30 Kasım 2015 Pazartesi

EŞ RUHLAR

   
Yaradılış’dan bu yana insanlar hep diğer yarısının olduğuna inanmış ve daha sonraları da AŞK ile çok derinden ilişkilendirerek  Aşk’ı hep diğer yarılarında aramıştır. Bazen gerçekten bulduğunu düşünerek bazen de her karşısına çıkanı diğer yarısı zannederek hayal kırıklığı ile aramaya devam etmişlerdir.
Kendi hayatlarımıza da baktığımızda bunun ne kadar doğru olduğunu daha net görebiliyoruz.   

Eş Ruhlar ilk olarak mitolojide karşımıza çıkmış ve farklı hikayelerle de devam etmişdir. Günümüzde pek çok spiritüel yorumlarla da devam etmektedir.

Yunan mitolojisinde Tüm Göklerin Tanrısı  yani Tanrıların da Kralı olarak bilinen   Zeus'un yarattığı insanlar eskiden dört kollu, dört bacaklı, bir kafada iki ayrı yüze sahip, sırtlarından birbirlerine yapışmış şekilde ve her insan çift  olarak yaşar şekildeymiş. Bu insanlar çifter çifter mutlu şekilde yaşamlarını sürdürürken, keyiflerine düşkünlükten dolayı tanrıları Zeus'a şükretmeyi unutunca Zeus insanları uyarmış. Kendisini unutan halka krallığına yakışan bir ceza vermek isteyen Zeus, onların huzurunu toplamak için kolları sıvamış. Bakanların gözlerini kör edecek kadar parlak olan bıçağıyla insanları ikiye bölen Zeus (şimşeğiyle ayırdığı da söylenir), onların ruhlarını da ikiye bölmüş. Artık her insandan iki tane varmış, yani birbirinin eşi olmayan ama birbirinin eşi olan parçaları dünyanın her tarafına dağılmış. Zeus insanları diğer parçalarından ayrı yaşamakla lanetlemiş ve böylelikle ömürleri boyunca ruh eşlerini aramaları için onları cezalandırmış. (Mitolojik hikayeler kitabından alıntıdır)

Bu cezanın insanların ruh eşini bulma umuduyla yaşam gücünü de yüksek tuttuğunu yani Dünya üzerinde kaos içindeki düzeni kurduğu olasılığı ile birleştirilse de, Aslında yaşam gücünün yaradılışımız itibariyle ruhumuzda bizimle büyüdüğünü veya zayıfladığını da artık öğreniyoruz.

Şimdi peki gerçek Ruhsal Dünya içinde yani İlahi plan içinde RUH EŞİ kavramı nedir diye baktığımızda, öncelikle ikiz ruhun bağlı olduğumuz ruhsal plandaki yüksek benliğimiz olduğu kolayca anlaşılır. Bu yüzden ikiz ruhların bir araya gelme olasılığı dünyevi anlamda yoktur. Fakat hergün daha fazla öğrenerek ve bilinçlenerek yüksek benliğimizle ruhsal bütünleşme yolunda ilerlemeye de devam ediyoruz.

Eş Ruhlar kavramına geldiğimizde ise zaten büyük bir Ruh Ailesinin (Bütünün) parçası olduğumuzu, bununla birlikte Tekamül planımızı, çevremizi , karşılaşacağımız insanları seçerek geldiğimiz düşünülürse (kimilerine göre kader denilen kavramdır. Lakin Bilinç yükseldikçe kader kavramını da yeni bilinç düzeyimize göre değiştirme özgürlüğüne sahip özgür ruhlar olduğumuzu da kendimize hatırlatmamız gerekir. Bu da bilinç ile birlikte ruhsal titreşimin de yükselmesi ve kendine uygun olanı çekmesiyle gerçekleşir) Karşımıza çıkan her insan Büyük Ruh ailesinin bir parçası yani ruh eşimiz ve doğru insandır. Ruh eşi kavramını sadece karşı cins olarak değil tüm hayatımız içinde iletişimde ve ilişkide bulunduğumuz herkes için kullanmak en doğrusudur.  Bazı kişilerle mevcut titreşimimiz yani frekansımız daha kuvvetli olması da aynı bilinç düzeyinde olmamızdan kaynaklanır. Fakat bu diğerlerinden daha özel ya da daha önemli olduğu anlamına gelmez. Nitekim ilahi düzende Denge gereği aynı titreşimlerin birlikte değil ayrı ayrı bulunarak bunu genele yayması gerçeğini de hatırlamak gerekir. 

Önemli olan Bedenin DEĞİL, Ruhun sevmesi ve onaylamasıdır. Bu anlamda herkes EŞ RUH'dur. 


Daha önce yazılarımda yazdığım gibi,

Kadın veya Erkek  doğru kişiyi aramak, Bu yönde sürekli arayış içinde olmak insanı kendi tekamülünde kısır bir döngüye götürerek bu anlamda enerjisini kilitler ve kendi yarattığı kaosda nedenler ve niçinlerle beyhude bir savaşa girer. Oysa ki nedenler ve niçinler hayatımızdaki insanlarda saklıdır. Bizi güçlendirmek, öğretmek, büyütmek yönünde verdikleri  mesajı alabilmek ve kendi içsel analizimizi de yaparak ilerlemek önemlidir.

Çünkü Bay Doğru Yoktur.
Bayan Doğru da Yoktur.
Bay Yanlış Yoktur.
Bayan Yanlış da Yoktur.
Sadece yaşanması ve temizlenmesi gereken karmalar ile  karşımıza çıkan o kişilerden karşılıklı öğrenmemiz gereken muhteşem öğretiler vardır ve bu öğretiler bize asansör görevi yaparak bir üst bilince çıkmamıza yardım eder.

Yani,

Karşımıza çıkan her insan "Doğru" insan , 
Verilen her karar "Doğru" karar, 
Atılan her Adım"Doğru" adımdır.
Herşey OLması gerektiği gibi ve Daima Hayrımıza OLur.
Herşeyin OLma amacı ruha tecrübe kazandırıp yükseltmektir. 

Bu anlamda Hayatımıza giren çıkan herkes aynı derecede özeldir.
Bitmesi gereken her şeyin bitme zamanı geldiğinde yeni başlangıçlara kapı açtığını ve gitmesi gereken herkesin de bize ve kendine yeni yol arkadaşları için yer açtığını biliyoruz.

Anlayarak öğrenerek Yüce Yaradanın Işığına Şükürle yürümeye devam ediyoruz.

Ve de öyle Oldu çok şükür

Alev Cedimağar

Şifacı Rehber 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.