30 Haziran 2017 Cuma

Denge'ye de geliriz, Denge'ye getirmeyi de biliriz ;)

Pozitif olmak demek, Size karşı gelişen olumsuz durumlara karşı tepkisiz kalmak demek değil, bilinç düzeyimize uygun ve pozitif bir şekilde kendimizi ifade etmemiz demektir.
Bunu anlayabilmek de karşımızdaki kişinin bilinç düzeyine bağlıdır.

“Hem kendimizle yüzleşip Dengelenmeyi, Hem de Gerekiyorsa Dengeye getirmeyi de iyi biliriz.”

Karşımızda ki kişi anlayabilirse kendi hayrına öğrenip, kendine gelip silkelenerek, keyifli yollara geçiş yapar ve hayatına devam eder.
Anlamıyorsa yine kendi hayrına bir sürü farklı sınavlarla tekamül sürecine “Olumsuz” düğümler ekler. Bu düğümleri temizlemek için önce kendisiyle “Dürüst” olarak yüzleşmesi gerektiğini öğrenmelidir. Her düğüm ruhsal yükseliş basamaklarının birer kilidi ve her farkındalık ise birer anahtardır.

Velhasıl,
Bizler şaşkın Sevgi Pıtırcıkları değil,
Sadece Herşeyin farkında, Evrensel Bakış Açısıyla Herşeyi Sevgi Bütünlüğünde gören ve de daima DENGE'de Işık Ruhlarız.
Karşılaşmalar tesadüf değildir ve her ilişki veya iletişimin bir nedeni vardır. Yani karşılıklı öğrenme ve öğretme sürecinin de kendi içinde dengeli bir döngüsü vardır.
Bundan dolayı da Kalması gereken kalır, gitmesi gereken gider.
Yol arkadaşlarımız değişse de hepimiz uzun veya kısa, aynı veya farklı BİR’e doğru yürürüz.
Yol IŞIK ve SEVGİ yoludur ve bu yolun taşları Farkındalık, Sevgi, Empati, Vicdan, Denge, Güç, Cesaret, Şükür, Kontrol, Dürüstlük, Güven, Samimiyet, Şefkat ve Bilgi ile kaplıdır..

Yüce Yaradan Herkesin Ruhunu ve dolayısıyla da Beynini aydınlatsın 🙏

Ve de öyle OLdu çok şükür..🙏


Alev Cedimağar


Ruhsal Denge ve Farkındalık Rehberi

28 Haziran 2017 Çarşamba

Provakasyonlara gelmeyin..

Genç Ruhlar ve Yaşlı Ruhlar ile ilgili bir yazı yazmıştım hatırlarsanız.
Kısaca Genç Ruhlar Dünya Boyutuna ilk kez ya da çok az gelenler ve Kişisel gelişimleri dahil mevcut herşeyi tüm kavramları yeni öğrenmeye başlayanlar, Yaşlı Ruhlar ise pek çok defa gelerek ruhsal tekamülünde ileri boyutta olanlardır. Bunun fiziki bedenle ilgisi yoktur.
Biraz önce Ana sayfama bakıp güncel olayları ve bununla ilgili paylaşımları görünce " Genç Ruhlar Dünya da öğrenirken bize de öğretmeye devam ediyorlar. Sonuçta bu karşılıklı bir tekamül süreci. Eğer sen herşeyin farkında yaşlı bir ruhsan bu kez de daha önce öğrendiklerini sınıyorlar. " diye düşünmeye başladım.
Sonuçta hepimiz birbirimizin öğretmeniyiz :)
Lakin Kişisel gelişimin toplumsal etkileri de çok önemli.
Ne yapacağız ?
BİRLİK OLmak için öğretmeye devam etmeliyiz.
Bize Taş atana gül atarak ona da gül atmayı ve "bu kadar kötü şey yapıyorum niye bana halen Gül atıyor" demeyi şefkatle öğretmemiz ve karşımızdakini bir düşündürtmemiz lazım. Tabii biz de gül atmayı öğrenmeliyiz :)
Bu Topraklar üzerinde BİRLİKTE yaşadığımızı ve BİRLİK OLmamız gerektiğini de sabırla, inançla, anlatmalıyız.
Yoksa "Karanlığın" istediği olur ve Ayrışıp yok oluruz. O yüzden IŞIK'dan ayrılmadan Işığımızı kuvvetlendirerek kendimizden emin, güçlü kararlı ve inançlı BİRLİK, BERABERLİK, BARIŞ, ve HUZUR için SEVGİYLE yürümemiz gerek..
Velhasıl,
KONTROL (Otokontrol), DENGE, FARKINDALIK, GÜÇ ve YARATICILIK özelliklerimizi öne çıkarmalı ve kullanmalıyız.
Lütfen Provakasyonlara gelmeyin arkadaşlar <3

AlevCe

19 Haziran 2017 Pazartesi

Midenizi rahatlatın :)

Sonu Bayram ile biten yine Umut, Şifa, Bereket, Mucize dualarımızla birlikte bir haftaya başladık çok şükür.

Malum Yeryüzünün hareketlenmesi ile de sanırım artık korka korka KORKMAMAYI da öğrendik ;) Çünkü korkunun bir anlamı yok. OLan oluyor o yüzden tedbir almak ve her zaman Dua'da kalmak çok önemli. Çünkü Dua tüm olumsuz enerjiyi, negatifi zayıflatır, uzaklaştırır. O yüzden Atalarımız "Dünya Duaların yüzü suyu hürmeti dönüyor" demişler ;)

Daha önce Mide ile ilgili yazmıştım. Akışların etkileriyle ilgili..
Eğer Midenizde blokaj varsa sizi korkak, kıskanç, kendine güvensiz ve dolayısıyla da hasta eder. Bunlar varsa hepsini "Bilinçli" olarak tam tersine kendinizle konuşarak pozitife çevirmeniz mümkün. Yani kendi kendinizin şifacısı olmalısınız. Bunun için öncelikle "Farkında olmak" çok önemlidir. Sonrası ise Bunu kabul etmekten geçer. Yani "Evet korkuyorum/kıskancım/kendime güvenmiyorum/ vs." şeklinde. Duyguyu kabul etmek serbest bırakmanın en önemli adımıdır. Çünkü artık "Hayır ben öyle değilim" diye direnerek mevcut enerjiyi üzerinizde kuvvetlendirerek düğümler yaratmak yerine "Evet öyleyim" diyerek onaylayıp enerjiyi rahatlatırız. Sonraki adım ise bu duyguyla konuşmak. Mesela "Neden korkuyorum" Çünkü kendimi zayıf hissediyorum, ne yapacağımı bilmiyorum, vs." şeklinde.. Ya da "Kıskanıyorum evet çünkü kendime güvenemiyorum, ben yapamam diye düşünüyorum, iyi niyetli düşünmüyorum ve başıma hep kötü şeyler geliyor" şeklinde..

Son adım ise duyguyu dönüştürmek için "Çözüme Odaklanmaktır" Mesela "Kıskanmama gerek olmadığını biliyorum. Çünkü ben de istediğimi yapabilecek güce sahibim. ne istersem yapabilirim kendi gücüme güveniyorum. O zaman nereden başlayacağımı araştırmalıyım" gibi..

Mesela fiziksel kıskançlıklarınız varsa onun üzerine gidin ve "Ayna'ya bakınca olmak istediğiniz" kişi olun. Saçınız siyah mı ? Sarı mı olsun istiyorsunuz ? O zaman OLUN ! kime ne hesabınız var ki ? Ne isterseniz yaparsınız ! Kırmızı giymek sizin için cüretkar mı ? Ne alaka !! Giyin ! O renge siz o anlamı yüklediniz ve o anlam içinde kendinizi hapsettiniz. Kimsenin öyle algıladığı yok ki !!

“Duvarlarınızı yıktıkça yargılarınızı da kırarsınız.”
Bu duvarların varlığı sizin yargılamaya da açık olduğunuzu gösterir ;) Kırın duvarlarınızı !!!

Ya da daha fazla mı paraya ihtiyacınız var ? O zaman paraya değil sadece hayallerinize odaklanarak ne gibi ek işler yapabileceğinizi düşünün (niyetine girince aklınıza gelir. Sorun cevap gelsin ;) ) Eğer herşey tembelliğinizden kaynaklanıyorsa o zaman bunu da farkedip kabul edin ve size verdiği zararları görerek hemen harekete geçin ve bugün itibariyle ESKİ BEN BİTTİ diyerek yeni BEN'e Merhaba deyin..
Velhasıl gördüğünüz gibi hiçbir şey zor değil. Sadece İSTEMEK ile ilgili..

Bu arada konuşma, hal ve hareketlerinizde de DENGE'li olmayı öğrenerek çevrenize Değişiminizi en güzel şekilde yansıtmaya da devam edin diyorum naçizane..

Bu haftanın başlangıcı böyle geldi ;)

Hepimize Muhteşem bir Yaşam OLsun <3
Ve de öyle OLdu çok şükür 🙏


Alev Cedimağar
Ruhsal Denge ve Farkındalık Rehberi



15 Haziran 2017 Perşembe

ÇOCUKLARINIZI SOKAĞA ATIN !!

ÇOCUKLARINIZI SOKAĞA ATIN !

Başlığı böyle atmasam " Ay yine uzun yazı boşver okumasam da olur şuraya bir beğendi işaretleyeyim yeterli" diyebilirsiniz diye bu önemli konuya dikkat çekeyim dedim :)))

Halbuki uzun ya da kısa farketmez , okuyan, anlayan ve uygulayan için BİLGİ IŞIK'tır. Hayatı aydınlatır ve kolaylaştırır.

Şimdi konuya geleyim 😉

Biraz önce eve gelirken yine dikkatimi çekti sokakta çocuk yok !
Vallahi çok uzun zamandır
"Çok ses yapıyorsunuz hadi bakiym evlerinize" ya da "Ama çocuklar olmuyor böyle biraz sessiz oynayın" demeyi, Sokakta çocuk görmeyi, oyunlarına karışmayı 😀 onlarla gülmeyi, laf atmayı hatta ve hatta "Bana bir ekmek alırmısınız" demeyi özledim 😀😍

Bana Terapi için gelen Anne Babaların genelde ortak cümleleri,

-Çok zeki, dersleri de iyi ama arkadaşlarıyla ilişkilerinde çok zayıf,
-Evde tek başına oynuyor ya da arkadaş çağırıyor fakat dışarı çıkmıyor,
-Sürekli bilgisayar karşısında,
-Bize ve herşeye karşı ilgisiz
-Yalnızlığı seviyor.
-Karşı cinsle iletişim kuramıyor.

Gibi pek çok durum anlatılıyor.

İyi de bunda çocuğun bir suçu yok ki! Bunların hepsi sizin ona yansımanız ! Yani Sizden ne görüyorsa onu yapıyor ve içinde büyüterek farklı tepkiler veriyor. Mesela Karşısında sürekli elinde telefon olan anne babayı gören çocuk bunu modeller. (İçsel olarak İlgi görmediği ve sevilmediğini düşünerek de agresifleşir, yalnızlaşır.)
Veya tatil günlerinde yemek içmekten başka şey yapmayan, laf olsun adet yerini bulsun tarzı yapılan yüzeysel sosyalleşmelerde çocuk bunu anlar veya alışıp bu tarzı sahiplenir.

Ya da her görüşülen kişinin ardından o kişi hakkında çocuğun yanında olumsuz konuşmak onu insanlardan uzaklaştırır.

Sizin önce kendinizle (!) sonra da onunla ilgilenmeniz gerek.

Mesela Dışarı çıkması için onu teşvik edecek oyunlar bulmanız, onunla oynamanız ve bu oyunlara arkadaşlarını da dahil etmek için yöntem bulmanız sizin göreviniz.
Onunla dışarı çıkıp öncelikle onunla kendiniz oynayarak öğretmelisiniz.(Tabii ki görev gibi değil, gerçekten canınızdan bir parça ile birlikte olmaktan keyif alarak ve bunu ona yansıtarak)
Umarım içinizdeki çocuğu üzmemişsinizdir ve oyun oynamayı halen hatırlıyorsunuzdur 😉
Çocuklarınızı toprağa da alıştırmanız Taşları, ağaçları, kuşları yani kısaca Doğa'yı öğretmeniz gerek.
Mesela solucan bulma oyunu oynayabilirsiniz. Ya da "Hadi birlikte gizli bir tohum ekelim, onu sulayıp büyütelim bakalım sonra ne çıkacak?" gibi hem merak edeceği hem de hoşuna gidip alışkanlık yaratıp ilgilenmesini sağlayan oyunlar yaratabilirsiniz.
Veya farklı renkli doğal taşlar alarak ilgisini çekebilir, araştırmasını sağlayabilirsiniz.
Ya da,
"Ben çocukken yakartop diye bir oyun oynardım çok eğlenceliydi. Hadi çağır arkadaşlarını size de öğreteyim birlikte oynayalım" diyebilirsiniz.
Tabii onlarla oynamak emin olun sizi de canlandıracak ;)

Peki bu ne anlama geliyor ? ***Çocuklarınıza "Sevgi dolu samimi ve kaliteli " zaman ayırmak !***

Ona gerçek hayatın her yönünü öğrenmesi için fırsat verin. Hayatın içinde zorluklar olduğunu bunların onu büyüttüğünü lakin müthiş güzellikler de barındırdığını ve bunlarıda bir şekilde kendisinin bulup çıkarması gerektiğini bilsin. Şimdi öğrenirse ileride aramasına da gerek kalmaz ;)
Ayrıca Hayat, ilişkiler üzerinden akıyor. Yani sürekli kendini insanlardan soyutlayan bir tekamül çok büyük sınavlar barındırır.
İnzivaya çekilme , dağa çıkma dönemi bitti !
Ruhsal Farkındalığın ve yükselişin yolu hayatın tam ortasından geçiyor.
Velhasıl bunları çocuklarınıza lütfen en anlayabileceği şekilde öğretin ve gerekiyorsa önce siz öğrenin lütfen.
Yarın bir gün iş hayatları olacak ve birbirinden farklı bir sürü insanlarla sınanacaklar. Bunu Dengelemeyi bu şekilde ruhlarını hayatı keşfederek öğrenebilirler.
Kendini keşfeden hayatı da keşfeder.
Geleceğimizi bu pırıl pırıl IŞIK ÇOCUKLARA teslim edeceğiz ve BİRLİKTE OLarak BİRLİK OLmayı öğrenmeleri gerek.
O zaman haydi çocuklar sokağa 😍

Alev Cedimağar
Ruhsal Denge ve Farkındalık Rehberi

14 Haziran 2017 Çarşamba

TOPRAĞI ŞİFALANDIRMAK YAZIMA EK OLARAK



Eğer yeryüzünde (ülkemizde) bu yaşanılanlar bir müdahale (haarp projesi) ise o zaman şifalandırmayı yaparken gözünüzde şöyle bir canlandırma yapın :
Kendi çıkar ve menfaatleri için bu tarz olumsuz enerjiler ile tüm insanlığı etkileyen ve Işığı sevgiyi, yani olumlu enerjiyi Dünyanın en yüksek hayrına kullanmak yerine, Olumsuza (karanlığa) hizmet eden kim varsa yaydıkları negatif enerji kendine dönsün diyerek gözünüzde bunu canlandırın ve avuç içlerinizle ileri doğru iterek gönderenlere geri itin. Sonra da arkasından bir Işık göndererek onları da aydınlatın. Yani olumsuz enerjiyi çıktığı kaynağa geri döndürüp orada da Işığa çevirip dönüştürme çalışması. (Hem olumsuz enerjileri etrafa yayılmasın hem de kendileri de bir Işığa çekilsin ve tabiri caizse bir aydınlanma yaşayıp vicdana gelsinler diye ) Ve sonra Dünya'yı gözünüzün önüne getirerek Bembeyaz bir ışık içinde hayal edin ve tüm şifa sözlerinizi söyleyin. Dünya'yı altın topu gibi de düşünebilir her yeri altından meydana gelmiş gibi de düşünebilirsiniz. Altın yani saf enerji anlamına gelir.
Sonra çalışmayı yine "Yeryüzüne, Gökyüzüne, Tüm insanlığın ve dünyanın en yüksek hayrına Sevgiyle , Işık ile Şifa OLdu çok şükür" diye bitirebilirsiniz. Ya da içsel olarak eklemek istediklerinize de yapabilirsiniz. içinizden nasıl geliyorsa.. Çünkü içten gelen herşey enerjinin en kuvvetli aktığı AN'dır ;)
Bu çalışmayı her şeye uygulayabilirsiniz.
Ve de Şifa OLdu çok şükür <3

AlevCe



TOPRAĞI ŞİFALANDIRMAK


Bildiğiniz gibi yine yeryüzünde bir Değişim var. Toprak hareketli. Bunun etkileri dışardan müdahale mi (Haarp) yoksa doğal bir etkileşim mi "henüz" bilmiyoruz. Bildiğimiz tek şey artarak devam eden bir enerji inişi ve çıkışı sirkülasyonu içinde olduğumuz..
Mevcut olan olumsuzlukları "bazen" engelleyemeyiz çünkü tekamül sürecinde olması gerekendir. Lakin enerjisini dualarla, şifalandırma ve iyi niyetli düşünceler ile yumuşatıp olumsuz etkisini zayıflatabiliriz.
O yüzden tüm güzel dilekler, dualar, davranışlar, konuşmalar birer Şifadır.
Bunu hem kendi hem de tüm insanlığın en yüksek hayrına sevgiyle yaparken özellikle bu günlerde Toprağa da özel olarak odaklanmamız çok iyi olur.

Peki Toprağı "Bilinçli" olarak ve direkt odaklanarak nasıl Şifalandıracağız ?
Ellerinizi (avuç içlerinizi) önce birbirine sürtüp sonra avuç içleri yere doğru tutarak tüm iyi niyet ve dualarımızla toprağı şifalandıralım. Yani bizdeki saf enerji ve Işığı dua ve niyetlerimizle aktaralım toprağı (yeryüzünü) rahatlatalım. Bu arada kendimizi de gökyüzünden üzerimize akan bir Işık kanalında görelim. Yani Kaynak'dan alıyoruz ve tüm iyi niyetimiz ve duamızla kuvvetlendirerek Toprağa veriyoruz.
Bu Işık , Şifa, Sevgi döngüsüdür.
Gözümüzde, Beynimizde ve Ruhumuzda hissederek, görerek, tüm duyularımızla, Dünya'yı Sevgiyle, Huzurla, Barış, BİRLİK, Bereket, Sağlık, Mucizeler, sevinç çığlıkları ve Aşk ile ışıl ışıl parlayan bir ışık topu gibi inci gibi hayal edip canlandıralım ve o Işık tüm evrenlere yayılsın diyelim.. Ve de öyle OLdu çok şükür diyerek bitirelim..
Hep yazıyorum DUA'nın zamanı olmaz. Herşey bir enerji bütünüdür. O yüzden kendinizi ne zaman rahat ve hazır hissederseniz o zaman tüm ruhunuzla hissederek yapın yeterli. Zaten tüm Dualar zamansızlık içinde aynı IŞIK Enerji kanalında toplanır..
Ve de öyle OLdu çok Şükür <3
Alev Cedimağar
Ruhsal Denge ve Farkındalık Rehberi

13 Haziran 2017 Salı

Yanlış anlamalar, fevri davranışlar ve sonuç: Herkesin yaptığı kendine döner..

Dün ki yazımda Ayakkabı mağazasında çalışan çocuğun lafımı yanlış anlamasını ve buna rağmen nazikce kendisini ifade etmesini ve sonuç olarak da yanlış anlamanın yerini nasıl kahkahaların aldığını yazmıştım. Eminim bu iyi niyetle ve sakince kendini ifade eden çocuğun her işi rast gider..
Bu akşamki yazım da bunun tam tersi yaşadığım bir olay ile ilgili ;)

******Yanlış anlamalar, fevri davranışlar ve sonuç: Herkesin yaptığı kendine döner..*****


Fi tarihinde bir doktor arkadaşımla Kırşehir, Nevşehir, Konya vs turuna çıktık.
Gece otobüsle giderken bir yerde mola verildi biz de indik ve buz gibi bir Aralık ayı..
Tuvalette malum kadın dayanışması şeklinde önce o girdi ben onun çantasını tuttum bekledim, sonra ben girdim o benim çantamı tuttu derken ben çantamı aldım açtım ve içinden kolonyam ile kağıt mendilimi alacağım. (O zamanlar böyle ıslak mendil falan yok. Varsa da yaygın değil) Tam bu sırada arkadaş bana “Elini yıka!” şeklinde sert bir ültümatom verdi ! Bir şaşırdım lakin önemsemeyerek “Su soğuk yıkamayacağım” dedim. Tam elimi mendille siliyordum ki güm diye dizimden aşağıya tam kemiğime bir tekme yedim ! “Bana Salak diyemezsin sen ! “ dedi ! Ay anlayamadım ne olduğunu birde nasıl canım acıdı öyle böyle değil ! O şaşkınlıkla Hem ayağımı ovuyorum hem de “Ne salağı ? Ben sana su soğuk dedim nereden çıktı bu şimdi?” dedim.
Yüzüme dik dik baktı “Hee ben salak diyorsun anladım pardon” dedi arkasını döndü çıktı gitti !!

O an cidden kanım çekildi. Buz gibi oldum. Olaya inanamadım. Bir kere öyle kelimeler kullanmak Hiç tarzım değil ki sen beni çok iyi tanıyorsun ! Hadi oldu da söyledim diyelim. Niye bana “Alev bu lafın hoş değildi” şeklinde kendini ifade etmek yerine tekme atıyorsun ?!

Benim de huyum işte ; Biri “Bitti” noktasına geldi mi gökten Allah inse bitmiştir bir daha geri dönüşüm asla olmaz ! Çünkü İnsanları çok severim canımı veririm çok hoşgörülüyümdür, Dostluğa çok önem veririm ve dostluğum bitmesin diye olumsuz olan her şeyi görmemezlikten anlamamızlıktan gelirim hatta “Bu kız aptal değil her şeyin farkında anlıyor biliyor üstüne gitmeyeyim bir kendime gelip dengeleneyim” diye düşünebilmesi için küçük tüyolar da veriririm. Sonrasında izlerim..

Dolayısıyla daha önce yaşadığımız bir kaç olayın üstüne bu olay da gelince beni bayağa bir salladı ve düşündürdü.

Neyse,

Konya dönüşü yine bir mola verdik indik ve nasıl olduysa bu arkadaş yürürken tuhaf bir şekilde ayağını burktu. Kendi de anlamadı ne olduğunu lakin ayak dizine kadar şişti morardı çizmeyi çıkarmak zorunda kaldı,O derece yani ! Ben yanından kalkıp başka yere oturarak 2’li koltuğa uzanmasını sağladım ayağının altına yastık koydum falan sonra dikkatimi çekti. Dizine kadar şişen ayak bana tekme attığı ayağı !… Hiç sesimi çıkarmadım ve öylece İstanbul’a geldik..

İstanbul’a döndükten sonra beni aradığında 20 günlük rapor aldığını ve aksilikler üstüne aksilikler geldiğini anlatıp kapatmıştı. Bir süre sonra da arkadaşlığımızı sessizce bitirerek kendi yollarımıza devam ettik. Tabii bu olayda kendisi ne öğrendi ? Bir ders çıkardı mı bilemem.. Şahsen ben kendi adıma Hoşgörü, Tolerans ve iyi niyetde de DENGE’de kalmak gerektiğini ve her ne olursa olsun içinde aşırılık olan her şeyin dengeyi bozduğunu çok güzel fark edip öğrendim. Hayatımıza giren ya da hayatımızda ki insanlarla illa ömür boyu birlikte olamayacağımızı, Gitmesi gerekenin gittiğini, kalması gerekenin kaldığını ve bunun bir tekamül sirkülasyonu olduğunu öğrendim. Dolayısıyla da bu yol arkadaşlıklarında birbirimize çok şey öğrettiğimizi…

İşte bu yüzden doğru ya da yanlış anladım fark etmez o an için anladığın her ne ise eğer hoşuna gitmediyse kendini olumlu ve sakin ifade etmek, Sevilirken sevildiğinin kıymetini bilmek çok önemli. Kurnazlık, kibir, çıkar veya agresif davranışlarla o AN için kazandım zannedilse de sonrasında onun mutlaka kendine döneceğini bilmek bir farkındalıktır.

Bu farkındalıklar hem vicdan rahatlığıyla gece mışıl mışıl uyumamızı sağlar hem de daima yolumuza sevgiyle Işık tutar ;)

Velhasıl bu da bugünün kıssadan hissesi olsun ;)

Alev Cedimağar
Ruhsal Denge ve Farkındalık Rehberi..

12 Haziran 2017 Pazartesi

Bugün yine AlevCe yaşananlar ;)

Bugün işlerimi hallederken AN'ın keyfini de çıkarmanın ve hayata gülümseyerek bakarken hayattan da aynı karşılığı alabilmenin mutluluğu.. ;)

Bir Cafe'de çay molası verip dinlenirken bir baktım bir grup çocuk bana doğru geliyor. Sonra aniden yön değiştirdiler ve yan masa da oturan bir hanımın yanına gittiler :D Hepsi birden sardı kadının etrafını biri mendil diyor biri kalem diyor derken kadın ciddi sinirlendi :D Ben de acaba ne yapacak diye izlemedeyim :D Şöyle bir dikildi ve sert bir duruşla çocuklara;
"Söyleyin Annenize size kardeş yapmasın" dedi
ve benim kahkahalarla koptuğum An oldu ! Kibar kadın bu kadar kızabiliyor 😂😂😂 k kibar k😂😂😂😂
Derken bir süre sonra telefonuma mesajlarıma bakarken facebook yorumlarında bir arkadaşımın uzaylılar ve deprem ile ilgili çok espirili ve çok komik yorumunu görünce bir kez daha koptum ve artık zor toparlanırım moduna girdim :)))))

Sonra bir mağazada vitrinde bir ayakkabı beğendim içeri girdim. Görevli çocuğa vitrindeki ayakkabıyı tarif ettim denemek istiyorum dedim.. Anladım dedi bana ilgisi olmayan ayakkabılar çıkardı. Ben de "gelin göstereyim" diye mağazanın dışına vitrine çıkardım gösterdim. "Tamam" dedi sonra yine alakasız ayakkabılar çıkardı :D Sonra ben yine tarif ettim derken en sonunda ;
"Ayol şu ayakkabı" dedim :D Lakin çocuk bir bozuldu :D bana demesin mi ;
"Hanımefendi AYI demenize gerek yoktu ! "
Ne Ayısı kim demiş şeklinde bana bir kal geldi :D :D Sonra anladım "Ayı demedim hiç dermiyim AYOL dedim" deyince bu sefer çocukla ikimiz kahkahalarla gülmeye başladık :D :D :D

Eve gitmeden önce bir de sahili dolaşım dedim ve gezerken yanımdan geçen çiftin "Buraya yazın da gelelim" lafını duyunca kendi kendime "Herkes Nisan modunda yaşıyor YAZ gelemedi bir türlü diyerek gülümsedim :D Bu arada Beşiktaş'da seyyar arabaların bir tarafını Mısır'a bir tarafını Kestane'ye ayırıp dolayısıyla da mevsimi 2'ye bölen satıcıları görünce yine gülümsedim. Ne yapsınlar onlarda mevsim iniş çıkışlarına her ikisini aynı anda satarak uymuşlar Çok zekice ;)

Velhasıl yine hayatın içinde yine izleyerek ve Haz alarak tüm işlerimi keyifle bitirip evime geldim çok şükür..

Yaşarken izlemek, izlerken eğlenmek Bizim yaşam merkezimizi kuvvetlendirerek yaşam enerjimizi yükseltir ve ruhsal farkındalığımızı arttırır ;) Böyle AN'lar hepimizin ne kadar muhteşem varlıklar olduğumuzu ve hepimizin birbirinden özel olduğunu en iyi anlama zamanlarıdır. Hepimiz rolümüzü oynarız tabi hangi rolü seçtiğimiz ve nasıl geliştireceğimiz yine bize bağlı ;) Sonuçta herşey BEN'de başlar ve BEN'de biter ;)

(Tabii gerçek hayatı yakalamak için gözünüz sürekli telefonda olmamalı :D )

Hepimize çok keyifli AN'lar diliyorum <3


AlevCe