1 Mart 2018 Perşembe

"Aman ben sebep olmayayım ! " diyenlerdenmisiniz ?


Şu sıralar kulağıma en çok takılan sözlerden biri ; 

"Aman ne lazım ben sebep olmayayım"

Bunu söyleyen ya da böyle düşünen kişiler, Ya susar, ya yorum yapmaz, ya da dinlemez !
Niye ? Çünkü "Ben sebep olmayayım ! " diye düşünür.

Aslında bu tarz bir düşüncenin altında kendine güvensizlik, korku ya da hayata olasılıkları düşünmeden çok dar bir pencereden bakmak yatar. Bir kere bu düşünce ve davranış tarzı, öncelikle en büyük negatiflerden biri olan "önyargılı" düşünüp daha oluşmamış bir enerjiyi negatif düşünce ile kodlamaktır ! (Kişinin kendisine döner) .
Yani "Benim düşündüğümü yaparsa ve olumsuz olursa olay benim başıma patlayacak sonra başıma iş açacağım uğraş dur bakalım" (bu niyetle girilen iş aynen öyle olur çünkü enerjisi sürekli "ay bir şey olursa, şöyle olursa" ile kirlenmiştir :) Sonra da "bak zaten aklıma gelmişti. Ben biliyordum işte !" diye biter. Doğru.. Çünkü zaten aklına getirdiğin için başına getirdin ;) )

Tedbir alırken bile çözümlerin "Olumlu seçenekler" üzerinden gitmesi gerekir.
O yüzden bu "ben sebep olmayayım" cümlesinin karşılığı daima "Bencillik, umursamazlık ve kendime iş çıkarmayayım ve bir de bana dokunmayan yılan bin yaşasın" gibi kişinin ruhsal bilincini yansıtan duygulardır..

Peki düşün bakalım ? Başkası da sana aynı şeyi yapsa hoşuna gider mi ? En fikre ve desteğe ihtiyacın olduğun bir AN içindesin ve kritik bir karar vereceksin. Karşındaki insan sana fikrini söyleyerek seni mevcut durumda rahatlatmak yerine susuyor ya da sürekli "ne bileyim valla sen bilirsin" deyip duruyor. Zaten birisi size sürekli bu lafları söylüyorsa bence o kişiye fikir bile danışmayın belli ki kafası çalışmıyor boşuna vakit kaybı. Ha o kişiye anlatmışsınız ha duvara anlatmışsınız aynı şey. O yüzden gidin kafası çalışan fikir üreten akıllı birine anlatın (anlatmanız gerekiyorsa) en azından ne olursa olsun karşınıza bir fikir çıkar ve sizi şekillendirir. Tabii bu akıllı dediğimiz kişinin de "Felaket habercisi" gibi konuşmayan olumlu yönlendiren veya "yapıcı" eleştiren biri olması o kişinin akıllı olduğunun da en büyük işaretidir ;)

Bir sebepden dolayı İlla da bu kişinin fikrini almak "zorundaysanız" onun karşınızdaki laf kıvırmalarına "içinizden yorum yapacağınıza" direkt kendinizi ifade ederek kendisine söyleyin. Yani aklından geçeni derdini biliyorum lakin "Sen fikrini söyle ne düşünüyorsan anlat bakalım bana uygunmu önce ben karar vereyim sonra yine bana uygunsa seni sorumlu tutmadan kendim uygularım. Korkma seni de birşeyden suçlamam rahat ol" diyerek bari onu bir sakinleştirin :)))

Böyle durumlarda daima lütfen fikrinizi söyleyin. Fikir söylemek "illa benim dediğimi yapacaksın" demek değildir. Zaten bu hakimiyet altına alıp diretip inatlaşmaya döner ki, bu iletişim şekli her iki tarafın da zaten enerjisini kilitler. O yüzden fikrinizi söylerken "Ben böyle düşünüyorum, Benim için doğrusu bu lakin SEN NASIL İSTERSEN ÖYLE YAP bir de SEN DÜŞÜN" diyerek karşıdaki kişiyi fikri empoze etmeden tamamen özgür bırakıp düşünce anlamında rahat akmasına sebep olursunuz. Yani herkesin en yüksek hayrına iyi bir şey olur ;) Zaten karşınızdaki kişi sizi dinler fikri beğenirse kendi özgür irade ve seçimi ile kabul eder ya da kendi fikrini beğenir yapar, ya da ikinizin fikrinden daha güzel bir fikir yaratır. Yani herkesin en yüksek hayrına enerji ışıl ışıl akar. Tabiri caizse alan da memnun olur veren de..

Mesela bu bahsettiğimiz durumlar insanlar arasında en çok ilişki konusunda yaşanır. Biri gelir "bu çocuk/kız sence nasıl evleneyim mi" der. Ya da "birisi var seninle tanıştırmak istiyorum" kısımlarında olur.

Öncelikle "Bildiğiniz kadarıyla" kişinin yine "Kendinizce" olumlu ve olumsuz yanlarını söyleyin ve değerlendirmeyi karşınızdakine bırakın. Ya da "Ben tanıştırayım siz "ilişki" bazında birbirinizi tanımaya çalışın. Çünkü ben ne kadar iyi desem de sizin bakış açınız daha farklı olur. Bu yüzden sana bırakıyorum" diyebilirsiniz. Bir de “Ay bu kız/çocuk çok zengin” diyerek bildiği birine “kıskançlığından” ve “benden daha iyi olurlar” duygusuyla tavsiye etmeyenler var ki bu konu tamamen karanlık kuyu hiç girmeyeyim. Nitekim bunu yapanlar da kendi karanlıklarında bir şekilde daima boğulurlar hayat hep onlara felaket getirir çünkü onu yansıtırlar. Yani aslında getiren hayat değildir. Kendi verdikleri siparişleri teslim alırlar ;) Kıskançlık en negatif duygulardan biridir ve döner dolaşır çıktığı yere gelip orada patlar.   

Neyse biz yine konumuza dönelim ;)  

Velhasıl, bu durumlarla ilgili daha  çok örnek verilebilir.

Lakin hayattan insanlardan kaçmayın. Hayata olumlu dahil olarak insanların hayatına güzel bir yön vermeye vesile olun. Bugün Onlara olan yarın döner dolaşır sizi bulur ;)
O yüzden hayata daima önyargısız, sevgi dolu ve herkesin en yüksek hayrına güzel tohumlar ekelim ki, Bir gün geriye baktığımızda çok güzel bir bahçe bıraktığımızı ve bu bahçenin kendimiz dahil herkesi mutlu ettiğini görerek Dünya'dan Işıl Işıl ayrılalım..

Ve de öyle OLdu çok şükür.. 

Alev Cedimağar
Ruhsal Denge ve Farkındalık Rehberi


  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.