16 Nisan 2019 Salı

Bazı insanlar böyledir ! ;)

Bazı insanlar taktir edilmek ve sevilmek ister lakin istediklerini göremezler bu kez daha çok hırçınlaşırlar daha sert yaklaşırlar ve hem Sevgi'den hem de zaten zayıf olan Empati duygularından uzaklaşmaya başlarlar..
Oysa ki farketmezler ki kendileri de taktir edememekte, empati kurup mutluluğu paylaşamamakta ya da kimbilir kendilerinin de bilmediği bir kıskançlık döngüsüne girip kıskançlığın tüm negatifine teslim olmaktadırlar.
Ne yaparsanız ne iseniz onu çekersiniz.
Buna isterseniz kuantum deyin isterseniz ilahi adalet deyin isterseniz tekamül sınavları deyin.. ne derseniz deyin lakin siz ne iseniz onu çekersiniz.
O yüzden sürekli kendimizle yüzleşmek, kendimizi tanımak yani BEN olabilmek çok önemlidir.
Sosyal Medya üzerinde herkes sayfasında istediği şeyi paylaşmakta özgürdür.
Kimi her gün torununu paylaşır, kimi diktiği bir ağacı ya da çiçeği hergün nasıl büyüyor diye paylaşır, kimi yeni yemek tariflerini, kimi çocuğunu bebeğini vs. yani herkes ne ile mutluysa onu istediği gibi paylaşmakta özgürdür. Zaten bunu yaparken de herkes önce kendisi için yapar. Yani birileri güzel şeyler yazsın da mutlu olayım diye değil. Zaten o kişi mutludur ve paylaşıyordur.
Nitekim kendisiyle barışık, kendini bulmuş bir ruh da, öncelikle kendi içinden geçen mutluluğu da yorumlarıyla paylaşarak o kişilere destek olur, takdir ve tebrik ederek içimizdeki Işığı , Sevgiyi en doğal haliyle yansıtır.
Herşey içden gelir. Işık sahteyse böyle çok basit durumlarda bile patlar (maske düşer) IŞIK gerçek ise daha da çok parlayarak büyür..
Dolayısıyla bunlardan rahatsız olunuyorsa ya da sıkılıyorsak (!) o zaman o güzel anları bozmamak adına sessizce uzaklaşmak ve bence kendimize de niye rahatsız olduğumuzu sorup "onun mutluluğu beni niye rahatsız ediyor ? onun paylaşımı beni niye ilgilendirir? niye negatif duygular besliyorum ?" diye sormak çok önemlidir. İşte bu da hayatın içinde bir ruhsal farkındalık sınavıdır.
Eğer bir insanın paylaştığı ve o kişiyi mutlu eden şeyler sizi rahatsız ediyorsa burada paylaşanda değil sizde çözülmesi gereken bir "Düğüm" vardır.
Hele ki bunu sorgulamak yerine bir de yorumunuza tüm kinininizi ve karanlığınızı yansıtıyorsanız Eyvah !
velhasıl benim de mutluluğum çok uzun süredir herkesin ve benim büyük heyecanla beklediğim kitabım ŞİFACI 
Kitap çıkalı 20 gün olduğunda (!) ve dün instagramda bana kitap ve imza günleri ile ilgili paylaşımlarımdan sıkıldığını yazan 2 kişi oldu. Üzüldüm mü ? HAYIR , Şaşırdım mı ? HAYIR..
Üzüldüğüm tek şey, hem benim (ya da başkalarının) yazılarını okuyup ruhsal farkındalık kazanmaya çalışıp hem de böyle tepki verebilmeleri ve kendilerine yarattıkları negatif düğümler.. Tabii o da beni ilgilendirmiyor. Sonuçta ben siler geçerim ve hayatıma istediğim gibi ve "benim gibi olanlarla" keyifle devam ederim. Peki ya onlar ? Bunun cevabı da onları ilgilendiriyor. Herkes seçimlerinden ve yaptıklarından sorumlu  (Bu iki arkadaşa da BÜTÜNÜN en yüksek hayrına bana bu yazıyı yazmama vesile oldukları için ayrıca çok teşekkür ediyor ve canı yürekten ruhlarına Işık diliyorum)
Eğer böyle şeylere yani benim kitabım dahil herkesin paylaştığı mutlu şeylerden rahatsız olan varsa bu yazımı da bir farkındalık olarak kullanmalarını naçizane tavsiye ederim.
Hayatta ne ekersek onu biçeriz.
Hepimize çok mutlu paylaşımlar diliyorum.
En önemlisi de bunları BİZ olarak paylaşabilme farkındalığını...
BİZİ seviyorum.. sağolun varolun 
Alev Cedimağar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.