvvetlendirip, varolan tüm olaylardan kaynaklanan düşünceleri o yönde tetikliyor.
Yani Dünya’nın genelinde Birlik, huzur ve sevgi veya bu yönde istek/eylem varsa  o yönde tetikler harekete geçirir. Nitekim şu an tüm dünya da artık BİRLİK olsun, barış huzur ve sevgi olsun “çağdaşlık ve özgürlük” çığlıkları atıldığına göre bizlere bu yönde destek geliyor. Tabii yine nasıl kullandığımıza bağlı..

Size arada bir yazdığım değişen enerjilerde ise bazen ansızın açılan enerji portallarının amacı Dünya’nın bilinç düzeyini yükselterek insanların neye ihtiyacı varsa o yönde desteklemektir. O yüzden ruhsal ve fiziksel etkileri de sürekli değişir. Dünya tekamülü bundan dolayı da yaşanan her olay, öncelikle kişisel sonra da toplumsal tekamüle yön verir. Yani suya ihtiyacı olan çiçekler gibi tam da ihtiyacımız olduğu zamanlarda sulanıp tekrar güçlenip hayat buluyoruz. Muhteşem bir Döngü var çok şükür.

Cuma günü (13 Temmuz) gerçekleşecek olan güneş tutulmasının etkileri son 1 hafta  olmak üzere yoğun olarak hissedilir hale geldi.

Şu an etkiler Kalp ve Boğaz merkezlerinden zorluyor. Dolayısıyla yoğun duygusallık, boşluk ve hiçlik duygusu gibi yerine yerleşmeyen veya   ifade edilemeyen, için için düşünülüp de konuşulamayan, tüm duyguları tetikliyor. Çünkü bizi dengelemek ve kendimize getirmek istiyor. Sadece duygularını değil, aklını, mantığını da kullan ve dimdik ayağa kalk, ne istersen yapabilecek muhteşem bir ruh olduğunu hatırla !  Kendine faydası olmayan bir insanın kimseye faydası olmaz kendini kandırma ! diyor. En önemlisi de artık kulaklarımıza (ruhumuza) bangır bangır bağıran “BİRLİK OLUN” çağrısının sesini ülkemizde ve Dünya’da duymamak mümkün değil.. Elbette bunun da bir hareketi olacak. Çünkü Ruhsal planda  “bırakın bu insanları ne halleri varsa görsünler” şeklinde bir sıkılma veya boşverme yok ;) Onlar BİZ’den vazgeçmiyor lütfen BİZ de kendimizden, Ülkemizden ve Dünyamız’dan vazgeçmeyelim..

Yani diyerek  konuya devam edeyim ;)

Duygularını eylemlerinle dengele.  Mesela kişisel olarak, Ev alamıyorum diye mi üzülüyorsun ? Sana üzülmenin bir faydası var mı ? Çözüm ara, niyetine gir,  bereketine güven, param biter, yetmez diye sürekli negatif üretme, (bereketin bittiği yer ! )  git emlakçılara dolaş, sor soruştur, fikir al daima niyetine doğru eylemde kal diyor..

Ya da halen geçmişle mi uğraşıyorsun ? Halen o bana bunu niye yaptı ? niye söyledi ? diyerek mi kendini yiyip bitiriyorsun ? ne oldu yapılanlar düzeldi mi ? Hayır ! sen sınırlarını öğrendin ve kendini buldun. Herkes görevini yaptı. Artık geçmişe, yaşadıklarına bu gözle bakmayı öğrenerek daha dik ve güçlü dur. Zaten bunları o yüzden yaşadın. Şimdi geçmişle uğraşmayı bırak ve tecrübelerini topla dimdik geleceğe doğru öğrenerek emin adımlarla yürü.

Ya da içinde boğuştuğun ne varsa artık onları  bırak gitsin hem ruhunu hem bedenini hasta etme.

Unutma, GÜNAH KEÇİSİ YOK ! ne istiyorsan yapabilecek güce sahipsin. Yeter ki İSTE ! ve unutma ki, NEYE İZİN VERİRSEN ONU YAŞARSIN.. 

Aksi taktirde öfke ve nefretinizle öncelikle yine kendinize zarar verirsiniz. Dengelenin, Ben sizi pozitif yönde dönüştürmek için üstünüze üstünüze çok kuvvetli geliyorum, beni kullanın diyor.. O yüzden bu güneş tutulmasından sonra kendini kapatıp (ben yapamam ben korkuyorum diyenlerde) ruhsal rahatsızlıklarda artma olabilir. Sonuçta herkes okumuyor, okuyorsa da uygulayamıyor veya “aman sende boşver bu saçmalıkları” diyerek bildiğinden şaşmıyor ;)  Tabii kontrollü ve kendinin farkında değilse, mevcut devam eden ruhsal rahatsızlıklarda da hızlanma olabilir ya da tam aksi bir çıkış yaparak bir anda çok muhteşem pozitif yönde bir değişim yaşayabilir. Yani elimizde bir sopa var. İstersek sihirli bir çubuğa yani fırsata çevirebiliriz istersek “ne bu böyle işe yaramaz” diyerek atıp krize dönüştirebiliriz. Çok ince bir çizgi özellikle buna dikkat edilmesini tavsiye ederim.

Konuşma yani boğaz merkezi ise şu an herkesin en çok fark ettiği etkilerden biri olabilir. Çünkü yaz ortasında bademcik, boğaz ağrıları, nezle gibi fiziksel etkilerle kendini fazlasıyla gösteriyor. Ayrıca lütfen trioidlerinizi de kontrol etmek için tıbbi tahlillerinizi yaptırın. Muhtemelen en çok trioid sorunları ağırlık kazanacak. Peki neden ?
Bunun nedeni aslında zincirleme sebeplere dayanıyor.

Yani korku, kendine güvensizlik temeli oluşturuyor ve kendini ifade edememe ile işaret veriyor.  Bundan dolayı öncelikle kendinizi neden ifade edemiyorsunuz ? Neden kendinize güvenmiyor ve korkuyorsunuz ? sorularını sorarak en dibe inmeniz önemli. Sonra bu sorulara şunu da ekleyebilirsiniz. “Korkarak nereye kadar yaşayacağım. Ben bu şekilde hergün ölecekmiyim ? o zaman bir defa ve cesur ölmeyi tercih ederim daha iyi.

Korkarak yaşanan hayat yaşanmamış hayattır ! 

Beni değişim mi korkutuyor ? şu ana kadar değişmeyeyim boyun eğeyim, sesimi çıkarmayayım diye korkarak yaşadığın hayat seni mutlu etmedi. O zaman bir de cesur olmayı dene ve harekete geç ! Şems’in söylediği gibi “Hayatım alt üst oldu diye üzülme. Nereden biliyorsun altının üstünden daha iyi olmayacağını ?” bilemezsin. Denemen lazım. Hayatta her şey bir olasılıktır. Eğer bir şey denersiniz ve olmazsa o zaman “zaten eski duruma alıştım bu da olmadı en azından denemedim demem” cümlesini kurabilirsiniz.  Nitekim yola kararlı çıktıysanız emin olun artık eskiye dönüş olmuyor. Zaten ayağa kalkmakla değişimi başlatmış oluyorsunuz ve bir daha canınız oturmak istemiyor..

Bu örnekleri toplumsal hayatımızda da şablon olarak kullanabiliriz.

 Güneş tutulması (sonrası) toplumsal hareketleri ve kendi içinde ki (yeryüzü, toprak) değişimleri de beraberinde getirecek. Bu sadece ülkemiz için değil tüm Dünya için geçerli. Yeryüzü bizimle birlikte hareket ediyor ve karşılıklı bir diyalog halindeyiz. O yüzden kolektif bilince hizmet etmeye devam edecek.. bunun içinde pozitif’de, Işık’da kalmamız ve tüm dünya’yı ışıkla şifalandırma duaları, meditasyonları yapmamız çok önemli. Tabii “TÜM POZİTİF DEĞİŞİMİ SEVGİYLE KABUL EDİYORUM” diyerek kendi içimizdeki ve tüm değişimi de selamlayıp harekete geçirmemiz önemli.

Fiziksel olarak düşündüğünüzün aksine kendinizi çok aktif hissedebilirsiniz. Tam tersi de olabilir (biriken ve kullanılmayan enerji negatif ise halsizlik yapar) Yalnız lütfen bunu dengeleyin. Çünkü adrenalin çıkışı kontrolsüz oldu mu kişisel sınavları da büyük olur. Bunun yanı sıra şu an ruhunuzu kontrol edip dengede tutmanız çok önemli. Yani fiziksel durumunuz ruhsal durumunuz ile zaten paralel geliştiği için bu dönem bunu çok iyi idrak etmeniz için bir fırsat ve bu fırsatı uygulayarak öğrenmenizi naçizane tavsiye ederim.

Anlaşılacağı üzere tüm sınavlar, CESARET, ÖZGÜVEN, DENGE, KONTROL, GÜÇLENME, İFADE ve DUYGULAR,  üzerinden geliyor. Yani en temelden sallıyor..
Bu enerji değişimini ve verdiği mesajları alarak kendimizin ve Bütünün en yüksek hayrına kullanmamız niyetiyle IŞIK ve SEVGİ OLsun..

Ve de öyle OLdu çok şükür..  

 Alev Cedimağar



10 Temmuz 2018 Salı

Korkutan, Korktuğu için Korkutur ;)

Küçük bir Tüyo ;)

Korkak insanlar kendi korkaklıklarını örtüp saklayarak, bir şey yaptırıp kontrol altında tutabilmek için, kendi korktukları duyguları kullanırlar. Mesela küçük bir örnek ; ceza olarak aklına gelen ilk şey "seni karanlık odaya kapatırım" ise, emin olun kendisinin en korktuğu şeydir ;) Bu örneği tüm örneklere kullanıp oturtabilirsiniz ;)
Dolayısıyla bu tarz insanlar başkalarını korkutarak, Güç kazanmaya çalışıp, eksikliklerini, zayıflıklarını ve ruhsal karanlıklarını yansıtırlar. Eğer karşısındaki kişi korkarsa onun enerjisinden beslenip daha da güçlenirler. Tabii amaçlarının içinde kendilerine bağlı insanlar yaratmak, kendilerince kariyer, isim, şöhret, rant (para) vs. yapmakta vardır. Bu tarz kişilere dik durduğunuzda aslında ne kadar zavallı ve korkak olduklarını da çok rahat görürsünüz.
Bu yüzden konu her ne olursa olsun, sizi "Korku" ile sömürmeye çalışan insanlara karşı daima Dik ve Cesur durun. Enerjinizi düşürmeyin ve onlara kaptırmayarak kendinize güvenin, sizi mutsuz edip kontrol etmesine izin vermeyin. Tabii bu aklınıza geleni anında yapmak değil, Düşünerek, planlayarak, adım adım Denge'de ve istikrarlı olmalıdır. Bunları yapmak için önce "Kendimizi farketmek" önemlidir ;)
Daima kendiniz gibi güzel ışıl ışıl cesur yol arkadaşlarıyla dimdik yürümeye devam edin diyorum naçizane <3
Bu dünya'da bazı şeyler ruhsal karmik dediğimiz ve çözmek için geldiğimiz durumlardır. Kalan %99'u ise aklımızı kullanamadığımız için kendimiz yaratıp içine düşüyoruz. Tabii bu da bir öğrenme yolculuğu lakin var olanları temizlemek varken, aklımızı kullanıp yenilerini yaratmamak da bizim elimizde ;) İşte bu yüzden BİLGİ IŞIK'dır ve IŞIĞI kuvvetlendirmenin tek yolu da harekete geçip UYGULAMAKTIR <3

Alev Cedimağar


9 Temmuz 2018 Pazartesi

Başın sağolsun demek tüm duyguları ifade etmeye yeterli mi ?

 Kendimi bildiğimden beri Başınız Sağolsun lafından anlam olarak hiç hoşlanmadım. Niye birisi ölünce "başın sağ olsun" diye söylenir ki ?! Benim canımdan can kopmuş içimde ateş yanıyor. Sen Hangi baş sağlığından bahsediyorsun? Benim Başım sağ oldu diye sevineyim mi ? şeklinde, herkes gibi çığlık atacağım günler yaşadım.Tabii desem ayrı dert demesem ayrı dert misali, onun yerine çok daha farklı taziye sözcükleri kursam da illa da insanlar bu sözü beklediği ve sorgulamadan alıştığı içinde mecburen söylemiş ve dinlemişimdir. 
Toplumsal olaylarda da isyanım aynı olmuştur. Yakınlarına sabır değil bu gidişatı kabul etme, bunun yanlışlıkla değil bir anlaşma ve bir amaç taşıdığını farketme ve özlem duygusuna alışma, bu inanç sınavını da Yaradana teslim verebilme kolaylığı dilerim daima. Tabii en önemlisi de bu facia neden OLdu ? Geriye bizlere nasıl bir uyarı bıraktı? Ne yapmamız lazım ? Yetkililerin açıklaması, önlemleri yeterli mi ? Bu faciaya neden olanlar, görevini yapmayanlar, kontrol etmeyenler, ceza alarak bundan sonrakilere ibret olacak mı ? Bu güzel ruhların Dünya'dan ayrılma şekli ile verdiği mesaj alınacak mı ? gibi sonuca odaklanırım. Bu gerek kişisel gerekse toplumsal olaylarda daima aynıdır..
Velhasıl,
TEKİRDAĞ'da tren kazasıyla ayrılmayı seçen tüm ruhların mekanı nur olsun ışıklarda yaşasınlar..
Peki ya sonra ?
Alev Cedimağar

3 Temmuz 2018 Salı

Aynı boyut enerji aynı boyut enerjiyle karşılığını mutlaka bulur..



Geçtiğimiz yıllarda "ÖZGE" ile hız kazanan ve bir anda hepimizi farklı bir farkındalık düzeyine geçiren  çocuk, hayvan, kadın tacizlerinin ruhsal boyutunu sürekli yazmıştım. Bu anlamda ÖZGE çok büyük bir görev gerçekleştirerek ayrıldı bu dünya'dan demiştim. Çünkü  onun yarattığı farkındalık ve acıyla Türkiye tarihinde ilk defa erkekler bile etekle dışarı çıkarak bu olayı protesto edip destek vermişti. Eril enerjinin dengelendiği bir olay olarak da pek çok olayların tepki kaynağı oldu. 

Nitekim ÖZGE ile ilgili yazdığım yazıdan 2-3 gün sonra ailesinin aynen yazdıklarımı son derece bilinçli bir şekilde açıklaması ile pek çok kişi de şok olmuştu. Bazı kişiler "Ay nasıl sabır ve olgunluk ile karşıladılar" diye yorum yapmıştı. Aslında anlaşıldı ki, onun ailesi de çok bilinçli ve ruhsal planı gayet iyi bilen bir aileydi.. 

Nitekim bazı kişiler benden sürekli öfke, kavga veya kışkırtma beklediği için zaman zaman yazılarıma veya bana yaptıkları yorumlara sitem ve öfkeyi yansıtmayı  ve "senin gibi insanı takip etmem" sözleriyle gitmeyi tercih etmişlerdi. Ben de gülümseyerek uğurladım herkesi.. 
Yani yazdıklarımın yine belli bir bilinç düzeyinde kaldığının elbette farkındayım. Zaten olması gereken de böyle.. Yazılar ya farkındalık yaratıp ruhsal titreşimi yükseltecek ya da ısrarla düşünmeyi anlamayı okumayı reddedip aynı düzeyde kalmaya devam edecek. Tekamül denilen ruhsal gelişim yolu böyle bir şey.. O yüzden herkesin bir zamanı var ve o zaman daima doğru zamandır diyoruz.. 


Neyse şimdi aynı konulara farklı bir bakış açısı getirmek istiyorum. Tabii yine herkes anlayabildiğini anlayacak ve yine herkes anladığından ve ben de tüm iyi niyetimle anlatmak istediklerimden sorumluyum :)  

İnançlı denilen bir ülkede suçların ve her türlü sapıkça olayların artması cidden düşündürücü.
Düşünüp dersimizi alıyormuyuz ? Bu yaşanılanların hem kişisel hem de toplumsal sorgulamayı ve harekete geçilmesinin farkındamıyız ?
Yoksa körü körüne öfke seline kapılıp boşa mı kürek çekiyoruz ?  Ya da acaba bu karanlık güçlerin uyguladığı bir çeşit böl, parçala, yok et, stratejisinin bir parçası mı ? Düşünüyormuyuz ? Muhakeme edebiliyormuyuz ? En önemlisi zihnimizi geliştirebilmek için okuyormuyuz ?

İnanç demek Vicdan demektir.

Vicdanı  olmayanı hiçbir ibadet ve inanç şekli kurtaramaz..
Mevlana’nın  “Şekil ibadeti değil gönül ibadeti gerek insana”..sözü  benim hep pusulam olarak,  hayata ve insanlara bakış açımda nereye bakmam gerektiğini ilk öğretendir.. 
Herkes istediği role bürünebilir lakin ruh her şeyi bilir.. Dolayısıyla Ruhun yaydığı olumlu ve olumsuz enerjilerde direkt yüksekbenlik ile buluşur. Dolayısıyla Bu yaratıcı Güç ile yani YARADAN ile BİR Olmaktır. İşte bu nokta da herkesin ruhsal farkındalığı ruhsal yükselişine veya inişine hizmet eder..
O yüzden “istediğin kadar rol yap yalan söyle, Allah senin kalbini ruhunu okur, o gerçeği bilir” diyoruz..  

Edirne’de okurken bir gün derse girmeden önce orada esnaf olan bir ailenin kızı olan sınıf arkadaşım bize doğru bir heyecanlı bir hararetli geldi ve “Arkadaşlar ne olmuş biliyormusunuz?” diye anlatmaya başladı.

Edirne’nin tanınmış esnaflarından bir adam ölmüş. Lakin bu adam göründüğü gibi olmayan pek sevilmeyen bir adammış. Cenazesine de herkes çok istekli değil, bir çeşit adet yerini bulsun diye katılmış. Cenaze defnedilmiş derken o gece mezar bekçisi dolaşırken bir bakmış bu yeni gömülen esnafın  mezarından sesler geliyor. Bekçi de gece yarısı korkmuş ne yapacağını bilememiş. Önce dini inanışlarına yormuş bu sesleri fakat Sabah olunca içi rahat etmemiş hemen rahmetli esnafın ailesine gitmiş ve sizin mezardan sesler geliyordu ne oldu bilemedim gelin bakın demiş.

Cenazenin yakınları hemen mezara gitmiş tabii anlamamışlar sonra onların da içleri rahat etmemiş mezarı açtırmışlar. Mezar açılınca bir bakıyorlar adam mezarda canlanmış kefeni falan tırmalamış yırtmış çıkmaya çalışmış fakat çıkamamış tekrar ölmüş. Sonra cenazeyi alıp tekrar yıkıyorlar tekrar cenaze namazı kıldırıyorlar tekrar öldüğünden emin olup tekrar gömüyorlar.

Bu olayı dinlediğimde, o zaman ki bilincimle, merhum adamın yaşadıkları yine bana korku vermemişti. Yani “kimseye bir zararım yok niye korkayım ki ? Zarar verenler korksun kimin cezasını ne zaman alacağı belli değil işte” diye düşünmüştüm.  Sonra ki zamanlarda ise   “herkesin yaptığı kendine mutlaka yaşadığı hayatta döner öyle ya da böyle. Çünkü aynı boyut enerjinin aynı boyut enerjiyle karşılığını bulması gerekir” kısmına geldim..

Hiçbir şey gizli kalmaz, hiçbir şeyin üstü örtülemez ve hiçbir şey karşılıksız kalmaz..

Velhasıl Kıssadan hisse misali,

Herkese vicdanlı, sevgi dolu, adaletli, dengeli, hayatı uzaktan ahlayıp vahlayarak izleyen değil,  bizzat içine girerek katılan ve bir olayı pozitife yani olumluya dönüştürmek yönünde çabalayan, kişisel çıkarını değil toplumsal BÜTÜN’e hayrını düşünen, göz yuman değil, gözünü dört açıp fark eden ve fark ettirip fark yaratan,  yaşadığı olaylardan aldığı dersleri paylaşan, öğrenen ve öğreten bir ruhsal farkındalık ve dolayısıyla da  iyi niyet ve Işığıyla kendisinde yarattığı mucizelerle muhteşem bir hayat diliyorum..

Ve de öyle OLdu çok şükür..


Alev Cedimağar