Bugün Manav’da alışveriş yaparken Kasa’ya geldiğimde önümde yaşlı bir teyze vardı. Ödemesini yapıp poşetini aldı çıktı. Sonra tam benim poşetler hazırlanırken Kasa’da ki kız “aaa teyzeye seslenin bastonunu unuttu” diye bir çığlık attı..
Manav’da çalışan bir çocuk hemen arkasından koştu falan derken Teyze gayet rahat yürüyerek geldi. Tam bastonunu alırken ben yine malum dayanamadım :))
“Teyzeciğim bastonsuz çok güzel yürüyorsun baksana yokluğunu bile fark etmedin. Bence kullanma hem bacakların da kuvvetlenir” dedim.
Teyze bana çok tatlı baktı, başını sallayıp gülümsedi ve bastonunu alıp yine eski haline dönüp “kullanarak” yürümeye başladı..
Bu Teyzenin belki de farklı nedenlerden dolayı kullanması gerek bilemem lakin bu durum yine bana çok şey düşündürdü..
Hayatın içinde de bazen ihtiyacımız olmadığı halde sadece kendimize güvenmediğimiz için birilerini, bir duyguyu (genelde kurban rolünü) sürekli baston olarak kullanırız. İsteriz ki birileri bizim bu halimize bakıp hep bize yardım etsin ve destek olsun. Halbuki kendimize güvensek ve kimseye eyvallah etmeden tüm doğrularımızı ve yanlışlarımızı kabul ederek yaşasak aslında beklediğimiz “Emanet Güvencelerden” daha güçlü ve sonsuz olduğumuzu da anlayacağız. Zaten Dünya bilincine göre etiketlendiğimiz tüm hareketlerimizi yani “Doğrularımla ve Yanlışlarımla, Hatalarımla kendimi seviyorum ve her şeyi yaşayarak öğreniyorum” dediğinizde kibir, gurur, acizlik, gibi olumsuz duyguları da kendinizden serbest bırakırsınız ;)
Birilerinden sürekli medet ummak yerine hayatımızı kontrol ederek tüm cesaretimizle sahip çıkmayı ve önce kendimizle yürümeyi öğrendiğimizde Tekamülün de en önemli basamaklarından birini çıkmış olacağız.. Kendi Gücümüze sahip çıktığımızda zaten yaydığımız enerji ile hayat da hiç olmadık kişi ve olaylarla destek çıkmaya başlıyor ;)
Velhasıl hepimize en yüksek farkındalıkla bastonsuz günler diliyorum..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.