16 Ekim 2014 Perşembe

ÇOCUKLARDA KARMA ?

Bildiğiniz gibi 1980 yılı itibariyle "İndigo" çocuklar dünyaya gelmeye başladı ve 2000 yılı itibariyle de "Kristal" çocuklar dünyamızda yeni bedenleriyle var olmaya başladılar. 
İndigo ve Kristal çocuklar ile ilgili gruplarımda pek çok bilgi paylaştığım için tekrar uzun uzun yazmayacağım. Kısaca açık ve yüksek bilinçli, farklı DNA yapısıyla doğan, Doğa'ya düşkün, her anlamda Farkındalığı yüksek çocuklar diyebiliriz. Büyük insan gibi çok mantıklı konuşuyor, Ya bunları ben öğretmedim nereden biliyor dediğimiz çocuklar :)  Tabii onların da pozitif yönlendirilmeleri çok önemli. 

Bu çocukların çoğu bize nazaran önceki hayatlarına dair doneleri ve hatıraları da beraberinde getirerek bunları net hatırlayan çocuklar.Bu çocukların bir özelliği de birşeye uzun süre odaklanabiliyorlar sanki meditasyona girmiş gibi tepkisiz kaldıkları durumlar olabiliyor. Kristal veya indigo çocukların bir kısmı otistik teşhisi koyularak ilaçlarla uyuşturulup toplumdan izole ediliyorlar. Aileleri bu muhteşem farklılığı bilmediği için hiç alışık olmadıkları bu durum karşısında endişe duyarak çocukları, psikiatriste veya hastanelere taşımaya başlıyorlar ve ya hiçbirşey bulunamıyor ya da otistik gibi yanlış teşhislerle7
durum bazen gerçekten kontrolden çıkıyor.

Bu durumlar nedir ? 

Hiçbir neden yokken sudan korkması, Yüzüne veya bedenindeki herhangi bir yere dokundurmak istememesi ve bu konuda çok hassas olması (bir danışanım oğlunun ayağına asla dokundurtmadığından bahsetmişti. Normalde ayakta hiç problemi yokmuş)  Karanlıktan aşırı korkuyor olması,  Seslere özellikle ani seslere karşı aşırı tepki veriyor olması veya enteresan yetenekler sergilemesi (benim 8 yaşımda daha önce hiç "görmediğim" halde annemden kasnak almasını isteyerek, profesyoneller gibi kasnak işlemeye başlamam ve en fazla 2 ay sonra yine kendi kendime bırakıp unutmam gibi) , ve benzer durumlar..

Bir arkadaşımla yıllar evvel akşam oturmuş film seyrederken 4 yaşındaki oğlu seyrettiğimiz filmde ki havuzlu evi gösterip. "Ben böyle bir evde yaşıyordum. Sonra havuzda boğuldum. Işık insan beni götürdü. sonra yeni ailen dedi buraya getirdi" diyerek transa girmiş gibi aniden anlatınca hemen anladım önceki hayatından bir geçiş yaşadığını. Birden panik olan annesini çocuğa belli etmeden  sakinleştirerek çocuğa dönüp "Ne kadar güzel bir rüya görmüşsün sen. Bizde görüyoruz böyle şeyler. Hatırladığın başka şeyler var mı rüyanda ? Hadi bakalım o zaman filmi seyretmeye devam edelim başka neler olacak neler gösterecek"  diyerek gayet normal konuyu kapattım ve onun da ilgisini konu üzerinden dağıttım. Sonra annesiyle konuştuğumuzda Meğerse doğduğundan beri suya karşı tepkili olduğunu asla havuza sokamadıklarını falan anlattı. Arkadaşım konulara biraz yakın olduğu için durumu çabuk kavradı. Ona "bu konunun üstüne gitmemesini çünkü karmanın enerjisini kuvvetlendirdiğini ve tepkiyi arttırdığını" söyleyerek. Kendi haline bırakmasını tavsiye ettim. Havuza gir onu çağırma.  Sen sadece mutlu mutlu gülerek yüz oyna seni seyretsin. Yanında olmak istesin. Kendi direncini kendi isteğiyle kırsın. Dedim.. Nitekim öyle de oldu çok şükür ve şu an Su ile ilgili herhangi bir takıntı kalmadığı gibi o günleri de çok net hatırlamıyor.. Burada yaşanan durum her ne olursa olsun çözüm noktası; çocuğun üstüne asla gitmemek ve olayı odak noktası halinden çıkarıp, enerjiyi kuvvetlendirmeyerek zaman içinde eriyip gitmesine izin vermek. 

Çocuklara yaklaşımlarımızda bilinçli olursak onların da bilinçlenmelerine yardımcı oluruz. Bunun için de önce kendimizin bilinçlenmesi ve öğrenmesi gerekiyor.

Bazı karmalar hayatımızın içinde ilerleyen yaşlarda da varlığını sürdürebilir. Bunlar çocukluktan itibaren ailenin bilinçsiz yaklaşımından dolayı kuvvetlenen durumlar olabilir. Bunlara geçmişten gelen ve BUGÜNÜMÜZÜ ilgilendirmeyen karma enerjileri gözüyle bakarsak zaten enerjini gücünü zayıflatmış oluruz. Mesela bir arkadaşım kuyruk sokumunda zaman zaman anlamsız acı ve hassasiyet hissediyordu. Bir meditasyon çalışması ile önceki hayatında OK ile oradan vurulduğunu gördü. Fakat bunu öğrenmek hissettiği acı duygusunu değiştirmedi. Yani önceki hayatı bilmenin çok anlamı yok. Geçmişte ne yaşanırsa yaşanmış. önemli olan bunun geçmişte yaşandığını ve bunun ilüzyondan öte bir durum olmadığı idrakine varabilmek. 

Her zaman söylediğim gibi, Durumu anlamak, öğrenmek, kabullenmek ve kendimizden sevgiyle göndererek durumu sevgiyle tam tersi olan pozitif duyguyla şifalandırmamız gerekiyor. Mesela Karanlıktan olan korkumun bir ilüzyondan ibaret olduğunu ve sıkıntı ve gerginliği de kendimin yarattığının farkındayım. Karanlık zarar verseydi herkes karanlıktan kaçardı. Demek ki bu benim yarattığım olumsuz bir enerji. Kimseye zarar vermeyen bana da vermez. Şu an itibariyle bu durumu Yüce Yaradanın Işığı ile aydınlatıyor ve Kaynağın Şifası ile şifalandırıyorum. Kendimi, Ruhumu , Bilincimi ve Hayatımı Yaradanın Işığı ile aydınlatıyorum ve sevgiyle onaylıyorum. Yaradanın Işığı daima benim ZIRHIMDIR ve Teslimiyetim sadece ONA'dır.. 

Ve de öyle..

Alev Cedimağar 
Şifa ve Yaşam Terapisti

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.