Bir gün 10 yaşlarımda babamın elinden tutmuş yürürken birden ayağımı bir
şeye çaptım ve parmaklarım kırıldı zannettim. Nasıl bir acıyla gözümden yaş
geldi.
Babam ne oluyor diye baktı.
Çok fena ayağımı vurdum dedim.
Ben de bekliyorum “ay kızım çok mu acıdı” diye sarılsın ilgi göstersin falan
J)
Gayet sakin
“Sen bugün Anneni mi üzdün ?” diye
sordu.
Çok şaşırdım
“Yoo üzmedim” dedim.
“Ama belli ki kötü bir şey yapmışsın yoksa ayağını taşa vurmazdın ” dedi
O an can acısıyla bu lafı niye söyledi hiçbir ilişki kuramadım. Muhtemelen
şaşkın bakıyordum ki Babam devam etti..
“Eğer birine kötü bir şey yaparsan Allah mutlaka karşına çıkarıp seni
uyarır. Ya taş çarpar, ya da başka bir şey. İyi düşün. Mutlaka kötü bir şey
yapmışsındır ve o yüzden bu başına gelmiştir” dedi.. Sonra eğildi parmaklarıma
bakıp ovaladı ve yanağımı okşayıp geçer şimdi dedi.. Galiba geçmişti J
Bu olaydan sonra O gün ne düşündüm ne buldum hiç hatırlamıyorum. Lakin o
günden sonra benzer bir şey yaşadığımda hep “Acaba bugün birinin canını mı
acıtıp üzdüm mü de bana böyle bir şey geri döndü” diye hep düşündüm..
Bu benim için “Ne düşünürsen, nasıl davranırsan sana mutlaka geri döner”
sözünün ilk tohumu oldu. Bu tohum zamanla büyüdü yeşerdi dal budak sardı ve bir
sürü düşüncelerle çiçek açtı..
Daha sonraları bu açan çiçeklerin arasındaki dikenlerin de her zaman benim olumsuz
davranmamla ilgisi olmadığını, İyi
davranmayı, güzel düşünmeyi öğrendim mi acaba ?
diye ölçen Sınavlar olduğunu öğrendim.
Bazılarının da benim içimdeki gücü, cesareti, farkındalığı, Kontrolü
çıkarmak için özellikle üstüme geldiğini ve bana BEN’i öğretmeye çalıştığını,
en önemlisi de hepsinin arasındaki ince çizgileri görmeyi..
Öğrendim ki yaşarken FARKINDA olmak çok önemli. Hayatı, her şeyi izlemek ve
işaretleri görebilmek , anlamak, uygulamak..
Öğrendim ki aslında DENGE’de kalabilmek hayatın en önemli sınavı. Denge’de
bu ince çizgilerin geçtiği sınırların farkındalığı..
Öğrendim ki DEĞİŞİM’i reddederek
direnenler hep ayağını taşa çarpıyor..Çünkü Değişim her AN gerçekleşiyor.
Öğrendim ki, CESUR Olan için, Kendini KONTROL edebilmek ve var olan ilahi
GÜCÜ kullanmak çok kolay.
Öğrendim ki her şeyin başı CESARET !
Zaten ölümden öte köy mü var ? Bin kez korkarak yaşamak yerine bir kez yüzleşip
gerekiyorsa ölmeyi tercih ettim. Fakat korktuğum şey her ne ise onunla
yüzleşmem daha fazla Güçlenmemi ve daha da
fazla Cesur olmamı sağladı..Öğrendikçe Güçlendim, Güçlendikçe daha fazla öğrenmeye
çalıştım. En önemlisi de kendimi daha fazla sevmeyi, takdir edip gurur duymayı
ve kendime güvenmeyi..
Ve Öğrendim ki, ŞÜKÜR, Yaradana Teslimiyetin
en önemli Basamağı. Ve Yaradana Teslimiyette ise şüphe, vesvese, kuruntu gibi
duyguların olmadığını..
Ve öğrendim ki Dünya Okulunda İNSAN olmayı başarmak demek ruhsal
mezuniyetin de anahtarı..
Ve Öğrendim ki tüm insanlar kainatın en eşsiz varlıkları ve bir gün bu Dünya’dan
herkes öğrenmesi gereken zamanda her şeyi öğrenerek fakat mutlaka mezun olup ayrılacağını,..
Ve Öğrendim ki Varoluş sonsuz bir Döngü ve bu Okul hiçbir zaman öğrencisiz kalmayacak…
Alev Cedimağar
Şifacı Rehber
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.