15 Ocak’da
ki enerji geçişlerinde öfke, kin , nefret, kıskançlık gibi tüm olumsuz
duygularınıza dikkat edin kendinizi kontrol edin. Bunları yaşıyorsanız ya da
yaşarsanız otokontrol’de kalın çünkü size dönüşü ağır olur diye uzun uzun
yazmıştım. Tabii bireysel tepkiler
toplumsal travmalarıda yaratır. Nitekim yaşıyoruz. Sonuç’da bu geçiş yaptıran enerjiler ülke
başkanları dahil tüm dünya insanlarını etkiliyor. Zaten birinin etkilenmesi
demek bunu çevresine yayması demek. Tam bir kelebek etkisi.
Bu
etkilerin bu kadar hızlı ve bu şekilde dönüş yapacağını tahmin edememiştim. Yine ters köşe olduk. Yani her şekilde Savaş
naraları atanlar ve alkışlayanlar şu an çok PİŞMAN ! Belki de bu enerjiye
PİŞMAN ETTİREN ENERJİ ismini verebilirim. Her şekilde olumsuz davranışlar
sergileyerek olumsuzluk yayanlara, Ciddi vicdani sorgulamalar yaptırıyor.
(umarım pişmanlardır. Çünkü hayatlarına etkisi büyük olur. Pişmanlık kabul ve
dönüştürme karmik düğümünü çözer ve enerjisinin tüm hayatında ve bedeninde
rahat akmasını sağlar. Bu da sınavın geçilmesi demektir. Zaten sınavları geçmek
için buradayız ve geçene kadar da burada olacağız)
Enerjiler
kalp’den iniyor o yüzden duygusallık had safhada olabilir.
Şu
an melankoli, yorgunluk beyni ve bedeni dinlendirme ihtiyacı, Vicdani rahatsızlık ne varsa onu düşünmeye, kendini vicdani
sorgulamaya, davet eden bir enerji var. Duyguları
reddetmek veya görmemezlikten gelmek ruhsal enerji akışını kilitler. O yüzden
duyguları sorgulayıp sonuç her ne ise dürüstçe kabul edip, bu deneyimi yaşamış
ve öğrenmiş olmaktan dolayı şükredip suçluluk duymadan daha yüksek
farkındalıkla yürümek enerji akışınızı rahatlatır. Yani tabiri caizse “önceden
uyardım lakin yaşadın şimdi de bunun vicdan sorgulamasını yaşayarak kendini,
ruhunu temizle farket ve ÖĞRENDİM diyerek yeni bir insan olarak yürü” diyor.
Benim
için en önemlisi şu an Toplumsal duruşumuz. Malum Ortadoğu’da yine karanlık
etkiler hareketlenmiş durumda. BİRLİK ve BARIŞ için çabalayan insanlara sanki
azimlerini sınayan olaylar başladı. Şu an anlamak zor belki lakin her olumsuz
olay aslında gören ve anlayanlar için olumluya hizmet eder. Ben Buna
“Karanlığın IŞIĞA hizmeti” derim. Şu an gerçekleşen olaylarda BİZİM daha fazla
kenetlenmemize, BARIŞ için harekete geçmemize ve gidişata TOPLUM olarak dur
dememize hizmet ediyor. Tabii bizim ile birlikte bu hizmet aslında tüm Dünya’ya..
Yani aslında anlatmak istediği bu. Bu bir anlamda inanç sınavı’da..
“Kendine,Gücüne inanıyormusun ? Yoksa isyan ve sitem ile gidişatı uzaktan
seyretmeyi mi tercih ediyorsun ? BİRLİK ve BERABERLİK için ne yapman
gerektiğini düşünüyorsun ? gibi sorularla harekete geçirmeye çalışıyor.
Bireysel
Bilinç yükselmesi, Toplumsal Bilinç Yükselmesini sağlar.
Dünya
üzerindeki boyut kapılarının en önemlisi ortadoğu’da olduğu için ve oradan da
karanlık girişler olduğu için Neden sürekli Ortadoğu’nun bu kadar çok
karıştığını rahat anlayabilirsiniz.
(Nitekim tüm peygamberlerin ortadoğu’dan çıkmasının nedeni de budur.
Yani karanlık kapının tutulması için Işık elçiler oraya özellikle
yerleştirilmiştir. Konu çok derin o yüzden bu kadar detay yeterli diye
düşünüyorum)
Şimdi
yapacağımız şey şu,
Benim
tavsiyem kendimizle bütünleşip bir Şifa çalışması yaparak Öncelikle Ortadoğu’yu komple Işığa , Huzura,
Barış’a , Sevgiye almalıyız. Çünkü “O kapının” Işık ile tutulması gerek. Siz bu
bilgiden yola çıkarak kendinize en uygun çalışmayı belirleyebilirsiniz. Ya da
Şu şekilde yapabiliriz. Bir yere sırt üstü dümdüz uzanın (gece yatağa
yattınığızda uyumadan önce de yapabilirsiniz) Avuçlarınız açık olsun. YÜCE
YARADANIN TÜM POZİTİF ENERJİSİNİ VE ŞİFASINI SEVGİYLE KABUL EDİYOR, ONUN SEVGİ
VE IŞIK KAYNAĞINA BAĞLANIYORUM diyerek
önce kendinizi bembeyaz bir Işık kaplanmış olarak hayal edin. Tüm
bedeninize bir projektör tutulmuş gibi Işık’da Işıl Işıl olduğunuzu görün.
Sonra gözünüzün önüne “Ortadoğu” haritasını getirin (bilmiyorsanız google’dan
bir bakın göz aşinalığınız olsun ülkeleri ve bölgeyi rahat hayal edebilirsiniz)
sonra tüm Ortadoğu’yu toprakları, insanları her yeri Işıklar içinde, mutlu ,
Huzurlu, sevgi dolu,, Barış içinde hayal edin. Bu hayali mümkün olduğu kadar
uzatın. İçinizde hissettiğiniz huzur ve sevgi duygusunu yansıtın. Ta ki
içinizden bir ses “Tamam kodlamayı çok sağlam yaptım içime sindi” diyene kadar.
Sonra O ışığı alıp tüm dünya’ya yayın ve Dünya’yı gözünüzün önüne Işıl Işıl bir
IŞIK TOPU olarak getirin. Yine aynı dilekleri kodlayın ve bu hayalde içsel
onayınız gelene kadar kalın. Sonra HEPİMİZİN , BÜTÜNÜN EN YÜKSEK HAYRINA, ŞİFA,
IŞIK, SEVGİ, BARIŞ, HUZUR OLDU ÇOK ŞÜKÜR diyerek bitirin. Bu çalışmayı yaparken
titreşiminiz çok ciddi bir şekilde yükseleceği için Tüm Hastalara, ihtiyacı
olan herkese, Tüm insanlara yine ayrıca belirterek Şifa, Bereket, Huzur da
göndererek tüm iyi niyet ve dualarınızı yapabilirsiniz.
Velhasıl,
Tüm
iyi niyet ve dualarınızı da içinizden geldiğinde yapmanız çok önemli. Çünkü
içinizden gelerek yaptığınız her AN yüksek benliğiniz ile buluşup yaradılış ile
BİR Olma anlarıdır . Ruhsal Titreşiminizin en yüksek olduğu anlar..
Tabii
bunları yapıyoruz yapıyoruz niye bitmiyor bu savaşlar diye soranlarınız olabilir.
Çok mantıklı bir soru. İnsanların olduğu gibi ülkelerin de bir tekamülü var ve belki
de daha büyük olaylara bu şekilde engel olarak mevcut tekamülü yumuşatarak olumluya
çeviriyoruz. Yaşanması gerekenler insanlığa hizmet etmek adına yaşanacak. Lakin
Yaptığımız her şeyin bir anlamı var ve her şeyde olduğu gibi dualarda da hiçbir
şey karşılıksız kalmaz. Nitekim daima iyi niyetinizden emin olun, kendinize güvenin
yeterli. Unutmayın, Şüphe, vesvese varsa orada enerji ağı kopar ve Yaradana teslimiyet
ve inanç sınavı başlar ;)
Ayrıca
Bu tarz niyet ve duaları yapmak için illa da bir gruba girmeniz falan gerekmiyor.
İstediğiniz her şeyi tek başınıza da yapabilirsiniz. Sonuçta nerede nasıl olursa
olsun tüm iyi niyet ve Işık Enerjiler birbirini bulur ve tamamlar.
Fiziksel
olarak malum Kış’ın da etkisiyle gribal durumlar, halsizlik, gibi şeyler olabilir.
Ruhunuzu güçlü tutarsanız bedeninizi de Güçlü tutarsınız. Yani ruh iyileşirse beden
de iyileşir..
Uykunuzu
mümkün olduğu kadar alın. İlla da şu saatte yatmam lazım demeyin. Uykunuz gelince
yatın sabaha dinç kalkın. Çünkü en rahat enerji dolaşımları uykuda olur. Tabii uyumak
ile tembelliği ve depresyonu karıştırmayın ;) DENGE’de ve OTOKONTROLLÜ kalmanızı
tavsiye ederim.
Hepimizin
en yüksek hayrına Sevgiyle IŞIK ve Şifa OLdu çok şükür..
Alev
Cedimağar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.