19 Eylül 2016 Pazartesi

BİR İLKOKUL NOSTALJİSİ


Şimdi balkonda kahvemi içerken sokaktan geçen minik ilk okul çocuklarını seyrettim. Onların heyecanı  o masum güzellikleri, annelerinin telaşı derken aklıma kendi ilkokul anılarım geldil..
Ben ilkokula Beşiktaş ilkokulunda başladım. Zaten okula başladığımda okuma yazmayı Babam sayesinde biliyordum o yüzden kolay bir başlangıç oldu ve okulu ilk gördüğüm an aşık oldum diyebilirim. Sonra 2. Sınıfa ve sonrasına Ortaköy’de devam ettim.

2.sınıfda yeni bir okula başlamak bende fark etmedi fakat öğretmen olarak çok fark etmişti.
İlkokul öğretmenim sayesinde insan ayrımı, çıkarcılık, umursamazlık, mesleği severek yapmamak nasıl olur gibi pek çok şeyi ilk onda öğrendim ve ilk isyanlarımın ve hayatı öğrenmem yolunda büyük adımlar atmama vesile olduğu için kendisine halen sevgilerimi gönderiyorum.

İlkokul Öğretmenim sınıfta 2 sıra yan yana bir tanesi ona paralel olmak üzere 6 kişilik küme sıralarda oturturdu bizleri. Masasının tam karşısındaki 6 kişilik grup onun gözde öğrencileriydi. Onların içinde ailesi yurtdışında olan ya da durumu çok iyi olup sürekli ona pahalı hediyeler  yağdıranlar ve sürekli “Annem sizi bu akşam yemeğe bekliyor” ya da “Annem okul çıkışı sizi çaya bekliyor” diyenler otururdu.. (Tüm Anadolu, kolej sınavları dahil olmak üzere tüm dersleri bizzat onları çalıştırır onların başından hiç ayrılmazdı. Hatta onlara özel test kitapları getirdiği bir gün cidden avazım çıktığı kadar bağırmak istemiştim)

Yanındaki 2. Grupda ise durumu daha az iyi olanlar , arada bir davet edip hediye olarak da “tarhana, erişte, salça vs.” gibi şeyler getirenler olurdu. 3. Grupda benzerdi.  Ben 4. Grupda otururdum yani en öndeki grubun tam arkası. Benim grup benim gibi ailesi memur kendi halinde olanlar vardı. Diğer 5 ve 6. Gruplarda durumu hiç iyi olmayanlar, öğrenme zorluğu olanlar, bir şekilde ilkokulu bitirsin nasıl olsa sonra okumayacak tarzı çocukların oturduğu bir kümeydi. 

Tabii daha sonraları bu kadar net görebildim. O zamanlar da gözlem yapan , izleyen ve inceleyen bir yönüm vardı ve hep düşünürdüm “ya şu arkadaşlar yani 5. Ve 6. Grupda olanlar ona yakın otursa onlarla ilgilense” diye düşünürdüm.   Çünkü onların ilgilenilmeye ihtiyacı vardı.  Özellikle aralarında 2 kişi tanıyorum birer matematik dehasıydılar.  Yani onların elinden tutulsaydı , ilgilenilseydi gerçekten çok iyi yerlere gelebilirlerdi çok zeki çocuklardı.

Bu anlamda çocuk bilincimle ilkokul öğretmenimi sevmediğimi ve kendimi yakın hissetmediğimi çok rahat söyleyebilirim.
Bir gün beni yanına çağırdı “Annene söyle yarın okul çıkışı çaya geleceğim bana çiğköfte yapsın” dedi. Yani Annemle ilk kez tanışacak ve evimize gelecek !  Cüret'e bak dedirten bir durum :)))

Eve gelince Anneme söyledim. “Tabii gelebilir müsaitim fakat ne yapacağımı söyleyemez” dedi.  Çünkü annem de çok prensipleri ve sınırları olan “Dengeli” ayrıca çok ince düşünceli kibar bir kadındı.  Zaten okul hayatım boyunca okula gelip öğretmenle samimi olmak, ben öğrencisiyim diye ayrıcalık yaratmaya çalışmak vs. asla hiç öyle girişimleri olmadı hatta okula bile gelmedi :) Babam gelirdi o da sadece veli toplantısına o kadar yani. Zaten ihtiyaçları olan tüm bilgileri durumumu her şeyi ben onlara gayet dürüstçe hep anlatıyordum :)   
Neyse ertesi gün  Öğretmene gittim sadece “Annem sizi bekliyor bugün” dedim.  Tamam dedi.
Okul çıkışı bize birlikte gittik.
Eve geldik ben diğer odaya gittim derslerimi yapmaya onlar oturuyor fakat arada bir çaktırmadan salona doğru dinliyorum onları acaba öğretmen benimle ilgili bir şey söyleyecek mi diye :))
Annem çay servisine başladı ve “Kısır” getirdi.  Öğretmen çok bozuldu. “Ben Alev’e annen çiğköfte yapsın demiştim söylemedi mi “ dedi. Annem’de “Çiğköfte için müsait değildim” dedi kısa ve net. Tabii öğretmen alışmış diğer velilerin önünde abartı şekilde el pence divan durup gülücükler dağıtarak falan konuşmasına  annemin bu dik duruşu ile ciddi bir duvara tosladı. :))   
Bir ara bir baktım ismim geçiyor konuşmada. Hemen koridora doğru sessizce yürüdüm dinlemeye başladım.  “Alev çok konuşuyor derslerde sürekli bir şey sorup dersimi bölüyor onu bu konuda uyarın” dedi. Vallahi çok bozulmuştum cidden . Annem “Alev çok soru sorar bize de öyle. Fakat babasıyla konuşurum bir çözüm buluruz” dedi.  Ve sonuç  itibariyle Annem o gün gayet saygılı ve “Dengeli” bir samimiyette onu ağırladı ve Öğretmen gayet memnun gitti.  Sonra ki günlerde anneme sürekli selam gönderip onu çok sevdiğini falan söyleyen biri oldu :))) Dinsizin hakkından imansız gelir misali :))))  İşin ilginç yanı ben mezun olduktan sonra da bize yakın oturduğu için Annemle görüşmeye devam etti ta ki buradan taşınana kadar :D Gerçi Annem de hiçbir zaman önyargılı, olumsuz, saygısız vs. yaklaşmadığı için O da gerçekten veli konumunda değil arkadaş , komşu gibi severek görüştü.  Fakat ben hep uzak durdum :))))
Neyse ;)
Öğretmenin bize geldiği günün akşamı Babam beni yanına çağırdı. “Alev derste öğretmenine hiçbir şey sorma. Aklına gelen ne varsa hepsini defterine yaz akşam gel bana sor ben sana hepsini anlatırım. Okul bitene kadar böyle idare edelim kızım” dedi. “Tamam” dedim.  Zaten sorularıma da beni tatmin eden cevaplar alamıyordum bu fikir çok hoşuma gitti ve Nitekim de okul bitene kadar  öyle yaptım. 
Bu dört yıllık süreçte  Öğretmen  3. Çocuğunu doğurduğu ve sürekli doğum izninde falan olduğu da düşünülürse zaten aldığımız eğitimin kalitesi de çok ortadaydı.
Bir de Mezuniyet günü  aklıma geldiğinde çok gülerim :)) Son gün piknik yapıyoruz. Herkes ağlıyor öğretmenden ayrılacaklar falan diye. Ben de tık yok !!  Hatta çocuk aklımla “ay herkes ağlıyor benim de ağlamam lazım” diye düşünüyorum fakat olmuyor  çünkü  Şu piknik de bitsin artık gideyim evime kurtulayım derdindeyim :))) Neyse piknik bitti öğretmenle vedalaşma zamanı geldi.  Nasıl piknik malzemelerimi falan toplayıp onu da bir laf ola beri gele hesabı öpüp eve koştuğumu hiç unutmam :)))  
Bu arada ilkokul hariç tüm öğrenim hayatımın süper geçtiğini ve harika öğretmenlerle birlikte olduğumu da ayrıca belirtmeliyim. Hepsine şükranlarımı ve sevgilerimi gönderiyorum. İçlerinde bu dünyadan ayrılan pırlanta hocalarımda IŞIK’larda yaşasınlar çünkü gerçekten birer IŞIK’dılar..
Velhasıl Hayatımıza giren çıkan herkes gerçekten “Doğru” insan. Hepsi bize bir şey öğretiyor.  Benim çok küşük yaşlarda bana göre hayatın olumsuz gerçekleri ile beni tanıştırıp öğreten ve “Böyle olmamalı” dedirterek  IŞIK yolumda beni destekleyen  ilkokul öğretmenime de gerçekten sevgilerimi gönderiyorum.
Öğrenerek ve Öğreterek Yüce Yaradan’ın IŞIK Yolunda Sevgiyle Yürümeye devam ediyoruz..

Alev Cedimağar

Şifacı Rehber 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.