Bir gün arkadaşımın babasıyla sohbet ederken konu
nereden açıldı nereye geldiyse bana iş hayatının nasıl yön değiştirdiğini
anlatmaya başladı..
Okul’dan yeni mezun olmuştum. Hemen bir devlet
bankasında işe girdim ve çalışmaya başladım.
Bu arada Bankamızla çalışan bir iş yeri sahibi para
yatırmak için sık sık bankamıza geliyordu. Genellikle de işlem yapmam için beni
bekliyordu. Parayı bana verip “Burada 500 TL var. Bu da hesap cüzdanım. Sen
yatır parayı ben sonra gelir alırım ya da cüzdanı aldırırım” derdi. Ben de
parayı sayardım para fazla çıkardı. Fazla çıkan parayı zarfa koyar cüzdanla
birlikte teslim ederken de söylerdim. “Bana verdiğiniz para da şu kadar fazla
çıktı zarfın içinde” diye. Bu olay aynı müşteride zaman zaman oluyordu. Ben de
onun ismini dalgın müşteri koymuştum. Mutlaka yatırdığı ve TAM dediği paradan
fazla çıkıyordu. Yani fazla parayı
cebime atsam ruhu duymazdı çünkü zaten parayı tam diye veriyordu. Ama ben asla düşünmedim aklıma bile gelmedi.
Hep fazlasını haber verip teslim ettim. Hayatım boyunca kimsenin hak etmediğim 5
kuruşunu boğazımdan geçirmedim”
Aradan 2 seneye yakın bir süre geçti. Bir gün öğlen saatine yakın bu Dalgın Müşteri
yine bana gelip “Buralarda işim var hadi öğlen yemeğini birlikte yiyelim”
dedi. Ben de peki dedim yemeğe çıktık.
Yemekte bana “Seni çok uzun süredir deniyorum.
Sana fazla para getiriyorum ve sen söylediğim paranın üstünü bana iade
ediyorsun. Bir gün dahi parayı cebine atmadın. Bak şimdi benim bir Muhasebe
Müdürüne ihtiyacım var ve senin gibi dürüst birini arıyorum. Gel benimle çalış”
Tabii ben şaşkınlıktan ne diyeceğimi şaşırdım. Meğerse
müşteri Dalgın değil gayet akıllıymış.
Ben Muhasebe Müdürlüğünden anlamam ki dedim. O da bana ben sana her şeyi
öğretirim dedi. Ben yine Bankadan ayrılamam dedim. Çünkü aklımda kıdemim tazminatım
vardı. Bir de devlet memurluğundan ayrılmak beni korkuttu. Bunun üzerine O da
bana “Tazminatını öğren bankadan. Ben sana o tutarın 2 mislini ödeyeceğim”
dedi.
Ve dediğini de yaptı çok iyi bir maaşla beni işe başlattı.
Çalıştığımız süre içinde ne beni ne de bir başkasını asla mağdur etmedi.
Evlendim düğünümü karşıladı. Ev alacakken ev taksidimi ödedi , çocuklarımın
eğitimine destek oldu. Ben de onun tüm işlerini kanunlara uygun 1 kuruş dahi
ziyan etmeden, 40 sene çalıştım. Gördüğüm
en dürüst Ticaret yapan adamdı ve insan olarak da çok Babacan güzel bir kalbi vardı.
Birlikte İşlerimizi çok büyüttük çok
bereketli çalıştık. Bizimle çalışan tüm elemanlar hep bir mal mülk sahibi oldu.
Herkes mutlu çalışırdı. Öğle yemeklerinin parasını bile fazla verirdi
elemanlarım iyi doysun verimli mutlu çalışsın diye. Bu kadar ince narin vicdanlı
bir adamdı. Birlikte El ele verdik Baba Oğul gibi olduk ve birbirimize sonsuz
güvendik. İşlerimiz de hep rast gitti çok şükür.
Sonra O öldü ve sanki öz babam ölmüş gibi hissettim.
Sonra ben de ayrıldım şimdi kızlarla ve torunlarla emekliliğimin keyfini
çıkarıyorum ve patronum daima dualarımdadır dedi.
Orhan amcayı nasıl nefesimi tutup dinlediysem bir anda
nefesimi bıraktım ve ohhh diye bir ses çıktı.
Ben bunu ilk fırsatta yazacağım. Çünkü yazılarımda
anlatmak istediğim ne varsa her şeyi sen yaşadıklarınla bir kez daha anlattın
dedim.
Çok mutlu oldu..
Dürüstlük IŞIK’dır. Vicdan ve Sevgi’de Dürüstlüğün ayrılmaz
parçalarıdır. Birinden biri eksik olursa Bereket dahil tüm yollar kapanır. Buna
Hakkaniyetli yaşamak denir.
Velhasıl,
Bu da Hepimizin en yüksek hayrına Işık ve Sevgi bir Kıssadan Hisse OLsun..
Alev Cedimağar
Ruhsal Denge ve Farkındalık Rehberi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.