30 Nisan 2019 Salı

2 Mayıs ANTALYA imza etkinliği

💕  A N T A L Y A 💕


2 Mayıs Perşembe günü TERRA CITY AVM  içindeki D&R mağazasında , 17:30 - 19:30 saatleri arasında,  İMZA ETKİNLİĞİMDE Görüşmek üzere hepinizi kocaman öptüm 👐💕😘

Alev Cedimağar

29 Nisan 2019 Pazartesi

Spiritüel insan kavramında ki detaylar..

Ruhsal varlığımızı öğrenirken spiritüel bir bakış açısına sahip olmak demek Dünya'dan elini ayağını çekmek demek değildir.
Aksine hayatın içinde olayları ve tüm yaşanılanları ruhsal bilgiler çerçevesinde anlayıp değerlendirerek daha bilinçli ve keyif alarak yaşayabilmek demektir.
Spiritüel bir insanın da Dünya görüşü olur. Mesela bir takımı takip etmek, ATATÜRK'ü sevmek, Siyasi bir görüşü desteklemek gibi..
Bunlar spiritüel insanın kendi doğrularını desyekleyen dünyevi somut göstergelerdir.
Spiritüel insan "ne suya dokunayım ne de sabuna" mantığıyla yaşamaz. Kendi doğrularının cesurca arkasındadır. Bu doğrular daima BİRLEŞTİRİCİ yani BİRLİĞE hizmet eder.
Kendi doğrularını kabul ettirmek için uğraşmaz başkalarının doğrularına da karışmaz. Söyler ve yoluna devam eder. Çünkü bilir ki herkesin algılama yani Bilinç düzeyi farklıdır ve olması gerekendir.
Spiritüel insan maddi manevi çıkar endişesi de yaşamaz. Yaşıyorsa ruhsal varlığını yani BEN olmayı tamamlayamamış demektir.
Spiritüel insan kendini farklı göstermez ve "insan" olarak yaşamayı da bilir.
İşte kısaca bunlara DENGE'de , FARKINDA ve BİLİNÇLİ yaşamak denir.
Dünya ile Ruhsal hayatı DENGE'de tutmak Ruhsal yükselişin ve tekamülün en önemli basamağıdır.
Alev Cedimağar

26 Nisan 2019 Cuma

Teşekkür ederim ..

Kitabımız çıkalı daha 3 ay OLdu ve 5. Baskıya gidiyoruz 👐
Mutluluğumu paylaşan herkese çok teşekkür ederim.. Bunu hissedebilmek, tebrik edebilmek, takdir etmek, sevinmek, hissetmek, empati kurabilmek.. bunlar gerçekten özel ruhların en güzel ışık tarafları.. sağolun varolun.. Sizi BİZİ çok seviyorum 
Ve de okuyan herkese ŞİFA OLdu çok şükür 👐💕👐
(Fotoların tamamı sizlerden gelenler.. Daha yüzlerce var. Bunun içinde ayrıca Teşekkür ederim   )
Alev Cedimağar













18 Nisan 2019 Perşembe

Tavuk ve Dolunay. Muhteşem İkili !!!

Söz verip de tutmayanlar ya da tutamayanlar, Bir işi yaparım deyip de yapmayanlar ya da yapamayanlar vs için Rahmetli Babamın çok güldüğüm bir sözü vardı,
"Tavuklar bile yemlenirken bu benim popomdan çıkar mı çıkmaz mı diye yermiş insanlar nasıl düşünmez !" derdi :))))
Şimdi bir olay bana bu sözü hatırlattı kendi kendime gülüyorum :))) Eee napalım yani güleceğiz tabii sonuçta herşeyin bir hayrı var bakalım bundan ne ders çıkıyor ? Kendimizle ilgili ne öğreniyoruz? karşımızdaki ile ilgili ne öğreniyoruz analiz edeceğiz elbette.. Mutlaka tavuk da poposundan çıkmayan bir şey yiyip zorlandığında "Hımmm bir dahakine daha dikkatli olayım vallahi canım çok acıdı" diyor düşünüyordur :))))

Bu arada Dolunay keyifli ve rahat geliyor enerjiler yumuşak ve huzurlu.. Çevremizde sevmek ve sevilmek başlıklı sınavlar yaşayabiliriz.
Dolayısıyla kalbimizin yandığını, ağrıdığını , hızlı çarptığını da farkedebiliriz (fiziki etkiler) ,
Nostaljik geçişler, duygusallıklar olabilir (ruhsal geçişler)

Tüm bu süreç bize önce kendimizi sevmeyi ve kendimizi sevdiğimizde herkesi zaten çok rahat sevebildiğimizi öğretmek için tetikliyor. İşin enteresan tarafı, siz kendinizi sevmeye başladığınız da sevilmek için bir çaba göstermenize de gerek kalmaz ve enerjiniz o kadar doğal ve güzel akar ki, Sizden yansıyan enerji ile (enerji porları) insanlar sizi içten olarak sever ve size doğru çekilir ;)

Bu arada yarın itibariyle giysilerimizde YEŞİL renge ağırlık vermemiz iyi olur.. Bileğinize yeşil bir bileklik takmanız bile yeterli.. Yani yarın itibariyle 4-5 gün YEŞİLİZZZZZ ☘️🍀☘️

O zaman tüm pozitif DEĞİŞİMİMİZİ sevgiyle Kabul ediyor ve hayatımıza anlayarak, izleyerek, öğrenerek ve öğreterek keyifle devam ediyoruz <3

Alev Cedimağar

16 Nisan 2019 Salı

Dengeleyen ARA Cümleler ve Öğreten ANA Dersler..

Bir insanın gerçekten seviyormu yoksa sevmiyor da için için kötü niyet mi taşıyor ? senin başarılarından ya da yaptığın herhangi bir şeyden mutlu oluyormu? diye anlamak aslında çok kolaydır.. 

Çünkü Seven insan üzmez, üzüyorsa senin kendini kötü hissedeceğini bile bile bazı hareketler veya konuşmalar yapıyorsa oraya bir ünlem koyup düşünmek gerekir.
Sosyal ortamların içinde bazen öyle anlar vardır ki, arkadaşım dediğiniz, kişi içinde biriktirdiği kıskançlığı, kini, düşmanlığı saklayamaz ve bir şekilde sizi bile bile zor durumda bırakarak, üzerek, rencide ederek vs. belli eder.
Aslında hepimiz zaman zaman tüm bunların farkında oluruz sadece kelimelere dökemeyiz ya da kabul etmek istemeyip görmemezlikten geliriz. (ve yine önümüze çıkar)  Lakin yüksek benliğimiz (hislerimiz) almamız gereken mesajı bize yaşadığımız duyguyu irdelememiz için işaret verir. Bu işaretler o kişiyle ya da kişilerle daha fazla vakit kaybetmemiz için bizi hızlandıran ve “dersimi aldım anladım fark ettim” dedirten derslerden ibarettir.
Mesela bazen yaşanan olayı birisine anlatırken “Filancanın söylediği bu lafa canım sıkıldı” dersiniz. Karşınızdaki sorar niye bu lafda yok ki bir şey ? Fakat siz tarif edemeseniz de o lafın aslında iyi niyetli olmadığını, kötü bir niyet olduğunu bilirsiniz lakin anlatmak zordur. Sadece BİLİRSİNİZ.

Bir gün sahile indiğimde yürürken oradaki cafe’lerin birinde ressam bir arkadaşımı gördüm. Hemen yanına gittim oturdum. Bir arkadaşını beklediğini söyledi. 
“Tamam ben de arkadaşın gelene kadar sana eşlik edeyim sonra zaten benim de işim var gitmem lazım” dedim. 
Bu arada biz sohbet etmeye başladık ve bu tesadüften (!) acaip mutlu olduk. 
Derken beklenen arkadaş geldi yanımıza oturdu. Ben de hemen o geldi ben kalkmış olmayayım diye birazcık daha oturmaya karar verdim. 
O arkadaşı yanımıza geldiğinde zaten konuştuğumuz konu açacağı yeni sergi ve galeri arayışı falandı. Tam konunun üzerine gelince arkadaşı da hemen konuya girdi. Yalnız dikkatimi çekti. Sürekli çok harika çok başarılı bir ressam arkadaşı olduğunu, sergilerini falan anlatıyor. Ben de bekliyorum ki lafın sonu “Seni onunla tanıştırayım birbirinize faydalı olursunuz hem senin galeri arayışına da yardımcı olabilir ” şeklinde gelecek diye. 
Ya da “senin kadar başarılı” ya da “Sen de onun kadar başarılı olacaksın bir gün harika tablolar yapıyorsun. O da senin geçtiğin yollardan geçti” tarzı dengeleyici gönül alıcı bir cümle halen bekliyorum. 
Fakat beklediğim “sevgi dolu ara cümleler” gelmiyor aksine  onun ressam arkadaşı tüm sohbeti iyice kapladı ! 
Allah Allah bir canım sıkıldı. Sonra kadına bakış açımı değiştirdim ve enerji alanına odaklandım. Kadın gri siyah bir enerji alanında içinde ! yani kadın kıskançlık, öfke gibi olumsuz düşüncelerinden dolayı benim arkadaşı kasıtlı moral olarak aşağıya indirmeye çalışıyor ve üstüne gidiyor ! Hiç mi hiç iyi niyetli değil ! niye öyle yapıyor ? çünkü onun moralini bozup kendisini değersiz hissetmesi için uğraşıyor.
Neyse,
Bu yanımıza gelen arkadaş bu şekilde devam ettikçe baktım benim arkadaş biraz bozulmaya ve üzülmeye başladı. Onun da enerji akışları zayıflamaya başladı.
Sonra arkadaşı şu meşhur ressam arkadaşı ile ilgili tüm içini döktükten sonra (!) konuyu bana getirdi 
“ Siz ne iş yapıyorsunuz?” diye sordu.
Ben şöyle bir baktım ve zaten acaip sıkılmışım cevap vermeye bile luzum görmeden hemen ayağa kalkıp,
“Arkadaşlar benim artık gitmem lazım çok işim var. Sizinle de tanıştığıma çok memnun oldum. Bu arada biraz önce arkadaşınızı çok güzel anlattınız. Aynı şekilde Sema da çok başarılı bir ressam ! Ayrıca madem arkadaşınız her işi harika beceriyor o zaman Sema ile tanıştırabilirsiniz. Onları tanıştırmanız eminim bir şekilde  ikisi için de çok verimli olacaktır.” diyerek elimi tokalaşmak için uzattım. Kadın bir şaşırdı tabii falan lakin benden böyle bir çıkış beklemediği çok belliydi. Sema ile tokalaşırken gözleriyle de bana teşekkür ettiğini fark ettim.
“Yolun açık olsun arkadaşım seni seviyorum her zaman iyi insanlarla (!) karşılaşmanı diliyorum” diyerek vedalaştım ve ayrıldım..
Lakin bu olay beni tekrar düşündürdü ve kendi yaşadıklarımı hatırlattı.. .
Arkadaş diye içimize aldığımız insanlar bazen gerçekten arkadaş olmuyor. Ya da oluyor lakin siz aciz durumda olduğunuz sürece.. Bakın bu çok önemli bir detay ! Çünkü  mutlu, zengin, başarılı vs olduktan sonra içlerinden düşman olanları bir şekilde gördüğümüzde bir şaşırma sonra da bir temizlik sürecine geçiliyor   
Kendimle ilgili deneyimlerde tabii ki herkes gibi ben de ilk başta çok üzülüyordum. İçleniyordum. Ağlıyordum uykum kaçıyordu vs. Sonrasında kendimi hırpalamak yerine objektif olarak sorgulamayı öğrendim.
O beni neden üzdü ? çünkü beni üzmek istedi. Öyleyse beni gerçekten sevmiyor sevse içinden gelmezdi kalbi ruhu izin vermezdi.
Peki ben niye üzüldüm ? Demek ki takdire onaylanmaya ihtiyacım var . Demek ki o konuda kendime güvenmiyormuşum. Demek ki kendimden emin değilmişim..
Hımmm peki o zaman karşımdaki kişiyi düzeltemem lakin kendim de fark ettiğim durumları düzeltebilirim. O zaman bunu anlamam için ben bu "üzücü" dediğim durumları yaşadım.
Peki ben bu insanı bu kadar severken onun arkadaşlığı gerçek mi ? hayır değilmiş. O zaman onunla arama mesafe koyma zamanı gelmiş. Çünkü ben mutlu olduğum ve beni mutlu eden insanlarla birlikte olmayı seviyorum. (yaşam enerjimi yükselten insanlar) En azından özel hayatımda tercihim benim kontrolümde ve böyle olmalı. 

Sonra ki zamanlarda ise böyle durumlar yaşadığımda gayet kendimden emin ve “gerçekten” umursamaz olmayı öğrendim. Aslında kendiliğinden oldu. ;) 

Mesela benim yaptığım bir şeyi taktir etmek yerine aynı şeyi,  yapan birini sürekli anlatıyorsa gayet umursamaz bir şekilde “ Aaaa aşk olsun ya benim için şimdiye kadar bir tek güzel kelime söylemedin ona methiyeler dizdin .Anlaşılan sen beni sevmiyorsun sever gibi yapıyorsun anladım bak vallahi  çok alındım şimdi haberin olsun” şeklinde tamamen dalga geçerek gülerek kendimi de ifade etmeye başladım :)) tabii içimden de “anladım ben senin derdini iyi oldu bunu yaptığın gözüm açıldı. Kiminle yürüyeceğimi öğrendim sağol” şeklinde düşünür ve bunu fark edip gördüğüm için de kendimi tebrik etmeye başladım. Dolayısıyla ne söylediği de hiç umrumda olmamaya başladı. Hatta eğlenmeye bile başladım :))) 

Velhasıl arkadaşlar, 

Farkındalık, fark edebilmek, hislerinize , gözlemlerinize güvenmek akıl ve mantıkla düşünmek ile artar. 

Bazen de bir insan hakkında hiç bir şey bilmeyiz veya tanımayız lakin bize görüntüsü (fotosu) hiç olumlu bir duygu vermez. Böyle durumlarda “Ya ben mi fesatlık yapıyorum şimdi neyini gördüm ki birden hoşlanmadığımı hissettim” gibi kendimizle çatışmalarımız olur. Oysa ki hisler her zaman doğrudur. Tabii önyargı yoksa bunu iyi tahlil etmeniz gerek. Mesela o çok güzel o çok sempatik o çok dikkat çekiyor diye kıskanmış da olabilirsiniz. O yüzden o hissin nereden kaynaklandığını çok iyi anlamanız gerek. 

Bazı insanlar yaydıkları negatif enerji ile direkt sizin enerji alanınıza çarpar. O yüzden anlam veremediğiniz şekilde içinizden uzak durmak, hoşlanmamak gibi duygular geçebilir. (buna halk arasında elektriğim tutmadı denir)  Böyle durumlarda da kendinize yanılma payı verin ve mesafeli bir şekilde izlemede kalın diyorum naçizane.. 

Evet şimdi neymiş ? 

İyi niyetli insanlar kırmaz, incitmez, hassas ve empatik düşünür. Dengededir ve daima da dengeleri korur 
 
Bu tarz olaylar her olayda olduğu gibi yine iki taraflı sınavdır. Bir taraf niyetinden sorumludur ve nasıl yansıtıyorsa onu yaşayacaktır. Nitekim genelde de mutsuz olurlar ve hep şikayetleri vardır. Zaten bu hazımsızlık, kıskançlık, diğer kişiyi üzmek veya kendini kötü hissetmesini sağlamak ona nasıl bir haz veriyorsa, hayat da aynı haz ile ona geri dönecektir ;) 
Karşı taraf da için ise, özgüven, güçlü ve kendinden emin dik duruşun sınavıdır. Eğer onun taktirine muhtaç hissediyor ve güzel bir şey duymadı diye üzülüyorsa o zaman kendine daha fazla güvenmeyi öğrenmesi gerekiyordur. Ayrıca bunun neden yaşandığını sorgulayıp analiz etmeyi de öğrenmelidir. 
Hayatımıza giren çıkan herkesin bir görevi vardır. Herkes birbirine karşılıklı olarak öğretir ve öğrenir. Yani bize BEN OLmayı öğreten herkese şükürler OLsun. 

Bu Dünya denilen okulda herkes kendinden sorumludur. 
Her ruh çıkışını kendi bilinç düzeyine ve kendi çabasına bağlı olarak yapar ya da yapamaz..
Her yükselen ruh ise BİZ'i oluşturur ve BİR'e doğru keyifli Işıl Işıl bir yolculuk başlar.. 

Bütünün en yüksek hayrına ŞİFA ve IŞIK OLması niyetiyle ve Tüm Sevgimle..
Ve de öyle OLdu çok şükür.. 

Alev Cedimağar




Bazı insanlar böyledir ! ;)

Bazı insanlar taktir edilmek ve sevilmek ister lakin istediklerini göremezler bu kez daha çok hırçınlaşırlar daha sert yaklaşırlar ve hem Sevgi'den hem de zaten zayıf olan Empati duygularından uzaklaşmaya başlarlar..
Oysa ki farketmezler ki kendileri de taktir edememekte, empati kurup mutluluğu paylaşamamakta ya da kimbilir kendilerinin de bilmediği bir kıskançlık döngüsüne girip kıskançlığın tüm negatifine teslim olmaktadırlar.
Ne yaparsanız ne iseniz onu çekersiniz.
Buna isterseniz kuantum deyin isterseniz ilahi adalet deyin isterseniz tekamül sınavları deyin.. ne derseniz deyin lakin siz ne iseniz onu çekersiniz.
O yüzden sürekli kendimizle yüzleşmek, kendimizi tanımak yani BEN olabilmek çok önemlidir.
Sosyal Medya üzerinde herkes sayfasında istediği şeyi paylaşmakta özgürdür.
Kimi her gün torununu paylaşır, kimi diktiği bir ağacı ya da çiçeği hergün nasıl büyüyor diye paylaşır, kimi yeni yemek tariflerini, kimi çocuğunu bebeğini vs. yani herkes ne ile mutluysa onu istediği gibi paylaşmakta özgürdür. Zaten bunu yaparken de herkes önce kendisi için yapar. Yani birileri güzel şeyler yazsın da mutlu olayım diye değil. Zaten o kişi mutludur ve paylaşıyordur.
Nitekim kendisiyle barışık, kendini bulmuş bir ruh da, öncelikle kendi içinden geçen mutluluğu da yorumlarıyla paylaşarak o kişilere destek olur, takdir ve tebrik ederek içimizdeki Işığı , Sevgiyi en doğal haliyle yansıtır.
Herşey içden gelir. Işık sahteyse böyle çok basit durumlarda bile patlar (maske düşer) IŞIK gerçek ise daha da çok parlayarak büyür..
Dolayısıyla bunlardan rahatsız olunuyorsa ya da sıkılıyorsak (!) o zaman o güzel anları bozmamak adına sessizce uzaklaşmak ve bence kendimize de niye rahatsız olduğumuzu sorup "onun mutluluğu beni niye rahatsız ediyor ? onun paylaşımı beni niye ilgilendirir? niye negatif duygular besliyorum ?" diye sormak çok önemlidir. İşte bu da hayatın içinde bir ruhsal farkındalık sınavıdır.
Eğer bir insanın paylaştığı ve o kişiyi mutlu eden şeyler sizi rahatsız ediyorsa burada paylaşanda değil sizde çözülmesi gereken bir "Düğüm" vardır.
Hele ki bunu sorgulamak yerine bir de yorumunuza tüm kinininizi ve karanlığınızı yansıtıyorsanız Eyvah !
velhasıl benim de mutluluğum çok uzun süredir herkesin ve benim büyük heyecanla beklediğim kitabım ŞİFACI 
Kitap çıkalı 20 gün olduğunda (!) ve dün instagramda bana kitap ve imza günleri ile ilgili paylaşımlarımdan sıkıldığını yazan 2 kişi oldu. Üzüldüm mü ? HAYIR , Şaşırdım mı ? HAYIR..
Üzüldüğüm tek şey, hem benim (ya da başkalarının) yazılarını okuyup ruhsal farkındalık kazanmaya çalışıp hem de böyle tepki verebilmeleri ve kendilerine yarattıkları negatif düğümler.. Tabii o da beni ilgilendirmiyor. Sonuçta ben siler geçerim ve hayatıma istediğim gibi ve "benim gibi olanlarla" keyifle devam ederim. Peki ya onlar ? Bunun cevabı da onları ilgilendiriyor. Herkes seçimlerinden ve yaptıklarından sorumlu  (Bu iki arkadaşa da BÜTÜNÜN en yüksek hayrına bana bu yazıyı yazmama vesile oldukları için ayrıca çok teşekkür ediyor ve canı yürekten ruhlarına Işık diliyorum)
Eğer böyle şeylere yani benim kitabım dahil herkesin paylaştığı mutlu şeylerden rahatsız olan varsa bu yazımı da bir farkındalık olarak kullanmalarını naçizane tavsiye ederim.
Hayatta ne ekersek onu biçeriz.
Hepimize çok mutlu paylaşımlar diliyorum.
En önemlisi de bunları BİZ olarak paylaşabilme farkındalığını...
BİZİ seviyorum.. sağolun varolun 
Alev Cedimağar

12 Nisan 2019 Cuma

Sabretmek bir Erdem DEĞİLDİR !

SABIR sonucunda fiziksel ve ruhsal negatif durumlar yaratır. 
Dolayısıyla eskilerin söylediği gibi SABIR bir Erdem değildir . (bu yüzden artık eski enerjileri eski öğretileri değiştirmemiz gerek)
Sabrettiğinizi düşündüğünüz konu her ne ise, onu anlamaya çalışın. çünkü anlamanız gerekir. 
Mesela "Dönsün, düzelsin, askerlik bitsin, şu işi halletsin diye sabrediyorum" demek yerine, 
"Orada kalmasının , böyle olmasının bir amacı var. Sağlıcakla keyifle, en yüksek hayrımıza iş hallolsun, dönsün gelsin " şeklinde konuyu akışa bırakmak, her iki tarafında enerjisini rahatlatmak ve "Yaradana Teslim" kalmak gerekir. Sonrasında ise gün saymak yerine, hayata odaklanarak kendi tekamül sürecinizi en verimli şekilde kullanmanız gerekir. Çünkü zaman her halukarda geçecektir. Önemli olan geçen zamanın bir öncekinden daha verimli ve keyifli olmasıdır. Aksi taktirde hep geçmişde kalır ve AN'ı kaçırırsınız.
Ya da birisi ile ilgili " huyu suyu düzelsin" diye sabırla bekliyorum. diyorsunuz.
burada da kendinizi doldurup ruhunuzu ve bedeninizi bu sıkıntıyla hasta edersiniz.
Yapacağınız şey o kişiyi ya olduğu gibi kabul edip kişisel algılamadan ilişkiye devam etmek, ya da kendinizi ifade ederek sabrettiğiniz durum ne ise bu durumdan mutlu olmadığınızı söylemektir. Anlar veya anlamaz herkes kendinden sorumludur. burada önemli olan nokta size ne kadar uyduğu ve mutlu ettiği noktasını cesurca analiz edip Sevgi - Akıl - Mantık üçgeninde karar verebilmenizdir..
ya da bu yoksulluğa sabrediyorum demek yerine eyleme geçip bereketi bolluğu kabul edip çalışmak gibi..
Velhasıl bu gün itibariyle artık sabrettiğinizi düşündüğünüz konuları sorgulayarak enerjiyi serbest bırakıp "anlayarak" kabule geçiyor ve hayatın içinde en yüksek farkındalıkla, keyifle, sağlıcakla , Işıkla ve sevgiyle yürümeye devam ediyoruz.
Biliyoruz ki herşey değiişiyor ve biz de değişiyoruz. Artık bize hizmet etmeyen, mutlu etmeyen herşeyi değiştirerek DEĞİŞİMİ sevgiyle kabul ediyoruz.
Ve de öyle OLdu çok şükür 🙏
Alev Cedimağar

11 Nisan 2019 Perşembe

DENİZLİ İMZA GÜNÜ 13 Nisan Cumartesi

💕 D E N İ Z L İ 💕
13 Nisan Cumartesi günü saat 14:00'de  söyleyişi/Sohbet ile başlayarak sizlerle buluşuyoruz  👐

#alevcedimagar #dogannovus #remzikitapevi #D&R #bilgi #Işık #Sevgi #paranormal #rüyalar #ruhsalyükseliş #enerji  #ruhsalenerji #uzaylılar #sayılar #Aşk #Şifa #Şifacı #kitap #önyargılar #dua #olumlama #tikla24 #Niyet #Ritüeller #Şifacılık #spiritüelcinsellik
#ölümötesi #periler #nezihkitapevi #kitapyurducom



8 Nisan 2019 Pazartesi

BEN..


BİLGİ kendimizi hatırlamamız için tek rehberdir. Sonra ise Bilginin Işık mı Karanlık mı Olduğunun onayını ise RUH yapar yapar. Ruh içsel ses dediğimiz derin hisler ile BEN'i hatırlatır ve yönlendirir.
Eğer İçiniz rahat ve huzurluysa bilgi doğrudur takip edilmesi ve mutlaka hatırlanarak uygulanması gerekir.
Sonra en önemli adım OTOKONTROL’dür. Bu Bilgi'yi uygulamak için Düşünceleri ve konuşmaları kontrol etme ve dönüştürme sürecidir. Sonra ise DENGE gelir. Hem Dünyevi Hem Ruhsal farkındalığı Dengeleyerek yaşamak önemlidir. Sonrasında ise DEĞİŞİM başlar ve bu farkındalıkla kabule geçilip Yaradana Teslimiyet gelir.
Hepsi sonunda, Tüm güzellikleri , Tüm Pozitif Düşünceleri, Hayalleri, Mucizeleri , Sevgiyi, Aşkı, Bereketin sonsuz kaynağına götürür. Buna da IŞIK denir.


Alev Cedimağar



3 Nisan 2019 Çarşamba

Yeni Ay, Yeni Dönem, Yeni BAŞLANGIÇLAR ve bariz değişen RÜYALAR..


YENİ BAŞLANGIÇLARA SON SÜRAT DEVAM EDİYORUZ…

2017 Yılında sürekli hem ruhsal hem de dünyevi anlamda yeni güzel tohumlar (planlar, düşünceler, hareketler vs.) ekin 2018 yılı itibariyle çok hızlı bir hasat dönemine giriyoruz demiştim. Sürekli hatırlattığım başka bir konu da “Maskeler düşmeye başlıyor dikkatli olun” uyarımdı.
2018 yılında da CESUR davranıp atağa geçenler için hiç aklında olmayan girişimler, değişimler başladı. Bununla birlikte tohum ekme süreci de devam etti. Hem özel hayatımızda hem de dünya yaşantımızda gerek toplumsal gerekse global çok farklı olayların nasıl göründüğü gibi olmadığını izledik ve yaşadık.
2019 yılında ise sene başından beri bu senenin CESARET ve ÖZGÜVEN yılı olduğunu, herkesin kendine göre bu noktalardan sınanacağını özellikle belirtiyorum. Tabii “Maskelerin düşmesi” ise artık her yönden hızlandığının farkındasınızdır.  İyi (ışık, dürüst, vicdanlı vs.) zannettiklerimizin iyi olmadığını, göründüğünden çok farklı olduğunu öğrenmek hepimizi yine farklı olaylarla şaşırtıp,  gözümüzün açılmasında bize olumlu olarak hizmet ederek önemli dersler vermeye devam ediyor.
Hayatta her zaman küçük ip uçları bizim zaman kaybetmeden büyük adımlar atmamızı sağlar.
Bunlar nedir ?
1.       Sizi korkutarak inandırmaya çalışanlardan uzak durmak.
2.       Sizi kendisine bağlamak  için kendini olduğundan farklı gösteren kişilerden uzak durmak.  Bunu fark etmek için de önce akıl-mantık-kalp (his) üçgeninde dengeli izlemeyi bilmek.
3.       Kendisine sürekli farklı sıfatlar yükleyerek (üst boyuttan geldim –mesela 7.boyuttayım- ben aslında önceki hayatımda Meryem ana, isa, Mevlana, şems, ramses, galaktik komutan vs.) kendisini özel bir yerlerde gören ve kendine mürit (modern anlamda takipçi de diyebiliriz ;) )  bulmaya çalışanları hemen bu ilk adımda fark edip uzak durmak. (mesela  birisi “yüksek bilincim ben şöyleyim” dediğinde hadi sana iyi günler diyorum ve ne yazarsa yazsın ya da söylesin sonraki cümlesini dinlemeye ya da okumaya bile gerek görmüyorum ;) Niye ? Çünkü kendini bilen kendini anlatmaz buna gerek görmez. Bilir ki her ne olursa olsun insan bedeninde bu dünya’da tekamülünü Bütünün en yüksek hayrına tamamlamalıdır. . Yaptıklarıyla ve yazdıklarıyla kendini ifade eder ve yaşantısıyla da destekler)
4.       Kendisine güvenmeyen hayatı düzgün gitmeyen bir insana güvenmek yerine (bunu anlayıp fark edebilmek önemli)  daima önce kendimize güvenmek.  
5.       İçinde ÇOK olan her şeye karşı DENGELİ durmak. Mesela aşırı samimi, aşırı özel hayatınızın içinde, her şeyi normalinden fazla abartan, bilmediğini biliyor, yapmadığını yapıyor gibi söyleyenleri ayırt edebilmek (farkındalık) gibi..
Bu maddeleri çoğaltabiliriz sonuçta herkes kendi farkındalığını kendi özgür iradesiyle kendi bilincine göre yaşayıp karar verir.

Lakin bunları da kendi açımızdan analiz edip öğrenmemiz çok önemli. Çünkü maskeler düşüyor deyip duruyoruz lakin halen maskenin dışı ile içini birbirinden ayırt edemiyorsanız o zaman maskenin düştüğünü bile fark etmezsiniz.

Fark edenler ve öğrenenler için yeni BAŞLANGIÇLAR tüm hızıyla devam ediyor. Fark edemeyenler için ise fark edeceği zamanı bekleyerek “niye benim hayatımda bir değişiklik olmuyor?” ya da “Niye bunlar benim başıma geliyor” cümleleri sık duyulmaya devam edecektir.

2019 yılı işte bu açılardan CESARET ve ÖZGÜVEN yılı olarak bize muhteşem hizmet ediyor.

Sene başı itibariyle enerjilerin kuvvetlendiğini sürekli yazıyorum. Zaten sizlerde eminim anlıyorsunuzdur. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak bunu kabul etmemiz çok önemli. O yüzden değiştirmemiz gereken ne varsa değiştirmemiz ve yeni Başlangıçlara doğru hızla yürümemiz çok önemli.

Bu yazıya aslında yine değişen enerjileri anlatmak için başlamıştım konu nereden nerelere geldi. Lakin hepsi de birbiriyle bağlantılı. O yüzden vardır bir hayrı ve hatırlama sebebi diyerek şu anki durumlara geçelim.

Yine farkındaysanız siz oturmak isteseniz de sizi oturtmayan sürekli hareket halinde tutan bir enerji yani durumlar içindeyiz. Tam diyorsunuz “Tamam onu da hallettim artık iş kalmadı” bir bakıyorsunuz hop diye başka bir şey çıkmış. Üstelik tüm bu işlerde yenilemeye veya değiştirmeye yönelik olaylar. Yani BAŞLANGIÇ’lar. Mesela “Bu evin tadilata ihtiyacı yok” diyorsunuz hop diye bir tadilat çıkıyor. Ya da “Bu evin tadilata ihtiyacı var ama boşver şimdi başıma iş çıkarmayayım” diyorsunuz hop diye ev de bir olay oluyor bakıyorsunuz siz komple tadilatın içine girmişsiniz. İşte bu örnekten yola çıkarak şu an ilişkiler, iş, dahil pek çok şey böyle ilerliyor. Boşverdiklerimiz ve ötelediklerimiz önümüze teker teker çıkıyor ve bize “hadi kalk “ diyor değil mi ?

Tabii en güzel yanı ise çok güzel sürprizler yaşamaya başlamamız.  Kutlamaların, Aşkın, Bereketin bol olduğu bir dönemdeyiz. Lakin sene başından beri devam eden sağlığımız ile ilgili koşturmalar da Mayıs ayı’na kadar devam edebilir. Nitekim hepimiz pek çok sağlık sınavından geçtik. Bunun da amacı ihmal ettiğimiz bedenimize, bize uzun yıllar hizmet etmesi için ilgi göstermeyi öğrenmek, “onarmak”  en önemlisi de tanımakdı.

Bu dönem dediğim dedik çaldığım düdük tutumunuz varsa yani kısaca inatçıysanız bu yönünüzü törpülemenizi ve herkesin bir doğrusu olduğunu kabul etmenizi tavsiye ederim çünkü dönüşler sert olabilir, üzülebilir veya büyük yanılgılara düşebilirsiniz. (bu da bir tecrübe) Çünkü enerjiler yine mide’den özgüven merkezinden giriyor. Artık “ben böyle düşünüyorum istersen böyle yapabilirsin sen bilirsin” demeyi öğrenme zamanı ve herkesin özgür iradesiyle karar vermesine,, hem karşımızdakinin hem de kendi enerji alanımızı genişletip serbest akmasına izin vermeyi öğrenmeliyiz. Tabii madalyonun diğer tarafı da şu “Ben ne yapmak istediğimi biliyorum ve böyle olmasını istiyorum” demeyi öğretme sınavları ;)

Fiziksel olarak kemik ağrıları, mide ağrıları (zaten bu sene başından beri var ve bu senenin temel noktası) yoğun yaşanabilir. Kronik bir rahatsızlığınız yoksa yazdıklarımı uygulamaya başladığınızda azaldığını ve bittiğini fark edebilirsiniz. Kendinizi bir gözden geçirmenizi tavsiye ederim. Böbreklerinizde bir sorun yaşayabilirsiniz (özellikle çok  öfkeli bir yapınız varsa bu dönem “kendine gel” uyarısını oradan alabilirsiniz) Bağırsaklarda kabızlık yaşayabilirsiniz (bunu da en çok maddiyata çok düşkün ya da maddi konuları sorun haline getirip bereketini kendi elleriyle kapatanlarda görebiliriz. Bu da “dengelen” ve “kendine güven harekete geç” diyen bir mesaj. Bu mesaj da “Yaradana Teslim” inancının sınavı da var ;) )  

Ruhsal olarak şu sıralar aşırı uyumaya meğilli olabilirsiniz. Beyniniz yorgun bedeniniz yorgun hissedebilirsiniz. Daha önce sürekli yazdığım gibi. Uyumlamalar en rahat uykuda olur. O yüzden böyle durumlar yaşadığınızda kendinizle savaşmayın yatın uyuyun (tabii bu durumu depresyon ile karıştırmayın o başka bir şey) Zaten bu uyku süreçleri de genelde kemik ağrıları yani uyumlanma geçişlerinde böyle olur.  Üzerinizde bir sakinlik bununla birlikte ruhunuzda sebebini bilmediğiniz bir sevinç yaşayabilirsiniz (ruhunuz her şeyi bilir o yüzden anlam veremesenizde bu sevinç duygusunu sevinerek destekleyin nasıl olsa somut olarak da karşınıza çıkacaktır siz de destekleyerek çıkışını hızlandırırsınız)
Bunlar neden oluyor ? Çünkü bedenimiz de bu uyumlanmalarla gençleşiyor. Farklı bir insan formuna doğru gidiyoruz. Bu yazdıklarım şu an anlaşılmasa da özellikle 2012 itibariyle doğan çocuklar bunun analizini gelecekte en rahat yapabilecek bilinçler olacak.

Rüyalarınızda komple bir değişim yaşayabilirsiniz. Dünya’dan ayrılan sevdiklerinizin ruhlarıyla daha sıkı temas içinde olduğunuzu hissedebilirsiniz. (aramızdaki  perde kendi bilinç düzeyimizle paralel olarak inceliyor ve dolayısıyla algılarımız kuvvetleniyor) Ya da  daha mistik daha anlaşılmaz. Daha ben neredeydim öyle ?  sanki dünya’da değildim de başka bir yerdi ? diyeceğiniz rüyalar görebilirsiniz. 

Bu arada eğer rüyanızda “sevmediğiniz” bir insanı (ruhu) sürekli görüyorsanız o zaman  ona “hayatıma girdiğin için, oynadığın olumsuz rolle beni kendime öğrettiğin için teşekkür ederim.” Şeklinde bilinçli olarak onun size kattıklarını düşünüp Işık ve Sevgi göndermenizi tavsiye ederim. Çünkü “sana neden onları yaptığımı anladın mı ? halen mi anlamadın ?” gibi bir nedenle size rüyalarla geliyor olabilir.

Her enerji uyulmamaları yani değişen enerjiler ve etkiler bizi bir tık yukarı çıkarıyor. Kademe kademe .. O yüzden kemiklere sonra uzun bir süre sonra yine kemiklere bir dokunuş başlıyor. Yani tekrar gibi görünen her şey aslında bir öncekinden farklı bir etkiye sahip.

Velhasıl,

Hepimizin yeni BAŞLANGIÇLARI muhteşem OLsun..
Ruhsal yükselişimizi toplumsal olarak BİRLİK ve BERABERLİK duygularıyla Bütünün en yüksek hayrına SEVGİYLE yaşayalım. Kişisel Işığımız birleşip BİR’e hizmet etsin..

Ve de öyle OLdu çok şükür

Alev Cedimağar