23 Mayıs 2017 Salı

BİR DÜRÜSTLÜK HİKAYESİ..


Bir gün arkadaşımın babasıyla sohbet ederken konu nereden açıldı nereye geldiyse bana iş hayatının nasıl yön değiştirdiğini anlatmaya başladı..
Okul’dan yeni mezun olmuştum. Hemen bir devlet bankasında işe girdim ve çalışmaya başladım. 
Bu arada Bankamızla çalışan bir iş yeri sahibi para yatırmak için sık sık bankamıza geliyordu. Genellikle de işlem yapmam için beni bekliyordu. Parayı bana verip “Burada 500 TL var. Bu da hesap cüzdanım. Sen yatır parayı ben sonra gelir alırım ya da cüzdanı aldırırım” derdi. Ben de parayı sayardım para fazla çıkardı. Fazla çıkan parayı zarfa koyar cüzdanla birlikte teslim ederken de söylerdim. “Bana verdiğiniz para da şu kadar fazla çıktı zarfın içinde” diye. Bu olay aynı müşteride zaman zaman oluyordu. Ben de onun ismini dalgın müşteri koymuştum. Mutlaka yatırdığı ve TAM dediği paradan fazla çıkıyordu.  Yani fazla parayı cebime atsam ruhu duymazdı çünkü zaten parayı tam diye veriyordu.  Ama ben asla düşünmedim aklıma bile gelmedi. Hep fazlasını haber verip teslim ettim. Hayatım boyunca kimsenin hak etmediğim 5 kuruşunu boğazımdan geçirmedim”
Aradan 2 seneye yakın bir süre geçti.  Bir gün öğlen saatine yakın bu Dalgın Müşteri yine bana gelip “Buralarda işim var hadi öğlen yemeğini birlikte yiyelim” dedi.  Ben de peki dedim yemeğe çıktık. Yemekte bana “Seni çok uzun süredir deniyorum.  Sana fazla para getiriyorum ve sen söylediğim paranın üstünü bana iade ediyorsun. Bir gün dahi parayı cebine atmadın. Bak şimdi benim bir Muhasebe Müdürüne ihtiyacım var ve senin gibi dürüst birini arıyorum. Gel benimle çalış”
Tabii ben şaşkınlıktan ne diyeceğimi şaşırdım. Meğerse müşteri Dalgın değil gayet akıllıymış.  Ben Muhasebe Müdürlüğünden anlamam ki dedim. O da bana ben sana her şeyi öğretirim dedi. Ben yine Bankadan ayrılamam dedim. Çünkü aklımda kıdemim tazminatım vardı. Bir de devlet memurluğundan ayrılmak beni korkuttu. Bunun üzerine O da bana “Tazminatını öğren bankadan. Ben sana o tutarın 2 mislini ödeyeceğim” dedi.
Ve dediğini de yaptı çok iyi bir maaşla beni işe başlattı. Çalıştığımız süre içinde ne beni ne de bir başkasını asla mağdur etmedi. Evlendim düğünümü karşıladı. Ev alacakken ev taksidimi ödedi , çocuklarımın eğitimine destek oldu. Ben de onun tüm işlerini kanunlara uygun 1 kuruş dahi ziyan etmeden,  40 sene çalıştım. Gördüğüm en dürüst Ticaret yapan adamdı ve insan olarak da çok Babacan güzel bir kalbi vardı.  Birlikte İşlerimizi çok büyüttük çok bereketli çalıştık. Bizimle çalışan tüm elemanlar hep bir mal mülk sahibi oldu. Herkes mutlu çalışırdı. Öğle yemeklerinin parasını bile fazla verirdi elemanlarım iyi doysun verimli mutlu çalışsın diye. Bu kadar ince narin vicdanlı bir adamdı. Birlikte El ele verdik Baba Oğul gibi olduk ve birbirimize sonsuz güvendik. İşlerimiz de hep rast gitti çok şükür.
Sonra O öldü ve sanki öz babam ölmüş gibi hissettim. Sonra ben de ayrıldım şimdi kızlarla ve torunlarla emekliliğimin keyfini çıkarıyorum ve patronum daima dualarımdadır dedi.
Orhan amcayı nasıl nefesimi tutup dinlediysem bir anda nefesimi bıraktım ve ohhh diye bir ses çıktı.
Ben bunu ilk fırsatta yazacağım. Çünkü yazılarımda anlatmak istediğim ne varsa her şeyi sen yaşadıklarınla bir kez daha anlattın dedim.   
Çok mutlu oldu..
Dürüstlük IŞIK’dır. Vicdan ve Sevgi’de Dürüstlüğün ayrılmaz parçalarıdır. Birinden biri eksik olursa Bereket dahil tüm yollar kapanır. Buna Hakkaniyetli yaşamak denir.
Velhasıl,
Bu da Hepimizin en yüksek hayrına Işık ve Sevgi  bir Kıssadan Hisse OLsun..
Alev Cedimağar
Ruhsal Denge ve Farkındalık Rehberi 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.