Şimdi balkonda kahvemi içerken sokaktan geçen minik ilk okul
çocuklarını seyrettim. Onların heyecanı
o masum güzellikleri, annelerinin telaşı derken aklıma kendi ilkokul
anılarım geldil..
Ben ilkokula Beşiktaş ilkokulunda başladım. Zaten okula
başladığımda okuma yazmayı Babam sayesinde biliyordum o yüzden kolay bir başlangıç
oldu ve okulu ilk gördüğüm an aşık oldum diyebilirim. Sonra 2. Sınıfa ve
sonrasına Ortaköy’de devam ettim.
2.sınıfda yeni bir okula başlamak bende fark etmedi fakat
öğretmen olarak çok fark etmişti.
İlkokul öğretmenim sayesinde insan ayrımı, çıkarcılık,
umursamazlık, mesleği severek yapmamak nasıl olur gibi pek çok şeyi ilk onda
öğrendim ve ilk isyanlarımın ve hayatı öğrenmem yolunda büyük adımlar atmama
vesile olduğu için kendisine halen sevgilerimi gönderiyorum.
İlkokul Öğretmenim sınıfta 2 sıra yan yana bir tanesi ona
paralel olmak üzere 6 kişilik küme sıralarda oturturdu bizleri. Masasının tam
karşısındaki 6 kişilik grup onun gözde öğrencileriydi. Onların içinde ailesi
yurtdışında olan ya da durumu çok iyi olup sürekli ona pahalı hediyeler yağdıranlar ve sürekli “Annem sizi bu akşam
yemeğe bekliyor” ya da “Annem okul çıkışı sizi çaya bekliyor” diyenler
otururdu.. (Tüm Anadolu, kolej sınavları dahil olmak üzere tüm dersleri bizzat onları
çalıştırır onların başından hiç ayrılmazdı. Hatta onlara özel test kitapları
getirdiği bir gün cidden avazım çıktığı kadar bağırmak istemiştim)
Yanındaki 2. Grupda ise durumu daha az iyi olanlar , arada
bir davet edip hediye olarak da “tarhana, erişte, salça vs.” gibi şeyler
getirenler olurdu. 3. Grupda benzerdi.
Ben 4. Grupda otururdum yani en öndeki grubun tam arkası. Benim grup
benim gibi ailesi memur kendi halinde olanlar vardı. Diğer 5 ve 6. Gruplarda durumu
hiç iyi olmayanlar, öğrenme zorluğu olanlar, bir şekilde ilkokulu bitirsin
nasıl olsa sonra okumayacak tarzı çocukların oturduğu bir kümeydi.
Tabii daha sonraları bu kadar net görebildim. O zamanlar da
gözlem yapan , izleyen ve inceleyen bir yönüm vardı ve hep düşünürdüm “ya şu
arkadaşlar yani 5. Ve 6. Grupda olanlar ona yakın otursa onlarla ilgilense”
diye düşünürdüm. Çünkü onların ilgilenilmeye ihtiyacı
vardı. Özellikle aralarında 2 kişi
tanıyorum birer matematik dehasıydılar.
Yani onların elinden tutulsaydı , ilgilenilseydi gerçekten çok iyi
yerlere gelebilirlerdi çok zeki çocuklardı.
Bu anlamda çocuk bilincimle ilkokul öğretmenimi sevmediğimi
ve kendimi yakın hissetmediğimi çok rahat söyleyebilirim.
Bir gün beni yanına çağırdı “Annene söyle yarın okul çıkışı
çaya geleceğim bana çiğköfte yapsın” dedi. Yani Annemle ilk kez tanışacak ve evimize gelecek ! Cüret'e bak dedirten bir durum :)))
Eve gelince Anneme söyledim. “Tabii gelebilir müsaitim fakat
ne yapacağımı söyleyemez” dedi. Çünkü
annem de çok prensipleri ve sınırları olan “Dengeli” ayrıca çok ince düşünceli
kibar bir kadındı. Zaten okul hayatım
boyunca okula gelip öğretmenle samimi olmak, ben öğrencisiyim diye ayrıcalık
yaratmaya çalışmak vs. asla hiç öyle girişimleri olmadı hatta okula bile
gelmedi :)
Babam gelirdi o da sadece veli toplantısına o kadar yani. Zaten ihtiyaçları
olan tüm bilgileri durumumu her şeyi ben onlara gayet dürüstçe hep anlatıyordum :)
Neyse ertesi gün Öğretmene gittim sadece “Annem sizi bekliyor
bugün” dedim. Tamam dedi.
Okul çıkışı bize birlikte gittik.
Eve geldik ben diğer odaya gittim derslerimi yapmaya onlar
oturuyor fakat arada bir çaktırmadan salona doğru dinliyorum onları acaba
öğretmen benimle ilgili bir şey söyleyecek mi diye :))
Annem çay servisine başladı ve “Kısır” getirdi. Öğretmen çok bozuldu. “Ben Alev’e annen
çiğköfte yapsın demiştim söylemedi mi “ dedi. Annem’de “Çiğköfte için müsait
değildim” dedi kısa ve net. Tabii öğretmen alışmış diğer velilerin önünde
abartı şekilde el pence divan durup gülücükler dağıtarak falan konuşmasına annemin bu dik duruşu ile ciddi bir duvara
tosladı. :))
Bir ara bir baktım ismim geçiyor konuşmada. Hemen koridora
doğru sessizce yürüdüm dinlemeye başladım.
“Alev çok konuşuyor derslerde sürekli bir şey sorup dersimi bölüyor onu
bu konuda uyarın” dedi. Vallahi çok bozulmuştum cidden . Annem “Alev çok soru
sorar bize de öyle. Fakat babasıyla konuşurum bir çözüm buluruz” dedi. Ve sonuç
itibariyle Annem o gün gayet saygılı ve “Dengeli” bir samimiyette onu
ağırladı ve Öğretmen gayet memnun gitti. Sonra ki günlerde anneme sürekli selam
gönderip onu çok sevdiğini falan söyleyen biri oldu :))) Dinsizin hakkından imansız
gelir misali :)))) İşin ilginç yanı ben mezun olduktan sonra da
bize yakın oturduğu için Annemle görüşmeye devam etti ta ki buradan taşınana
kadar :D Gerçi Annem de hiçbir zaman önyargılı, olumsuz, saygısız vs. yaklaşmadığı
için O da gerçekten veli konumunda değil arkadaş , komşu gibi severek görüştü. Fakat ben hep uzak durdum :))))
Neyse ;)
Öğretmenin bize geldiği günün akşamı Babam beni yanına
çağırdı. “Alev derste öğretmenine hiçbir şey sorma. Aklına gelen ne varsa
hepsini defterine yaz akşam gel bana sor ben sana hepsini anlatırım. Okul
bitene kadar böyle idare edelim kızım” dedi. “Tamam” dedim. Zaten sorularıma da beni tatmin eden cevaplar
alamıyordum bu fikir çok hoşuma gitti ve Nitekim de okul bitene kadar öyle yaptım.
Bu dört yıllık süreçte Öğretmen 3. Çocuğunu doğurduğu ve sürekli doğum izninde
falan olduğu da düşünülürse zaten aldığımız eğitimin kalitesi de çok ortadaydı.
Bir de Mezuniyet günü aklıma geldiğinde çok gülerim :)) Son gün piknik
yapıyoruz. Herkes ağlıyor öğretmenden
ayrılacaklar falan diye. Ben de tık yok !! Hatta çocuk aklımla “ay herkes ağlıyor benim
de ağlamam lazım” diye düşünüyorum fakat olmuyor çünkü Şu
piknik de bitsin artık gideyim evime kurtulayım derdindeyim :))) Neyse piknik bitti
öğretmenle vedalaşma zamanı geldi. Nasıl
piknik malzemelerimi falan toplayıp onu da bir laf ola beri gele hesabı öpüp
eve koştuğumu hiç unutmam :)))
Bu arada ilkokul hariç tüm öğrenim hayatımın süper geçtiğini
ve harika öğretmenlerle birlikte olduğumu da ayrıca belirtmeliyim. Hepsine
şükranlarımı ve sevgilerimi gönderiyorum. İçlerinde bu dünyadan ayrılan
pırlanta hocalarımda IŞIK’larda yaşasınlar çünkü gerçekten birer IŞIK’dılar..
Velhasıl Hayatımıza giren çıkan herkes gerçekten “Doğru”
insan. Hepsi bize bir şey öğretiyor.
Benim çok küşük yaşlarda bana göre hayatın olumsuz gerçekleri ile beni
tanıştırıp öğreten ve “Böyle olmamalı” dedirterek IŞIK yolumda beni destekleyen ilkokul öğretmenime de gerçekten sevgilerimi
gönderiyorum.
Öğrenerek ve Öğreterek Yüce Yaradan’ın IŞIK Yolunda Sevgiyle
Yürümeye devam ediyoruz..
Alev Cedimağar
Şifacı Rehber