Ay tutulmaları derken şimdi de Güneş Tutulması ile hayatımızda yeni bir dönem tetiklendi ve de BAŞLADI..
Tabii pek çok "Radikal" değişim ile birlikte aleni olarak hepimizi etkileyecek en önemli durumlar ALINGANLIK ya da ANLAŞILMAMAK ağırlıkta görünüyor. Bunların akabinde, içe dönüklük, öfke, kızgınlık, kin nefret gibi duyguları da peşinden sürükleyebilir. Bu yüzden farkındalığımızı yüksek tutup olayı daha ilk başından yakalayarak iptal etmek hepimizin hayrına olur.
Gerek yazılarımda gerekse seminerlerimde sürekli bahsettiğim Olumlu Düşünme ve Varsayımlarda bulunmadan yaşamak ile ilgili konular şu an zorunlu uygulanmak için atağa geçmiş durumda. Tabii hayatına dair olumlu beklentiye girenler ve bilinçli olarak çağıranlar için Mutlu bir hayatın müjdesi de çok kuvvetli veriliyor.
Bunun haricinde direnmeye devam edenler kafası gözü yarıla yarıla, bana bunlar niye oluyor ? ben bunları hak etmedim. Hayatım çok kötü gidiyor? Şeklinde feryat figan yaşamaya ve inatla da direnmeye devam edecektir. Ve bu da onların özgür seçimi..
Varsayımlarda bulunmayalım derken neyi kast ediyoruz ?
Öncelikle çevremizde gelişen olaylar hakkında tam fikrimiz yoksa gidişatına olumsuz yön vermeyelim diyoruz. Yani olumlu gitmesine sevgiyle niyet ederek her şerrin bir hayrı olduğuna güvenip, Yaradana sığınıp izlemede kalmamız gerekiyor. İnsanlarla ilişkilerimizde sürekli anlaşılmadığımızı düşünüyorsak o zaman kendi içimize dönüp kendimizi ifade ederken nerede düğümleniyoruz. Ya da kendimizi yeterli ifade edebiliyormuyuz ? İfade ettiğimizi zannedip 2 kelimeyle anlaşılmayı mı bekliyoruz ? Ya da konuşmuyoruz anlatmıyoruz buna rağmen anlaşılmak mı istiyoruz ? Herkesi Medyum mu sanıyoruz ? :) İşte burada ki Düğümleri acil çözmemiz gerek. Yoksa anlaşılmadan ölüyorum diyenlere yenileri eklenmeye devam edecek...
Alınganlık yaptığımız durumlarda gerçekten karşımızdaki kişi bize üstü kapalı birşey mi söylemeye çalıştı yoksa biz kendimizde var olan duygulardan dolayı öyle mi algılıyoruz ? Birisine selam verdiğimizde selamımızı almayınca kafasını çevirdiğinde hemen arkasından onunla ilgili olumsuz düşünceler üretmeye başlıyoruz ? Görmemiş olabilceği ya da kafasının karışık olabileceğini düşünüp merak edip yanına gidip soruyormuyuz ? Ona sevgiyle yaklaşıyormuyuz ? Ya da sürekli birilerini eleştirme ve çekiştirme huyumuz mu var ? Birileri birinin hayatı ile ilgili bize sürekli birşeyler anlattığında "bizi ilgilendirmez onun hayatı onun tekamülü Allah yolunu açık etsin hayırlısını versin inşallah " diyerek konuya olumlu bir yön verip kapatıyormuyuz ?
Bunların hepsi ne düşünürsen onu çekersin kuralına birer örnek. Artık açık açık konuşma vakti geldi. İçinde bulunduğumuz zaman varsayımları, olumsuzlukları kaldırmıyor ve hayatımızı ya orak gibi hemen kesip biçiyor ya da ekip yeşillendiriyor.. Biz ne verirsek o katlanarak geri ödüyor..
Güneş tutulmasından sonra özellikle sürekli tekrarladığımız DEĞİŞİMİ SEVGİYLE KABUL EDİYORUM sözünü artık sözde değil özde uygulama vakti geldi kapıya dayandı. Gerek ikili ilişkilerimizde gerek iş hayatımızda gerekse sosyal çevremizde kökten değişimlere hazır olmalıyız. Mesela uzun süredir iş değiştirmek ya da meslek değiştirmek istiyorsak tam zamanı. Zaten Evren de (Yeni Enerji) size bunun zeminini hazırlayacaktır. Tabii sizin Değişime uyumunuzla paralel olarak.. Mesela bankacısınız ya da muhasebeci fakat hep sanatla uğraşmak ve ressam olmak kendi resimlerinizi yapmak ve satmak istediniz... Evet işte şimdi tüm bu değişimler HADİ BAKALIM BAŞLA diyerek sizi heryerden zorlamaya başlayacak. Bunun pek çok yöntemi var. Kendinizi aniden işsiz bulabilirsiniz sırf bu amacınıza yönlendirilmek için (Değişim) ya da durup dururken karşınıza resim ile uğraşan biri çıkarak size içinizden geçeni hatırlatabilir. Veya birgün kendinizi tuval ve boya alırken veya öyle bir mağazanın önünde dururken bulabilirsiniz. Tabii tam tersi de olabilir direnebilirsiniz. Niye işsiz kaldım diye ağlayabilir ve kahredebilirsiniz :) Herşey özgür irade.. Sadece ben yüzlerce olasılık içinden bir örnek veriyorum.. Bunu kendinizle örtüştürebilirsiniz. öyle ya da böyle..
Ya da yürümeyen fakat ısrarla devam ettirmeye çalıştığınız bir ilişkiyi bitirmek için içinizde yoğun bir istek duymaya başlayabilirsiniz. İçinizden bir ses Evet bu karma bitti artık özgürsün yeni başlangıçlar seni bekliyor diyerek size yön verebilir. Ya da tam tersi. "Bu ilişki aradığın ilişki işte. Neyi bekliyorsun yaşamak için hadi başla" da diyebilir :) Her zaman her koşulda İçinizdeki sesi dinleyin. O ses sizin ÖZÜNÜZ. Bu sesi dinlerken beynininizi ve mantığınızı devreden çıkarın. sadece ruhunuzu dinleyin.. bakın size daha neler neler anlatacak :)
Mesela Uzun süredir gurur veya benzeri sebeplerle aramadığınız bir akrabanızı aramak için yoğun bir istek duyup arayabilirsiniz. çünkü bunları yapmanız gerek. yapmanız gereken herşeyi artık yapmanız gerekiyor :) Eski karmalar temizleniyor. Affedişler artıyor ve geçmişten karşımıza hiç tahmin etmediğimiz insanlar çıkartılarak "Hadi bakalım affettiğini ispat et" deniyor.. Sınavlar hiç bitmiyor :)
Velhasıl Ay Tutulmaları , Güneş Tutulması derken yükseliş dediğimiz Bilinçsel ve ruhsal yükseliş döneminde bir ivme daha hız kazandık.. Şu an pek çoğumuz gerçek manada ne olduğunu somut olarak anlayamıyor olabilir. Fakat ruhsal anlamda arayışlar, anlamaya,öğrenmeye ve uygulamaya yönelik her hareket somut birer göstergedir.
Bana en çok sorulan sorulardan biri de Güneş Tutulması Ritüeli. Aslına bakarsanız bence içinizden gelerek yaptığınız herşey birer ritüeldir. Oturup dua edin, meditasyon yapın, mum yakın, tütsü yakın ya da kağıt kalem alıp tüm olumsuzlukları yazıp yakarak iptal ettiğinizi düşünün. Ne isterseniz yapın. Bunun bir şekli yok. Herşey niyetimizle ilgili. Biz ne istersek O OLUR. Artık Yaratıcılığımızı farketme ve inanmamız gerek. Ben GÜCÜM, Ben YARATICILIĞIM, Ben FARKINDALIĞIM, Ben ENERJİYİM, Ben DENGEYİM, Ben NEŞEYİM ve BEN BENİM.. Bunları farketmek, bunları söyleyerek uygulayabilmek de yeni dönemin bize en güzel armağanlarıdır. Güle güle sevgiyle kullanalım :)
Yüce Yaradanın Nuru hepimizin yolunu aydınlatsın..
Sevgilerimle,
Alev Cedimağar
Şifa ve Yaşam Terapisti
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.