22 Ekim 2020 Perşembe

Helalleşmek paradoksu !

 

HELALLEŞMEK…

Dünya’ya insan olmayı öğrenmeye gelen biz eşsiz ruhlar , İnsan olmayı öğrenirken aslında ruhumuzun Işığını oluşturan “Erdem, Şeref, Vicdan, Hakkaniyet, Dürüstlük, Şefkat, Sevgi, Cesaret” gibi  duyguları da öğreniriz. Tabii bunun yanında Işığımızı zayıflatan ve eğer fark etmezsek  yok edip bizi karanlığa sürükleyen “Hırs, kibir, intikam, sahtekarlık, hırsızlık, adaletsizlik, tembellik, korku” gibi duyguları da öğrenip  seçimler yaparız.  Bu seçimleri de genellikle bizzat deneyimleyerek öğreniriz. Deneyimlediğimiz duygulardan ders alıyorsak başkasına yapmamayı öğreniyoruz. Bu yukarı doğru bir basamak çıkmaktır. Öğrenemediysek ve “benim canım yandı onun da yansın” diyorsak o zaman aşağıya doğru inmeye devam ederiz.

Hayat hakikaten sınavlarla dolu.. İnsan olmayı öğrenmek bence kainatın en muhteşem en acaip tekamülü..

Herşeyin içinde ince nüanslar vardır. Yani Dürüstüm diyerek o an söylememen gereken bir şeyi söylüyorsan evet dürüstsün lakin dengesiz bir dürüstlüğe girersin . Halk arasında buna “patavatsız” denir. Ya da “Cesurum” diyerek tedbirsiz ve temkinsiz işler yapıyorsan sonra ki adımı düşünmüyorsan o zaman yine Dengesiz bir Cesaret olur.. Bu örnekler böyle gider..

Bir de hayatın içinde en çok kullandığımız “Helalleşmek” denilen bir kavram vardır. Yani her iki tarafta özgür iradeleriyle birbirleriyle olan maddi manevi münasebetinden mutlu olduğunu bu ona dair olumsuz bir enerji ya da hak düşünmediğini bu sözle ifade eder.

Peki gerçekten olması gerektiği gibi kullanılır mı ?

Mesela bir satıcıya gittiniz. Satıcı belli ki zor durumda mallarını elinden çıkarmaya çalışıyor. Malın fiyatını indirmiş. Bunu anlayıp fiyatı iyice zorlayıp içinizden de “Nasıl olsa paraya ihtiyacı var verir” gibi bir düşünce geçirerek ve gerçekten de satıcının maddi zaafından dolayı kabul etmesini sağlayarak malı aldınız. Sonra da helalleşiyorsunuz.  Çünkü bilinçli olmasanızda içinizden huzursuzsunuz.  

Satıcı da aslında “Lanet olsun” diye sitem etmek yerine “Helal olsun” diye cevap veriyor.

Peki sözler söylendi her şey halloldu mu ?  HAYIR !

Satıcı bunu canı gönülden söylemiyor. Adet yerini bulsun laf olsun torba dolsun misali helalleşildi fakat alınan mal da satıcının içine uhte olan enerji kaldı. Çünkü gönlü razı olmadı. Sadece şartlar gereği “mecburen” kabul etti.

Sonuç : Elbette Satıcı da kendi tekamülünü yaşıyor ve onu o haddeye getiren olaylar zincirinde öğrenmesi gerekeni öğreniyor bu ayrı bir konu.  Müşteri burada kendi niyetini yaşar. Yani oradan kar ettiği 3 kuruş satıcının da gönlü olmadığı için başka yerden 5 kuruş olarak çıkar. Ya da satın aldığı her ne ise ondan verim görmez. Keyif almaz. Ve genelde de böyle duygular hep başka şeylere yorumlanır. Oysa ki enerji olumlu akmıyordur.  

O yüzden her “Hakkını Helal” et dediğinizde karşınızdaki insan “Helal olsun” demiş olsa da arka planda gerçekten mutluluk, huzur yoksa laflara aldanmayın.

Ya da bir işi nasıl bedavaya getiririm de para vermeden yaptırırım diye düşünüp büyük kurnazlıklarla bunu becerip sonra yine aynı kurnazlıkla “Hakkını helal et” diye soranlar var ya !?? Karşınızdaki “mecburen” helal olsun dese bile  Haberiniz olsun hakkınız helal olmadı. Çünkü emeğini, gücünü, zamanını veren bir insana “Hakkını helal et” ile kurtulamazsınız. O kişinin emeğini “en az” 1 ekmek parası ile vermeniz gerek ki, (artık günümüzde düşünürsek en az 5 ekmek parası  diyebiliriz) onun da gönlü hoş olsun, yaptığı iş her ne ise onu keyifle , coşkuyla yapmaya devam etsin, mutsuzluk enerjisi yaptığı işe ve üzerinize geçmesin ve yapılan işten hayır gelsin !  İşte bu yüzden de bir insana emeğinin karşılığını vermek çok önemlidir. (Buna Evrensel anlamda genel olarak ALMA VERME DENGESİ  denir)

Hakkaniyetli olduğunuza inanıyor , vicdanınız rahatsa, karşınızdaki insana haksızlık yapmadığınıza inanıyor ve onun ses tonundan, duruşundan mutsuz olduğunu fark ettiyseniz emin olun helal olmaz..

Helallik verip de içinde halen burukluk yaşayanlar ve gerçekten helal edemeyenler ise bunu bir ders olarak alıp ne yaşadıysa bir daha aynı hareketi yapmamayı (mesela kendini zor durumda göstermek, açıkça hakkını isteyememek, hayır diyememek, sınırlarının nerede ihlal edildiğini nerede , “aşırı” güvendiğini nerede “aşırı”vicdan ya da “aşırı” iyi niyet , gösterip Denge’yi kaybettiğini , aklını ve mantığını kullanmayı  vs.) öğrenmiş olur. Bu da İnsan olmayı öğrenme yolunda öğrenmemiz gereken derslerimizden biri..  Böyle şeyler yaşarsanız da kendinizi hırpalamayın hepimiz böyle öğreniyoruz. Sadece öğrendiğinizi hayatınızın diğer safhalarına uygulayın.. Dünya tabiriyle Hata yapılır lakin 2. Kez yapılırsa burada bir sorun var demektir. Tabii kişinin bilinç durumuna göre bu 5. Veya 6. Kez de olabilir. Lakin “Her şey hızlandı artık gözünüzü kulaklarınızı beyninizi  kalbinizi dört açın ve hızlanın “ diyesim var…

Bir de dünya’dan ayrılmadan önce aydınlanma yaşayanlar ya da “ya bu insana da çok çektirdim şimdi gidiyorum orada cehennemde yanmayayım” korkusuyla  helallik isteyenler olur. İçiniz istemez lakin öğretildiği üzere o artık gidiyordur helal olsun der geçersiniz.  Bunu derkende aklınızdan bir sürü o kişiyle ilgili hatıra geçer.. Sonra bir “neyseee” dersiniz lakin içiniz buruktur..

Kendinizi zorlamayın. Zaten siz hakkınızı helal etseniz bile bu düşünceleriniz onun ruhsal benliği tarafından biliniyor ve tekamülünün içindeki sınavlardı (tabii seninde) O kişi zaten Karmasıyla yüzleşerek neyi çözdü neyi çözemedi hesabını yapacak ve gerekiyorsa telafi edip başka şeyler öğrenmek için de gelecek. Kendi tarafınızdan düşünün. Onun gidişi ve yaşadıklarınız da de sizin sınavınız. Ondan ne öğrendiniz hayata ve insanlara  dair ? Kendinizle ilgili neyi fark ettiniz ? Çünkü biliyorsunuz “Günah Keçisi YOK” o zaman “ Bana bunları yaptı” diye düşünüp canınızı yakmak yerine “yaşarken bana neler öğretti” diye kendinize dönmeniz ç ok önemli. Çünkü giden gider önemli olan bu DÜNYA denilen Hayat okulunda sizin halen yaşayan ve öğrenmeye devam eden  bir öğrenci olduğunuzdur..  Zaten bir süre sonra o kişiye de kızamadığınızı fark edeceksiniz.. İşte bu dünya bilinciyle “Helalleşmektir” ..

Yani adı her ne olursa olsun bir şeyin tam anlamıyla hakkını verirseniz de zaten helal et demeye ihtiyacınız bile olmaz  zaten herkes mutludur, yapılan iş alınan emek vs Şifa, huzur, bereket getirir ve herkese Hayrı olur.. Bu duygular sözlere dökülmese de karşılıklı pozitif bir akış ile haklar helal olmuştur ve herkes mutludur..

Bu yüzden kullandığımız lafların içi dolu olmalı..

ÖZ’de olmayan hiçbir şeyin sözlü anlamı da yoktur..

Herkesi kandırırız hatta bazen kendimizi bile kandırırız lakin Bağlı olduğumuz Yüce Yaradan’ı ve kendi öz benliğinizi asla kandıramayız.  Üstelik her şeyin hızlandığı ve yapılan her şeyin çok hızlı bir şekilde sahibine döndüğü bu dönemde..

Hepimizin en yüksek hayrına tüm Sevgimle, IŞIK OLdu çok şükür..

Alev Cedimağar 



 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.