Şu
sıralar kulağıma en çok takılan sözlerden biri ;
"Aman
ne lazım ben sebep olmayayım"
Bunu
söyleyen ya da böyle düşünen kişiler, Ya susar, ya yorum yapmaz, ya da dinlemez
!
Niye
? Çünkü "Ben sebep olmayayım ! " diye düşünür.
Aslında
bu tarz bir düşüncenin altında kendine güvensizlik, korku ya da hayata
olasılıkları düşünmeden çok dar bir pencereden bakmak yatar. Bir kere bu
düşünce ve davranış tarzı, öncelikle en büyük negatiflerden biri olan
"önyargılı" düşünüp daha oluşmamış bir enerjiyi negatif düşünce ile
kodlamaktır ! (Kişinin kendisine döner) .
Yani
"Benim düşündüğümü yaparsa ve olumsuz olursa olay benim başıma patlayacak
sonra başıma iş açacağım uğraş dur bakalım" (bu niyetle girilen iş aynen
öyle olur çünkü enerjisi sürekli "ay bir şey olursa, şöyle olursa"
ile kirlenmiştir :) Sonra da "bak zaten aklıma gelmişti. Ben biliyordum
işte !" diye biter. Doğru.. Çünkü zaten aklına getirdiğin için başına
getirdin ;) )
Tedbir
alırken bile çözümlerin "Olumlu seçenekler" üzerinden gitmesi
gerekir.
O
yüzden bu "ben sebep olmayayım" cümlesinin karşılığı daima
"Bencillik, umursamazlık ve kendime iş çıkarmayayım ve bir de bana
dokunmayan yılan bin yaşasın" gibi kişinin ruhsal bilincini yansıtan
duygulardır..
Peki
düşün bakalım ? Başkası da sana aynı şeyi yapsa hoşuna gider mi ? En fikre ve
desteğe ihtiyacın olduğun bir AN içindesin ve kritik bir karar vereceksin.
Karşındaki insan sana fikrini söyleyerek seni mevcut durumda rahatlatmak yerine
susuyor ya da sürekli "ne bileyim valla sen bilirsin" deyip duruyor.
Zaten birisi size sürekli bu lafları söylüyorsa bence o kişiye fikir bile
danışmayın belli ki kafası çalışmıyor boşuna vakit kaybı. Ha o kişiye anlatmışsınız
ha duvara anlatmışsınız aynı şey. O yüzden gidin kafası çalışan fikir üreten
akıllı birine anlatın (anlatmanız gerekiyorsa) en azından ne olursa olsun
karşınıza bir fikir çıkar ve sizi şekillendirir. Tabii bu akıllı dediğimiz
kişinin de "Felaket habercisi" gibi konuşmayan olumlu yönlendiren
veya "yapıcı" eleştiren biri olması o kişinin akıllı olduğunun da en
büyük işaretidir ;)
Bir
sebepden dolayı İlla da bu kişinin fikrini almak "zorundaysanız" onun
karşınızdaki laf kıvırmalarına "içinizden yorum yapacağınıza" direkt
kendinizi ifade ederek kendisine söyleyin. Yani aklından geçeni derdini
biliyorum lakin "Sen fikrini söyle ne düşünüyorsan anlat bakalım bana
uygunmu önce ben karar vereyim sonra yine bana uygunsa seni sorumlu tutmadan
kendim uygularım. Korkma seni de birşeyden suçlamam rahat ol" diyerek bari
onu bir sakinleştirin :)))
Böyle
durumlarda daima lütfen fikrinizi söyleyin. Fikir söylemek "illa benim
dediğimi yapacaksın" demek değildir. Zaten bu hakimiyet altına alıp
diretip inatlaşmaya döner ki, bu iletişim şekli her iki tarafın da zaten
enerjisini kilitler. O yüzden fikrinizi söylerken "Ben böyle düşünüyorum,
Benim için doğrusu bu lakin SEN NASIL İSTERSEN ÖYLE YAP bir de SEN DÜŞÜN"
diyerek karşıdaki kişiyi fikri empoze etmeden tamamen özgür bırakıp düşünce
anlamında rahat akmasına sebep olursunuz. Yani herkesin en yüksek hayrına iyi
bir şey olur ;) Zaten karşınızdaki kişi sizi dinler fikri beğenirse kendi özgür
irade ve seçimi ile kabul eder ya da kendi fikrini beğenir yapar, ya da
ikinizin fikrinden daha güzel bir fikir yaratır. Yani herkesin en yüksek
hayrına enerji ışıl ışıl akar. Tabiri caizse alan da memnun olur veren de..
Mesela
bu bahsettiğimiz durumlar insanlar arasında en çok ilişki konusunda yaşanır.
Biri gelir "bu çocuk/kız sence nasıl evleneyim mi" der. Ya da
"birisi var seninle tanıştırmak istiyorum" kısımlarında olur.
Öncelikle
"Bildiğiniz kadarıyla" kişinin yine "Kendinizce" olumlu ve
olumsuz yanlarını söyleyin ve değerlendirmeyi karşınızdakine bırakın. Ya da
"Ben tanıştırayım siz "ilişki" bazında birbirinizi tanımaya
çalışın. Çünkü ben ne kadar iyi desem de sizin bakış açınız daha farklı olur.
Bu yüzden sana bırakıyorum" diyebilirsiniz. Bir de “Ay bu kız/çocuk çok zengin”
diyerek bildiği birine “kıskançlığından” ve “benden daha iyi olurlar” duygusuyla
tavsiye etmeyenler var ki bu konu tamamen karanlık kuyu hiç girmeyeyim. Nitekim
bunu yapanlar da kendi karanlıklarında bir şekilde daima boğulurlar hayat hep onlara
felaket getirir çünkü onu yansıtırlar. Yani aslında getiren hayat değildir. Kendi
verdikleri siparişleri teslim alırlar ;) Kıskançlık en negatif duygulardan biridir
ve döner dolaşır çıktığı yere gelip orada patlar.
Neyse
biz yine konumuza dönelim ;)
Velhasıl,
bu durumlarla ilgili daha çok örnek
verilebilir.
Lakin
hayattan insanlardan kaçmayın. Hayata olumlu dahil olarak insanların hayatına
güzel bir yön vermeye vesile olun. Bugün Onlara olan yarın döner dolaşır sizi
bulur ;)
O
yüzden hayata daima önyargısız, sevgi dolu ve herkesin en yüksek hayrına güzel
tohumlar ekelim ki, Bir gün geriye baktığımızda çok güzel bir bahçe
bıraktığımızı ve bu bahçenin kendimiz dahil herkesi mutlu ettiğini görerek
Dünya'dan Işıl Işıl ayrılalım..
Ve
de öyle OLdu çok şükür..
Alev
Cedimağar
Ruhsal
Denge ve Farkındalık Rehberi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.