Bedenimizin verdiği mesajlar ruhumuzdan gelir. Ruhsal enerjimiz bozulduğu zaman bu otomatik olarak fiziki bedenimize yansır. Bu anlamda her fiziksel rahatsızlığın vermek istediği ruhsal bir mesaj vardır.
Bir yere giderken düşmeniz ya da düşüp bacağınızı incitmeniz aslında ruhen gitmek istediğiniz yer ile ilgili stress ve rahatsızlığınızın yansımasıdır. Yani her görünen kaza kaza değildir ..
Ya da Bağırsak ile ilgili yaşadığınız kabızlık sorunları maddiyatla ilgili kaygılar taşıdığınızı ya da maddi hayata olan zaafınızı gösterir. Sürekli bağırsak sorunu yaşayan insanlar maddiyata olan düşkünlüklerini, manevi değerleriyle dengeye getirdiklerinde rahatladıklarını görebilirler.
Başka bir örnek olarak da herkesin sorumluluğunu üstüne alıp kendi sorumluluğu gibi taşımaya çalışan kişilerde sırt ve bel ağrısı çok olur. Bu insanların da herkesin kendine ait bir tekamül süreci olduğunu ve herkesin kendi sorumluluğunu kendi tekamülünü kendi özgür seçimleriyle yaşaması gerektiğini anlayarak sınırlarını çizmesi gerekir. Yani herkesin hayatı kendine benimki de bana dediği an ağrılar biter :)
Daha önce de bahsettiğim gibi kulak ağrıları ise duymaktan hoşlanmadığımız konuşmalara maruz kaldığımızda tepki verir. Bize hoşlanmadığımız konuşmaları yapan kişilerle olan bağı kopardığımızda ya da konuyla ilgili direkt çözüme giderek konuyu kapadığımızda kulak ağrısı da biter :)
Tabii tüm çözümler BİLGİ'nin ışığında olur.. Çok bilen hızlı yol alır ;)
Baş ağrıları ve migren ise kontrolcü insanlarda olur. kontrol edemedikleri herşey için kendilerini suçlarlar ve daha fazla kontrol etmeye çalışarak girdikleri kısır döngü sonucunda ağrılar kaçınılmaz olur. Bu kişilerin en büyük ilacı ise her zaman söylediğim gibi, Yaradana Teslimiyet ve Şükür olmalıdır. Bu tür sınavlar inancınızı da sorgular..
Şimdi Diğer konulara da Louise Hay'in kitabından bakalım :)
GÖZLER, görme kapasitesini temsil ediyor. Göz sorunları, görmek istemediğimiz bir şeyler olduğu anlamına geliyor. Kendimizle ya da hayatla ilgili; geçmişle, şimdiyle ya da gelecekle ilgili görmek istemediğimiz şeyler.
Bir çok insan gözlük takmaya başlamalarından 1-2 yıl öncesine dönüp görmek istemedikleri şeylerle yüz yüze gelmeyi kabul ettiklerinde, gözlerinde gözlük takmalarına gerek kalmayacak kadar iyileşme görüldü.
Şu anda olanları görmezden mi geliyorsunuz? Ne ile yüzleşmek istemiyorsunuz? Şu andan mı, yoksa gelecekten mi korkuyorsunuz? Eğer gerçekleri net bir şekilde görebilseydiniz, şu anda görmediğiniz neleri görüyor olacaktınız? Kendinize ne yaptığınızı görebiliyor musunuz?
Bakın, kendimize sormamız gereken ilginç sorular var, değil mi?
ASTIM, Kendin için nefes almayı hak etmeme duygusu. Astımlı çocuklar aşırı duyarlılığa sahip oluyorlar. Çevrelerinde tüm olan bitenlerden kendilerini sorumlu hissediyor ve suçluluk duyuyorlar. Kendilerini “değersiz” ve bu yüzden de suçlu hissederek, kendilerini cezalandırma ihtiyacındalar. Coğrafı değişiklikler bazen astım için yararlı oluyor, özellikle aileden uzaktaysa.
Genellikle astımlı çocuklar büyüdükçe hastalıklarını “yeniyorlar”. Yani ev ortamından okula giderek, evlenerek ya da yanlız yaşamaya başladıklarında, hastalık geçiyor. Ama hayatlarının bir döneminde, çocukluk dönemlerini hatırlatan bir deneyim yaşarlarsa bir astım nöbetine yakalanıyorlar. Böyle bir durumda, tepki gösterdikleri şey, o anda olanlar değil, çocukluklarında yaşadıkları bir şeyle duygu bağlantısı kurmaları oluyor.
CİLDİMİZ, bireyselliğimizin ifadesidir. Cilt sorunları genellikle bireyselliğimizin bir şekilde tehdit edilmesinden kaynaklanır. Başkalarının üzerimizde gücü olduğu duygusuna kapılırız. Cilt sorunlarından kurtulmanın en iyi yollarından biri, günde yüzlerce defa “kendimi onaylıyorum” demektir. Gücünüze tekrar sahip çıkın.(Louisa Hay)
Hepimize Farkındalık ve Şifa dolu Günler Diliyorum. Yüce Yaradan hepimizin yolunu ve ruhunu aydınlatsın..
Ve de öyle OLdu çok şükür ..
Alev Cedimağar
Şifa ve Yaşam Terapisti
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.