Dün ki yazımda Ayakkabı mağazasında çalışan çocuğun lafımı yanlış anlamasını ve buna rağmen nazikce kendisini ifade etmesini ve sonuç olarak da yanlış anlamanın yerini nasıl kahkahaların aldığını yazmıştım. Eminim bu iyi niyetle ve sakince kendini ifade eden çocuğun her işi rast gider..
Bu akşamki yazım da bunun tam tersi yaşadığım bir olay ile ilgili ;)
******Yanlış anlamalar, fevri davranışlar ve sonuç: Herkesin yaptığı kendine döner..*****
Fi tarihinde bir doktor arkadaşımla Kırşehir, Nevşehir, Konya vs turuna çıktık.
Gece otobüsle giderken bir yerde mola verildi biz de indik ve buz gibi bir Aralık ayı..
Tuvalette malum kadın dayanışması şeklinde önce o girdi ben onun çantasını tuttum bekledim, sonra ben girdim o benim çantamı tuttu derken ben çantamı aldım açtım ve içinden kolonyam ile kağıt mendilimi alacağım. (O zamanlar böyle ıslak mendil falan yok. Varsa da yaygın değil) Tam bu sırada arkadaş bana “Elini yıka!” şeklinde sert bir ültümatom verdi ! Bir şaşırdım lakin önemsemeyerek “Su soğuk yıkamayacağım” dedim. Tam elimi mendille siliyordum ki güm diye dizimden aşağıya tam kemiğime bir tekme yedim ! “Bana Salak diyemezsin sen ! “ dedi ! Ay anlayamadım ne olduğunu birde nasıl canım acıdı öyle böyle değil ! O şaşkınlıkla Hem ayağımı ovuyorum hem de “Ne salağı ? Ben sana su soğuk dedim nereden çıktı bu şimdi?” dedim.
Yüzüme dik dik baktı “Hee ben salak diyorsun anladım pardon” dedi arkasını döndü çıktı gitti !!
O an cidden kanım çekildi. Buz gibi oldum. Olaya inanamadım. Bir kere öyle kelimeler kullanmak Hiç tarzım değil ki sen beni çok iyi tanıyorsun ! Hadi oldu da söyledim diyelim. Niye bana “Alev bu lafın hoş değildi” şeklinde kendini ifade etmek yerine tekme atıyorsun ?!
Benim de huyum işte ; Biri “Bitti” noktasına geldi mi gökten Allah inse bitmiştir bir daha geri dönüşüm asla olmaz ! Çünkü İnsanları çok severim canımı veririm çok hoşgörülüyümdür, Dostluğa çok önem veririm ve dostluğum bitmesin diye olumsuz olan her şeyi görmemezlikten anlamamızlıktan gelirim hatta “Bu kız aptal değil her şeyin farkında anlıyor biliyor üstüne gitmeyeyim bir kendime gelip dengeleneyim” diye düşünebilmesi için küçük tüyolar da veriririm. Sonrasında izlerim..
Dolayısıyla daha önce yaşadığımız bir kaç olayın üstüne bu olay da gelince beni bayağa bir salladı ve düşündürdü.
Neyse,
Konya dönüşü yine bir mola verdik indik ve nasıl olduysa bu arkadaş yürürken tuhaf bir şekilde ayağını burktu. Kendi de anlamadı ne olduğunu lakin ayak dizine kadar şişti morardı çizmeyi çıkarmak zorunda kaldı,O derece yani ! Ben yanından kalkıp başka yere oturarak 2’li koltuğa uzanmasını sağladım ayağının altına yastık koydum falan sonra dikkatimi çekti. Dizine kadar şişen ayak bana tekme attığı ayağı !… Hiç sesimi çıkarmadım ve öylece İstanbul’a geldik..
İstanbul’a döndükten sonra beni aradığında 20 günlük rapor aldığını ve aksilikler üstüne aksilikler geldiğini anlatıp kapatmıştı. Bir süre sonra da arkadaşlığımızı sessizce bitirerek kendi yollarımıza devam ettik. Tabii bu olayda kendisi ne öğrendi ? Bir ders çıkardı mı bilemem.. Şahsen ben kendi adıma Hoşgörü, Tolerans ve iyi niyetde de DENGE’de kalmak gerektiğini ve her ne olursa olsun içinde aşırılık olan her şeyin dengeyi bozduğunu çok güzel fark edip öğrendim. Hayatımıza giren ya da hayatımızda ki insanlarla illa ömür boyu birlikte olamayacağımızı, Gitmesi gerekenin gittiğini, kalması gerekenin kaldığını ve bunun bir tekamül sirkülasyonu olduğunu öğrendim. Dolayısıyla da bu yol arkadaşlıklarında birbirimize çok şey öğrettiğimizi…
İşte bu yüzden doğru ya da yanlış anladım fark etmez o an için anladığın her ne ise eğer hoşuna gitmediyse kendini olumlu ve sakin ifade etmek, Sevilirken sevildiğinin kıymetini bilmek çok önemli. Kurnazlık, kibir, çıkar veya agresif davranışlarla o AN için kazandım zannedilse de sonrasında onun mutlaka kendine döneceğini bilmek bir farkındalıktır.
Bu farkındalıklar hem vicdan rahatlığıyla gece mışıl mışıl uyumamızı sağlar hem de daima yolumuza sevgiyle Işık tutar ;)
Velhasıl bu da bugünün kıssadan hissesi olsun ;)
Alev Cedimağar
Ruhsal Denge ve Farkındalık Rehberi..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.