3 Temmuz 2018 Salı

Aynı boyut enerji aynı boyut enerjiyle karşılığını mutlaka bulur..



Geçtiğimiz yıllarda "ÖZGE" ile hız kazanan ve bir anda hepimizi farklı bir farkındalık düzeyine geçiren  çocuk, hayvan, kadın tacizlerinin ruhsal boyutunu sürekli yazmıştım. Bu anlamda ÖZGE çok büyük bir görev gerçekleştirerek ayrıldı bu dünya'dan demiştim. Çünkü  onun yarattığı farkındalık ve acıyla Türkiye tarihinde ilk defa erkekler bile etekle dışarı çıkarak bu olayı protesto edip destek vermişti. Eril enerjinin dengelendiği bir olay olarak da pek çok olayların tepki kaynağı oldu. 

Nitekim ÖZGE ile ilgili yazdığım yazıdan 2-3 gün sonra ailesinin aynen yazdıklarımı son derece bilinçli bir şekilde açıklaması ile pek çok kişi de şok olmuştu. Bazı kişiler "Ay nasıl sabır ve olgunluk ile karşıladılar" diye yorum yapmıştı. Aslında anlaşıldı ki, onun ailesi de çok bilinçli ve ruhsal planı gayet iyi bilen bir aileydi.. 

Nitekim bazı kişiler benden sürekli öfke, kavga veya kışkırtma beklediği için zaman zaman yazılarıma veya bana yaptıkları yorumlara sitem ve öfkeyi yansıtmayı  ve "senin gibi insanı takip etmem" sözleriyle gitmeyi tercih etmişlerdi. Ben de gülümseyerek uğurladım herkesi.. 
Yani yazdıklarımın yine belli bir bilinç düzeyinde kaldığının elbette farkındayım. Zaten olması gereken de böyle.. Yazılar ya farkındalık yaratıp ruhsal titreşimi yükseltecek ya da ısrarla düşünmeyi anlamayı okumayı reddedip aynı düzeyde kalmaya devam edecek. Tekamül denilen ruhsal gelişim yolu böyle bir şey.. O yüzden herkesin bir zamanı var ve o zaman daima doğru zamandır diyoruz.. 


Neyse şimdi aynı konulara farklı bir bakış açısı getirmek istiyorum. Tabii yine herkes anlayabildiğini anlayacak ve yine herkes anladığından ve ben de tüm iyi niyetimle anlatmak istediklerimden sorumluyum :)  

İnançlı denilen bir ülkede suçların ve her türlü sapıkça olayların artması cidden düşündürücü.
Düşünüp dersimizi alıyormuyuz ? Bu yaşanılanların hem kişisel hem de toplumsal sorgulamayı ve harekete geçilmesinin farkındamıyız ?
Yoksa körü körüne öfke seline kapılıp boşa mı kürek çekiyoruz ?  Ya da acaba bu karanlık güçlerin uyguladığı bir çeşit böl, parçala, yok et, stratejisinin bir parçası mı ? Düşünüyormuyuz ? Muhakeme edebiliyormuyuz ? En önemlisi zihnimizi geliştirebilmek için okuyormuyuz ?

İnanç demek Vicdan demektir.

Vicdanı  olmayanı hiçbir ibadet ve inanç şekli kurtaramaz..
Mevlana’nın  “Şekil ibadeti değil gönül ibadeti gerek insana”..sözü  benim hep pusulam olarak,  hayata ve insanlara bakış açımda nereye bakmam gerektiğini ilk öğretendir.. 
Herkes istediği role bürünebilir lakin ruh her şeyi bilir.. Dolayısıyla Ruhun yaydığı olumlu ve olumsuz enerjilerde direkt yüksekbenlik ile buluşur. Dolayısıyla Bu yaratıcı Güç ile yani YARADAN ile BİR Olmaktır. İşte bu nokta da herkesin ruhsal farkındalığı ruhsal yükselişine veya inişine hizmet eder..
O yüzden “istediğin kadar rol yap yalan söyle, Allah senin kalbini ruhunu okur, o gerçeği bilir” diyoruz..  

Edirne’de okurken bir gün derse girmeden önce orada esnaf olan bir ailenin kızı olan sınıf arkadaşım bize doğru bir heyecanlı bir hararetli geldi ve “Arkadaşlar ne olmuş biliyormusunuz?” diye anlatmaya başladı.

Edirne’nin tanınmış esnaflarından bir adam ölmüş. Lakin bu adam göründüğü gibi olmayan pek sevilmeyen bir adammış. Cenazesine de herkes çok istekli değil, bir çeşit adet yerini bulsun diye katılmış. Cenaze defnedilmiş derken o gece mezar bekçisi dolaşırken bir bakmış bu yeni gömülen esnafın  mezarından sesler geliyor. Bekçi de gece yarısı korkmuş ne yapacağını bilememiş. Önce dini inanışlarına yormuş bu sesleri fakat Sabah olunca içi rahat etmemiş hemen rahmetli esnafın ailesine gitmiş ve sizin mezardan sesler geliyordu ne oldu bilemedim gelin bakın demiş.

Cenazenin yakınları hemen mezara gitmiş tabii anlamamışlar sonra onların da içleri rahat etmemiş mezarı açtırmışlar. Mezar açılınca bir bakıyorlar adam mezarda canlanmış kefeni falan tırmalamış yırtmış çıkmaya çalışmış fakat çıkamamış tekrar ölmüş. Sonra cenazeyi alıp tekrar yıkıyorlar tekrar cenaze namazı kıldırıyorlar tekrar öldüğünden emin olup tekrar gömüyorlar.

Bu olayı dinlediğimde, o zaman ki bilincimle, merhum adamın yaşadıkları yine bana korku vermemişti. Yani “kimseye bir zararım yok niye korkayım ki ? Zarar verenler korksun kimin cezasını ne zaman alacağı belli değil işte” diye düşünmüştüm.  Sonra ki zamanlarda ise   “herkesin yaptığı kendine mutlaka yaşadığı hayatta döner öyle ya da böyle. Çünkü aynı boyut enerjinin aynı boyut enerjiyle karşılığını bulması gerekir” kısmına geldim..

Hiçbir şey gizli kalmaz, hiçbir şeyin üstü örtülemez ve hiçbir şey karşılıksız kalmaz..

Velhasıl Kıssadan hisse misali,

Herkese vicdanlı, sevgi dolu, adaletli, dengeli, hayatı uzaktan ahlayıp vahlayarak izleyen değil,  bizzat içine girerek katılan ve bir olayı pozitife yani olumluya dönüştürmek yönünde çabalayan, kişisel çıkarını değil toplumsal BÜTÜN’e hayrını düşünen, göz yuman değil, gözünü dört açıp fark eden ve fark ettirip fark yaratan,  yaşadığı olaylardan aldığı dersleri paylaşan, öğrenen ve öğreten bir ruhsal farkındalık ve dolayısıyla da  iyi niyet ve Işığıyla kendisinde yarattığı mucizelerle muhteşem bir hayat diliyorum..

Ve de öyle OLdu çok şükür..


Alev Cedimağar






2 yorum:

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.