Yaradılış’dan bu yana insanlar hep diğer yarısının olduğuna inanmış ve daha
sonraları da AŞK ile çok derinden ilişkilendirerek Aşk’ı hep diğer yarılarında aramıştır. Bazen
gerçekten bulduğunu düşünerek bazen de her karşısına çıkanı diğer yarısı
zannederek hayal kırıklığı ile aramaya devam etmişlerdir.
Kendi
hayatlarımıza da baktığımızda bunun ne kadar doğru olduğunu daha net
görebiliyoruz.
Eş Ruhlar ilk olarak mitolojide karşımıza çıkmış ve farklı hikayelerle de
devam etmişdir. Günümüzde pek çok spiritüel yorumlarla da devam etmektedir.
Yunan mitolojisinde Tüm Göklerin Tanrısı yani Tanrıların da Kralı olarak bilinen Zeus'un
yarattığı insanlar eskiden dört kollu, dört bacaklı, bir kafada iki ayrı yüze
sahip, sırtlarından birbirlerine yapışmış şekilde ve her insan çift
olarak yaşar şekildeymiş. Bu insanlar çifter çifter mutlu şekilde yaşamlarını
sürdürürken, keyiflerine düşkünlükten dolayı tanrıları Zeus'a şükretmeyi
unutunca Zeus insanları uyarmış. Kendisini unutan halka krallığına yakışan bir
ceza vermek isteyen Zeus, onların huzurunu toplamak için kolları sıvamış.
Bakanların gözlerini kör edecek kadar parlak olan bıçağıyla insanları ikiye
bölen Zeus (şimşeğiyle ayırdığı da söylenir), onların ruhlarını da ikiye
bölmüş. Artık her insandan iki tane varmış, yani birbirinin eşi olmayan ama
birbirinin eşi olan parçaları dünyanın her tarafına dağılmış. Zeus insanları
diğer parçalarından ayrı yaşamakla lanetlemiş ve böylelikle ömürleri boyunca
ruh eşlerini aramaları için onları cezalandırmış. (Mitolojik hikayeler
kitabından alıntıdır)
Bu cezanın insanların ruh eşini bulma umuduyla
yaşam gücünü de yüksek tuttuğunu yani Dünya üzerinde kaos içindeki düzeni
kurduğu olasılığı ile birleştirilse de, Aslında yaşam gücünün yaradılışımız
itibariyle ruhumuzda bizimle büyüdüğünü veya zayıfladığını da artık öğreniyoruz.
Şimdi peki gerçek Ruhsal Dünya içinde yani
İlahi plan içinde RUH EŞİ kavramı nedir diye baktığımızda, öncelikle ikiz ruhun
bağlı olduğumuz ruhsal plandaki yüksek benliğimiz olduğu kolayca anlaşılır. Bu
yüzden ikiz ruhların bir araya gelme olasılığı dünyevi anlamda yoktur. Fakat hergün daha fazla öğrenerek ve bilinçlenerek yüksek benliğimizle ruhsal bütünleşme yolunda ilerlemeye de devam
ediyoruz.
Eş Ruhlar kavramına geldiğimizde ise zaten
büyük bir Ruh Ailesinin (Bütünün) parçası olduğumuzu, bununla birlikte Tekamül planımızı,
çevremizi , karşılaşacağımız insanları seçerek geldiğimiz düşünülürse
(kimilerine göre kader denilen kavramdır. Lakin Bilinç yükseldikçe kader
kavramını da yeni bilinç düzeyimize göre değiştirme özgürlüğüne sahip özgür
ruhlar olduğumuzu da kendimize hatırlatmamız gerekir. Bu da bilinç ile birlikte ruhsal titreşimin de yükselmesi ve kendine uygun olanı çekmesiyle gerçekleşir) Karşımıza çıkan her insan Büyük Ruh ailesinin bir parçası yani ruh eşimiz ve doğru insandır. Ruh eşi kavramını sadece karşı cins olarak değil
tüm hayatımız içinde iletişimde ve ilişkide bulunduğumuz herkes için kullanmak
en doğrusudur. Bazı kişilerle mevcut
titreşimimiz yani frekansımız daha kuvvetli olması da aynı bilinç düzeyinde
olmamızdan kaynaklanır. Fakat bu diğerlerinden daha özel ya da daha önemli olduğu
anlamına gelmez. Nitekim ilahi düzende Denge gereği aynı titreşimlerin birlikte
değil ayrı ayrı bulunarak bunu genele yayması gerçeğini de hatırlamak gerekir.
Önemli olan Bedenin DEĞİL, Ruhun sevmesi ve onaylamasıdır. Bu
anlamda herkes EŞ RUH'dur.
Daha önce yazılarımda yazdığım gibi,
Kadın veya Erkek doğru kişiyi aramak, Bu yönde sürekli arayış
içinde olmak insanı kendi tekamülünde kısır bir döngüye götürerek bu anlamda
enerjisini kilitler ve kendi yarattığı kaosda nedenler ve niçinlerle beyhude
bir savaşa girer. Oysa ki nedenler ve niçinler hayatımızdaki insanlarda saklıdır.
Bizi güçlendirmek, öğretmek, büyütmek yönünde verdikleri mesajı alabilmek ve kendi içsel analizimizi de yaparak ilerlemek önemlidir.
Çünkü Bay Doğru Yoktur.
Bayan Doğru da Yoktur.
Bay Yanlış Yoktur.
Bayan Yanlış da Yoktur.
Sadece yaşanması ve temizlenmesi gereken karmalar ile karşımıza çıkan o kişilerden karşılıklı öğrenmemiz
gereken muhteşem öğretiler vardır ve bu öğretiler bize asansör görevi yaparak
bir üst bilince çıkmamıza yardım eder.
Yani,
Karşımıza çıkan her insan "Doğru"
insan ,
Verilen her karar "Doğru" karar,
Atılan her Adım"Doğru" adımdır.
Herşey OLması gerektiği gibi ve Daima Hayrımıza OLur.
Herşeyin OLma amacı ruha tecrübe kazandırıp yükseltmektir.
Verilen her karar "Doğru" karar,
Atılan her Adım"Doğru" adımdır.
Herşey OLması gerektiği gibi ve Daima Hayrımıza OLur.
Herşeyin OLma amacı ruha tecrübe kazandırıp yükseltmektir.
Bu anlamda Hayatımıza giren çıkan herkes aynı derecede özeldir.
Bitmesi gereken her şeyin bitme zamanı geldiğinde yeni
başlangıçlara kapı açtığını ve gitmesi gereken herkesin de bize ve kendine yeni
yol arkadaşları için yer açtığını biliyoruz.
Anlayarak öğrenerek Yüce Yaradanın Işığına Şükürle yürümeye
devam ediyoruz.
Ve de öyle Oldu çok şükür
Alev Cedimağar
Şifacı Rehber
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.