Geçenlerde
bir TV kanalında yabancı bir program seyrediyorum. Aslında bilgisayarda iş yapıyor
ve bir yandan da dinliyordum. Program 2 çift’in birlikte bir çiftlik almak
istemeleri ve tüm çiftlikleri gezerek kendilerine en uygun olanı bulmaları ile
ilgili. Bu arada beğendikleri çiftliği 1 hafta kalarak deneme imkanları da
olacak. Böylece yaşam nasıl akıyor ? ihtiyaçlar kolay karşılanıyor mu ? Evin
onarım isteyen taraflarını görmek gibi yaşayarak tecrübe edecekler.
Bir
tane çiftlik evi beğendiler ve çiftliğin sahibi ile görüşmeye başladılar derken
çiftlik sahibi onlara “Hadi çok yorulduk yemeğe çıkalım. Aranızda vejeteryan
olan var mı ? “ diye sordu.
Çiftlerden
biri (kadın olan) “ben et yemiyorum.
Sadece kendi kestiğim eti yerim” dedi !
Tabii
ben birden başımı kaldırıp bu ne diyor
diye pür dikkat TV’yi izlemeye başladım. Diğer çift ve çiftlik sahibi de bunu
söyleyen kadına şöyle bir “Nasıl yani” gibilerinden baktı sonra yürümeye devam ettiler. Sonra başka bir gün
akşam saatleri yemek hazırlığı yaparken gösterdi. O kız aynen söylediği gibi
bir keçi kesmiş ve pişirmiş yiyorlar. !
Keçi kesmeyi de babasından öğrendiğini falan anlatıyor..
Şimdi
bu olay da benim gibi bir insan için hiçbir mantık yok.. Vejeteryansın et
yiyorsun ? Üstelik daha da fenası (benim için) kendin kesiyorsun ve ellerinle
kestiğin hayvanı yiyorsun. Tabii yine başa dönüyoruz ve vejeteryan olduğunu
söylüyorsun. Hadi bakalım düşün düşün çık işin içinden ?
İstediğin
kadar düşün bir yerlere oturtmaya çalış bazen anlayamazsın çünkü herkesin
doğrusu farklıdır bazıların ki ise çok farklıdır. Böyle durumlarda sadece
izlemek ve olabilir demek bir de konunun kendi tarafımızdan değerlendirmesini yaparak
“bu durum bana uygun mu ? beni mutlu
ediyor mu ?” sorularına cevap vermek en güzelidir. “Bana uymuyor veya beni
mutlu etmiyor. o zaman örnek alıp hayatıma uygulayacağım bir ders yok sadece
bana öğrettiği farklı bir bakış açısı ve fikri var.” Bu da demek oluyor ki
yarın bir gün benzer ilginç bir düşünce duyduğumda daha az şaşırıp “olabilir”
kısmına daha hızlı gelmeye ve milyonlarca doğruyu kabul etmeyi öğreniyoruz..
Bu
yüzden her şeyden bir anlam çıkarmaya çalışmak yerine bazı şeyleri de sadece
izlemeyi ve sonra da yolumuza devam etmeyi öğrenmemiz gerekir.
Her
zaman bahsettiğim gibi, hayat çok ince çizgilerden oluşur. Bu çizgiler bazen
birazcık daha kalın olur anlarız bazen daha da ince olur ve onu fark etmemizi
bekler. Sonuç itibariyle de bize kendimizle var olmayı DENGE’yi öğretir..
Velhasıl
kıssadan hisse misali,
Beyninizi
bazen boş yere yormayın gülümseyin ve geçin..
J
Alev
Cedimağar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.