15 Ekim 2015 Perşembe

Özlemek Hem de ÇOK ÖZLEMEK...

Geçen sene 2 Eylül’de Annem bu Dünya’dan ayrıldığında benim gibi Annesini, Babasını, Evladını çok sevdiği yakınlarını kaybedenlerden bir sürü mesajlar almıştım.
“Alev Hanım kabullenişiniz, duruşunuz ve yaklaşımınız bize güç veriyor fakat ÖZLEM duygusu ile baş edemiyorum . Bunu nasıl başarıyorsunuz ? “ diye
Ben de hep aynı cevabı veriyordum.
“Şu an Özlem duygusuyla nasıl baş edilir bilmiyorum çünkü çok özlüyorum. Ben de öğreniyorum ve Öğrenince onu da yazacağım belki size de nacizane bir Işık Olur”
Sanırım kendi çapımda öğrendim özleyerek kor ateşler gibi yanmayı, sonra kül olup tekrar küllerimden doğmayı ve yanmaya alışarak kabul etmeyi. Ateşle bir olup ateşi hissetmemeyi..
Tabii bu arada bir şey daha öğrendim. Eskiden uzun süredir görmediğim arkadaşlara “seni çok özledim” derdim. Şimdi bu cümle bana anlamsız gelmeye başladı. Evet özlemiş olabilirim fakat içinde “çok” yok. Artık bunun yerine “seni gördüğüme çok sevindim” demeyi tercih ediyorum J Çünkü özlemek çok başka bir şeymiş…
Annem gidişiyle bana hiç yaşamadığım, bildiğimi sandığım fakat bilmediğim keskin bir viraj geçmeme yardımcı Oldu.
Bu Dünya’dan tüm Gidişleri kabul etmek , Herşeyin olması gerektiği zamanda olduğunu bilmek, Yaradana inanmak, güvenmek ve Ona teslim olmak benim için en kolay ve kabul edilebilir olanıydı.
Anneme olan özlemim, onu bir daha asla “Dünya gözüyle” göremeyecek, dokunamayacak, öpemeyecek, sarılamayacak, “Dur Alev güldürme vallahi karnım ağrıdı” sözlerini duyamayacak , içimden geldiği gibi sohbet edemeyecek, Sadece onunla paylaştığım olağanüstü durumları paylaşamayacak hatta ve hatta ana-kız tartışmalarımızı yapamayacak olmak.. işte ÖZLEMEK.
1 sene doluncaya kadar ruhsal olarak her dakika “geçen sene bu zamanlar şöyle yapıyorduk, Hastanedeydik, Şunu yaşamıştık” şeklinde hep bir hatırlama vardı. Şimdi Ekim ayı itibariyle en büyük farkındalığım, “şu an geçen sene yine yoktu” diye düşünerek ve düşündükçe geçen 1 sene boyunca da fiziki olarak onsuz fakat ruhen onunla geçirdiğim zamanı da kabullendiğimi fark ettim.. Demek ki “Derin” yas dönemi de bu 1 yıl süren AN’a dönüş kıyaslamaları kabullenişlerle hafifliyormuş.
Bu süre zarfında onu özlediğimi her fırsatta her ortamda paylaşarak içimde tutmayıp o özlem enerjisini kendimden hep serbest bıraktım. Serbest bıraktıkça kor ateşler daha az yakmaya başladı. Ağlamak istiyorsam ağladım. Anlatmak istiyorsam anlattım. Bu arada benim bu geçiş dönemimde yanımda olan ve varlıklarıyla beni mutlu eden Gerek bizzat hayatımın içinde gerekse Facebook sayfamda o güzel, naif ışıl ışıl ruhunuzdan bana akan tüm sevgi dolu sözleriniz için tüm dostlarıma da şükranlarımı gönderiyor, varlığınızın güzelliği karşısında sevgiyle eğiliyor ve hepinizi tüm ruhumla selamlıyorum. İyi ki varsınız..
Tabii geçen süre zarfında en önemlisi, Hayat’dan hiç kopmadım. Sizin de bildiğiniz gibi kendi tekamülüme , işime de şükürle devam ettim.
Özlem duygusunu hafifletmenin en önemli noktasının; kesinlikle duyguları içine atmamak ve paylaşmak.olduğunu “birkez daha” deneyimledim. Onu üzmeyeyim bunu sıkmayayım derseniz o yoğun enerji içinizde patlayarak fiziksel rahatsızlığa döner. Zaten bu dönemde de sizden sıkılan varsa bu da onun sınavı olur. Başınıza omzunu verenler ile omzunu sizden daha çok sevenlerin de bir ayrışma dönemi olduğunu görmek de farklı bir geçiş :) Yani yine her şey olması gerektiği gibi oluyor ve farklı bir farkındalıkla yol ayrımları özgür irade ve seçimle herkes görevini yapıyor , öğreniyor, öğretiyor ve yoluna devam ediyor.
Yine bu dönem de ağlayabildiğin kadar ağla, üzülebildiğin kadar üzül, özleyebildiğin kadar özle ve duygularını hafifleterek “Alışma” dönemine hazmederek geç dedim kendime ve öyle de Oldu.
Artık Özlemimi Sevgiyle , Alışmış ve kendimle bütünleşmiş benden hayatımdan biri olarak yaşamayı öğrendim. Özlem artık benim hücrelerimden bana ait bir duygu. Beni yakmıyor çünkü o ateş de benim külü de benim. Annemsiz yeni hayatımda onunda içinde olduğu her şeyle bütünleşmeyi öğrendim ve artık BİR Olduğumuzu daha derin ve farklı açıdan anladım.
Şimdi hayat devam ediyor ve hep edecek. Benim dünya üzerindeki rolüm bitmedi. Aynen sizler gibi. Yapacak daha çok işimiz ve öğrenecek daha çok yolumuz var. Yüce Yaradan hepimize Işık ve Sevgi Dolu öğretilerle aydınlatsın.
Tüm sevdiklerimiz ışıklarda sevgide yaşasın. Eminim hepsi Dünya’da ki geçiş süreçlerimizde bizlere “Lütfen varlığını , tekamülünü ve benim gidiş nedenimi, sana öğretmek istediğimi fark et” diyerek hepimize ruhsal destek vermeye devam ediyorlar.
Birgün Hepimiz tüm sevdiklerimizle aynı yerde yani YUVA’da buluşacağız. Zaten Dünya denilen bu boyutta topu topu 3 gün yaşıyoruz ;)
Nacizane anlatabildiysem ve bir Nebze de olsa IŞIK Olabildiysem ne mutlu bana..
Hepimizin yolu açık olsun..
Ve de öyle Oldu çok şükür..
Alev Cedimağar
Şifacı Rehber

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.