3 Aralık 2020 Perşembe

Spiritüel Falcılıklar, Sarkaçlar, Medyumlar ve RUHSAL DÜŞÜŞ TUZAKLARI !

 

SARKAÇLAR ( PANDÜL), FALLAR , SAYILAR, MEDYUMLAR..

Bu dönem gerek kişisel hayatımızda gerekse toplumsal hayatımızda çok enteresan şeyler yaşadığımızı biliyoruz. “Yok canım olamaz” dediğimiz ne varsa hepsi tam olarak da öyle oluyor.

Tabii doğal olarak insanlarda geleceği bir merak ve neler olacak dürtüsü başladı.  Şu an kendi danışanlarımdan ve takipçi arkadaşlarımdan gelen mesajlardan öğrendiğim kadarıyla, insanların bu geleceği öğrenme dürtüsünü kendi menfaatleri doğrultusunda körükleyen insanlar artmış..

Bu da bir öğrenme süreci..  

Herkesin dilinden düşürmediği lakin uygulamaya gelince pek çok kişinin sınıfta kaldığı YÜKSEK BİLİNÇ durumları

Dünya 3. Boyut’dan geçti 4. Boyut’a çıktı şimdi 5. Boyut’un koridorlarında yürürken BİLİNÇSEL HASAT da tüm hızıyla devam ediyor.

Mesela ?

Hani karşımıza biri çıkar hayatı falcılarla medyumlarla geçmiştir.

Onları ,

“ onun dediği  çıktı bunun söylediğini yaşadım. Vallahi de bildi ! “

Sözlerinden tanırız.

Bu sözler bir çoğumuzu rahatsız eder ve “Aman böyle şeylerle işim olmaz benim” der. Bir çoğu da “kimmiş ya ben de gideyim” diyerek o enerjiye dahil olur.

Günümüzde bilinç sıçramasıyla (!) bu örnekler daha bir spiritüel bir şekil aldı :))

Mesela en çok bilineni sarkaç ile soru sorma !. Bu da bir çeşit fal ! Evet ise sağa sola, HAYIR ise öne arkaya doğru git gibi sarkaç neye nasıl cevap verecek  diye önceden yönünü belirleyici sorular sorulur.

Bu arada sarkaç bazen ortada yuvarlak döner. Buna da sarkaçın bilmiyorum cevabıdır !!!  (her şeyi bilenler bunu niye bilmiyor ? ) Sonra da gelsin aşk meşk para ve bilumum konularla ilgili acaba ne olacak soruları !

Peki bunları ben nereden biliyorum ? Çünkü bu sarkaç işini kimsenin pek bilmediği yıllarda , 20’li yaşlarımda bunu da denemiştim  !  Zaten yaşamadığım şey hakkında fikir sahibi olamam ve yazamam.

Sarkaç saf metal ile yapılır denmişti ben de altın bir kolye kullanmıştım.  Kolyenin ucu da altındı ve o ağırlığı da kullanarak  soru soruyordum.  Sorduğum soruların zaten cevabını bilmediğim için her evet ve her hayır cevabına inanıyordum. Sarkaç ortada yuvarlak dönünce “aaa cevabı bu da bilmiyor” diyordum.  Lakin bunu yaparken içsel olarak doğru bir şey yapmadığıma dair  ben de bir sıkıntı oluyordu.  Bir gece yine hatırlamadığım bir konu ile ilgili sarkaçı kullanırken çevremde farklı bir enerji alanı oluştuğunu fark ettim. Ve bu enerji alanı karanlıktı. (Oysa ki sorularım veya niyetim pozitifti) Bu karanlık enerjiler bana yaklaşamıyorlar lakin etrafımda da çember gibi duruyorlardı !  Hemen elimdeki pandülü (sarkaç) bıraktım. Kendimi Işığa aldım. Kendi ruhsal alanımı kuvvetlendirdim ve olayı bir anda anladım !!  Her şerrin hayrı misali yaşadığım bu olayı gerçekten aydınlanmamı ve anlamamı sağladı.

Sonra düşündüm… İyi de ben kime soruyordum ki bu soruları ? Soruları boşluğa  gönderiyorsun peki sonra kim yakalıyor da seni kendine bağlamak için senin istediğin gibi sarkaç’ı oynatıyor ? Sonra  sen mutlu oldukça senin zayıflayan alanına daha fazla giriyor ve bir süre sonra ruhsal olarak negatif durumlar yaşıyorsun.  Kendini teslim ediyorsun !  PEKİ  KİME TESLİM EDİYORSUN ?????

Kendimi sarkaç olayına o kadar kaptırmışım ki, Kendi enerji alanımı tamamen zayıflatmış yani ruhsal ve eterik alanımı tamamen açarak farklı varklıkların bana ulaşmasına izin vermişim. Eğer erken fark etmeseydim muhtemelen beni kontrol etmeye ve obses durumlar  yaşanabilirdi. 

(Bu arada sonra ki tespitlerimden anladım ki cevapların %99'"u yalan !" Ya düşüncelerim -gönlümden geçen-  okunuyor(!)  veya okunamıyorsa zaten cevap doğru çıkmıyor) 

Nitekim daha sonra bunu ileriye götürüp ruhsal sorunlar yaşayanlar bana danışan olarak geldi. Hatta olay sarkaçdan çıkıp bayağa bayağa ses duymaya  tuhaf olaylar yaşama aşamasına geçmişlerdi.

Hadi sarkaç ile Yaradanın kaynağına bağlandın diyelim.  Özgür irade kanunu var.  Yaratıcı kaynak falcılık yapmaz seçimlerine müdahale edip yönlendirmez.  Bize sürekli söylenen şey “iyi düşün, oku, araştır, sorgula ve seçimini yap”  Üstelik bu seçimler sürekli değişir. BU KAİNATTA HİÇBİR VARLIK GELECEĞİ BİLEMEZ !  çünkü gelecek kendi yaptığımız seçimlerle AN BE AN sürekli değişir !

KENDİ GELECEĞİMİZİ KENDİMİZİN YARATTIĞININ FARKINDAMISIN ? Cevap EVET ise sen de yaşlı ve deneyimli bir ruh olarak Dünya’da emin adımlarla yürüyorsun demektir..

Mesela, Bir falcıya gittiniz. Bu iş kısmetli görünüyor git dedi. Sonra bir telefon aldınız daha iyisi çıktı. Şimdi falcı git dedi diye giderseniz. Kendi seçiminizi değil. Falcının ANLIK gördüğü gidişata göre söylediğine uyarsınız. Yani o zaman falcının dediğini yaşarsınız  ve kendi aklınızı kullanamadığınız için gerçekten daha iyi olan bir işi kaybedersiniz.  Bu bir hata değil elbette. Herkes kendi doğrusunu yaşar lakin bu bahsettiğimiz ruhsal yükselişe hizmet ETMEZ.

 Bu konuyu kitabımda farklı bir örnekle anlatmıştım.   Bu falcı işlerinde en çok  ilişkilere dair sorular sorulur. Eşinizden , sevgilinizden ayrılmışsınızdır falcıya gidersiniz, Falcı size başlar “aklı sende kalmış. Sana dönecek. Bekle” sözleri söylemeye. Bu sözlerle gaza gelip bekler ya da yapmayacağınız şeyler yaparak olayı daha fazla kilitlersiniz. Sonra bir bakarsınız olan olmuş atı alan üsküdarı geçmiş… Tabii bunu yaşamak ve analiz etmek de bir tecrübe.. Aslında sizden istenen falcılara falan gitmeniz değil, Bu ilişkiyi akıl ve mantıkla  değerlendirip, akışda kalmayı bilmek, Hakkkınızda en hayırlısını isteyerek yaşamaya devam etmek ve ayrılma sebebiniz her ne ise onu iyice anlayarak yeni ilişkinizde tekrarlamamanız gibi bir sürü dersi öğrenmenizdir..

HER İLİŞKİ BİZE YENİ BİR DERS ÖĞRETİR.

Bu yüzden

HAYATIMIZA GİREN ÇIKAN HERKES  DOĞRU İNSANDIR. Diyoruz..

Yine gelelim Sarkaç olayına..

Bu konu çok tehlikeli çünkü bunu yaptıran kişi zaten bilinç olarak bellidir. Siz lütfen kancaya takılmayın ! Tabii aynı bilinçteyseniz zaten ne uyarı ne yazı hiçbirşey fayda etmez herkes yaşaması gerekeni yaşar..  Olsun ben üstüme düşeni yapıp yazayım da herkes kendinden sorumlu..

İşte bu dönemin en önemli HASAT’ı.. Grup olarak, bilinç olarak ayrışmaların hızlanması..

Fi tarihinde bu sarkaç işini iş haline getirmiş birinin yazısını okumuştum.  Sarkaçı hayatının her alanında kullandığını hatta markete gittiğinde Makarna”ya bile sarkaç tuttuğunu eğer taze değil diye cevap veriyorsa almadığını yazmıştı. Hakikaten çok gülmüştüm.  Tabii bunun yanı sıra da bir çeşit anlama ve eleme için güzel bir örnek olmuştu.  Tamam bu  da işe yaramaz sil gitsin dediklerimden biri olmuştu.

AKILLARI TATİLDE,  BEYİNLERİNİ DE KAFALARINDA SÜS ŞEKLİNDE taşıyanlardan OLMAYALIM.

DÜŞÜNÜN ve HIZLANIN ! 

Çünkü bu yeni dönem yavaşları desteklemiyor..

Adı ismi şöhreti vs. ne olursa olsun birisinin konuşması yaptığı iş ya da yaptırmaya çalıştığı şeyler bana o kişi hakkında fikir verir.  O meşhur söz gibi “Ya altını çizerim yanıma alırım ya da üstünü çizer, komple siler geçer giderim” ve bilirim.. Tabii sadece benim bilmem yeterli olmuyor.  Naçizane misyonum gereği de öğretmeye devam ederim.  

Bu bir yargı, yorum ya da eleştiri değil. Olan bu ve olanı olduğu gibi yazıyorum.  Ben yazmaktan ve yazdıklarımdan sorumluyum. Herkes de kendi bilinciyle  doğru orantılı olarak anladığından ve kararlarından sorumlu.  

Sonuç itibariyle, Spiritüel bilgilere sahip olmak kendine güvenmekten ve devamlı yazdığım gibi YARATICI’dan aldığımız gücü kullanmamızdan geçer.

BEN BENİM diyebilmek için,

Aslında her şeyi kendinizin yarattığını ve yaratabileceğinizi, Geleceğinize yön vermek ve bilmek istiyorsanız AN itibariyle akıllı adımlar atmayı, sorgulamayı, düşünmeyi, hareket geçmeyi öğrenmeniz gerek. Çözüm odaklı yaşamak, Yaşanılan olumsuz ya da bizi mutsuz eden olayları iyi analiz edebilmek, sorgulamak, okumak, anlamak ve sonucunda da “yaradana teslimim” diyerek inanç sınavını vermek gerek.

Doğal taşlar, sayılar (Sayılarla şifa da aynı şey) ,  fallar, sarkaç vs size derman olmayacak. Zaten deniyorsanız ya da denediyseniz de bir süre sonra hakikaten çalışmadığını fark edeceksiniz.  Tüm güç sizde !  Siz öncelikle İSTEMELİ ve sonrasında da İNANIRSANIZ  her şey size şifadır. Kendinize inanıyorsanız aklınızı kullanıyorsanız ve kendiniz için harekete geçiyorsanız geleceğinizi de istediğiniz gibi yaratırsınız.

Hiç kimsenin elinde sihirli çubuk aramayın ya da sizin yerinize işleri halledecek,  bilmediğinizi bilecek hayatınıza yön verecek diye beklemeyin. SİHİRLİ ÇUBUK SİZİN KENDİ ELİNİZDE. O SİHİRLİ ÇUBUK KENDİNİZSİNİZ ! ARTIK FARKEDİN VE KULLANIN !

İşte Yüksek Bilinçli olmak ve dolayısıyla RUHSAL FARKINDALIK dediğimiz yükseliş sürecindeki BEN  bu demektir. !

Gerisi kendinizi kandırmaktan başka bir şey değil..

Lakin illa da kendimi kandırmak istiyorum çünkü böyle mutluyum diyorsanız da yapın.. Bu da sizin doğrunuz ,  Sizin seçiminiz ve Sizin tekamül yolunuz ..

Her zaman ki gibi yine ben tüm sevgimle yazdım ve paylaştım.. Yine TOP SİZDE !  ;)

Kendimizin ve Bütünün en yüksek hayrına IŞIK ve ŞİFA OLsun..

Ve de öyle OLdu çok şükür..

Alev Cedimağar


NOT: Sarkaç kullanırken Dünya'nın manyetik alanlarını kullandığını "zannedenler" için küçük bir not :  Dünyanın manyetik alanları değişti. Bermuda şeytan üçgeni bile yok oldu. Eski enerji çöktü. Foton kuşağı devreye girdi ve herkes kendisiyle çarpıştırılıyor. Ne demek istediğimi anlıyorsanız Tamam. Demek ki bile bile kendi menfaatiniz için insanları kullanıyorsunuz. Lakin yok anlamıyorsanız lütfen çok okuyun çok öğrenin. Çünkü kendinizi uçurumdan attığınız yetmiyormuş gibi insanları da peşinizden sürüklüyor ve büyük veballer alıyorsunuz.. Aman Dikkat ! 




1 Aralık 2020 Salı

Kendimle Sohbet..

 Kendimle sohbet

Düşünüyorum da gerçekten Hayatımı 2 bölüm olarak ayırabilirim.
İlk bölümü herşeye inanan herkese koşulsuz güvenen ve seven sonuçta da kandırılan üzülen yıpranan Ben !
İkinci bölüm ise;
"Alev kendine gel ! Bu Dünya ve insanlar senin zannettiğin ya da olmasını istediğin gibi değil bunu kabul et ! "
Kısmıydı..
Sonrasında tüm öğrendiklerimden yola çıkarak herşeye hemen inanmamayı, kıyaslamayı, izlemeyi, vicdanım ile birlikte aklımı kullanıp mantıklı düşünmeyi, soru sormayı ve araştırmayı öğrenip, herkesin aksine dahi olsa kendime tutunmayı öğrendim.
Tabii onaylamadığım ve insanları sürekli daha geniş ve farklı düşünmeye itip, O eski güvenli alanlarından çıkmaya zorladığım için çok sevildiğimi ya da kabul gördüğümü de söyleyemem. :))
(Her ne kadar sonrasında "aaa doğruymuş, haklıymışsın" sözünü çok duysam da umrumda olmadığı da doğrudur)
Onlar içinde bulundukları sürü'den çıkmayı göze alamadı ben de o sürülerin bir parçası olmayı kabul etmedim.
Yalnızmıydım ? Çoğu zaman evet fakat mutluydum. Sonra kendim gibi düşünen insanlarla tanıştım. Onlar da benim gibi yalnız yolculuk yapmayı seçmişlerdi. karşılaştık. Sonra bir baktım meğerse çokmuşuz! Hızla da çoğaldık çok şükür..
Bu duruşum en acı denilen bazı toplumsal olaylarda da değişmedi.
Mesela,
Geçmişte hatırlarsanız, birisi için ilik nakli aranıp tüm ülke bu insana kan vermeye seferber olmuştu. Çok acaip bir durumdu. Acıklı konuşmalar yapılıp insanların kan vermesi için çalışıyorlardı.
"Kim ki bu uzaylı mı? Uygun ilik nasıl bulunmaz da tüm ülke kan gönderir? Normalde bulunuyor. Bu işte başka işler dönüyor! diyerek okuyup araştırmış kan falan vermemiştim. Çevreme Söylediğim zaman da "gaddar" olarak bile etiketlendiğim olmuştu.
Sonrasında noldu ? "O piyon şahıs (!)" a verilen kanlar amerikaya gitti. (Kendisi de iyileşti "kapağı" ile ortalıktan geri çekildi. Bu arada çok zengin oldu (!) )
Türklerin gen haritası çıkarıldı ve ne tesadüftür ki ! O yıllardan sonra tüp bebek olayı patladı kadınlar hamile kalamadı. Doğurganlık azaldı.
Türklerin gen haritasından duygusal tepkiler, kabulleniş noktaları, korku ve daha pek çok özelliğimiz tespit edildi ve günümüze kadar uzanan stratejiler hazırlandı.
HİÇBİRŞEY GÖRÜNDÜĞÜ GİBİ DEĞİL!
Akıl Mantık ve Kalp !
Üçü birbirini onaylamıýorsa o işte mutlaka bir sıkıntı bir uyarı vardır.
Spirituel Bilgiler hayata uyumumuzu dengeler.
Çünkü Tekamül denilen yaşam yolumuz sadece dünya nimetleri ya da sadece öteki hayata "yatırım yapmak" DEĞİLDİR!
Ruhsal bilgilerini hayata uygulamak, hayatı yaşanır hale getirir. Çünkü neyi neden yaşadığını bilirsin.
Herkes ah vah diye sızlanırken,
sen aklını kullanmayı mantıkta ve çözüme odaklı kalman gerektiğini bilirsin.
Her duyduğuna inanmazsın.
Okumayı araştırmayı yani sorgulamayı bilirsin.
Tabii biri sana inanmış veya inanmamış da umursamazsın. Çünkü kendine güvenirsin ve "Herkes anladığından, herkes kendinden sorumlu" diyebilirsin..
Herkesin farklı bir bilince sahip olduğunu ve ruhsal gelişimlerini yaşadığını bilirsin.
Negatif eleştiri veya yorumlarda, onun anlamak için zamanı olan "Genç bir ruh" olduğunu bilir anlatmak için uğraşmaz, anlayanlarla yola devam etmen gerektiğini ve vakti geldiğinde o kişi veya kişilerinde arkadan geleceğini belki de "Beni" geçeceğini bilirsin ve bu yürüyüşüne mutluluk verir.
Herkesi sevmek ile iletişimde ya da ilişki de olmanın farklı olduğunu bilir, insan olarak sevsende aynı titreşim de olmadığını da bilerek sevgiyle uzaklaşman gerektiğini de bilirsin.
Tekamülümüz 1 milyon parçalık puzzle gibi..
Her gün yeni bir parça bulup öğrenip ruhumuza yerleştiriyoruz.
Öğreniyoruz ve öğretiyoruz..
Dünya değişiyor biz değişiyoruz herşey değişiyor.
Bu değişimin içinde karanlık güçlerde boş durmuyor.
Onlar da bu değişimin içinde yer almak ve insanları kontrol etmek istiyor.
Onların silahı KORKU !
Korku en öldürücü silahdır.
Şu an pompalanan da işte bu !
Bu Korku imparatorluğu Dünya'yı yönetenler, piyonları da diğer yöneticiler.
Yönetilen ise Dünya halkı!
Kişisel seçimlerimiz toplumsal varlığımızı ve korku impaŕatorluğunu ya zayıflatıyor ya da kuvvetlendiriyor..
Işığına aklına gücüne sahip çıkmayanlar için tünelin sonu karanlık..
Herkes seçimini yaşıyor.
Bu hayat olmazsa artık sonrakinde diyelim 😉
Ruhsal Titreşimler zincir olur.
Zincirler de ya ışığı ya da karanlığa ulaşır o kaynağı besler..
Bu sene hasat dönemi ve görünen O ki, aslında en büyük hasatı insanlar kendine yapıyor..
2021 uyanış yılı olarak geliyor. Bu uyanış konuşma ifade etme ile desteklenecek..
Herkesin uyanması dileğimle...
Alev Cedimağar